Kavelashvili’nin ziyareti ve Türkiye-Gürcistan ilişkilerinde yeni dönem

YAYINLAMA:
Kavelashvili’nin ziyareti ve Türkiye-Gürcistan ilişkilerinde yeni dönem

Türkiye ile Gürcistan arasında son dönemde gelişen ilişkiler, bölgesel stratejik ortaklık niteliğini pekiştirmektedir. Gürcistan Cumhurbaşkanı Kavelashvili’nin Ankara’ya yaptığı son resmi ziyaret de bu stratejik niteliği teyit etmiştir. Ziyaret sırasında kapsamlı yeni bir anlaşma imzalanmamış olsa da, liderlerin ortak açıklamaları mevcut anlaşmaların etkin uygulanması ve duraklayan ikili mekanizmaların canlandırılması yönünde güçlü bir irade ortaya koymuştur. Bunun somut bir göstergesi olarak, 2016’da tesis edilen ancak 2017’den beri toplanamayan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin yeniden faaliyete geçirilmesi kararlaştırılmıştır. Kavelashvili, bu en üst düzey istişare mekanizmasını yakında toplamak istediklerini belirtmiş ve bu amaçla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Gürcistan’a davet etmiştir. Konseyin canlandırılması, ikili ilişkilerde gelecekte yeni anlaşmalara zemin hazırlayacak önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye’nin Gürcistan’a yönelik dış politikasının omurgasında, bu ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne koşulsuz destek yer almaktadır. Ankara, 2008’den bu yana Gürcistan’ın Rusya destekli ayrılıkçı bölgelerini (Abhazya ve Güney Osetya) tanımama yönündeki kararlı tutumunu sürdürmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da son görüşmede Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan sarsılmaz desteğini bir kez daha vurgulamıştır. Gürcistan tarafı için bu destek hayati önem taşımaktadır; Cumhurbaşkanı Kavelashvili de özellikle toprak bütünlüğü konusundaki Türk desteğinin Gürcistan için vazgeçilmez olduğunu belirterek Ankara’ya teşekkür etmiştir. Türkiye ayrıca Gürcistan’ın Batı kurumlarıyla bütünleşme hedeflerini, özellikle NATO üyeliği yönelimini güçlü biçimde desteklemekte; İttifak nezdinde Gürcistan’ın üyelik perspektifinin korunması için aktif çaba göstermektedir.

İkili ilişkilerin ekonomik boyutu da son temaslarda öne çıkmıştır. Türkiye, son on yedi yıldır Gürcistan’ın en büyük ticaret ortağıdır ve ikili ticaret hacmi şimdiden 3 milyar ABD doları eşiğini aşmıştır. Ziyaret vesilesiyle bu hacmin orta vadede 5 milyar dolara yükseltilmesi hedefi ilan edilmiştir. Yatırımların karşılıklı teşviki konusunda da mutabakata varılmıştır. Halihazırda Gürcistan’da faaliyet gösteren 2000’i aşkın Türk şirketinin toplam doğrudan yatırım tutarı 2,5 milyar dolara yaklaşmaktadır. Gürcistan tarafı, ülkedeki altyapı ve enerji projelerine Türk yatırımcıların ilgisinden memnuniyet duymaktadır; nitekim bugüne dek Türk müteahhitler ülkede yaklaşık 5,5 milyar dolar değerinde 300 proje üstlenmiştir.

Türkiye ile Gürcistan’ı stratejik düzeyde birbirine bağlayan en önemli alanların başında enerji ve ulaştırma gelmektedir. Coğrafi konumları gereği iki ülke, Doğu ile Batı’yı birleştiren kritik bir köprü işlevi görmektedir. Bu doğrultuda, “Trans-Hazar Orta Koridoru” adı verilen Çin-Avrupa orta ulaşım hattının belkemiğini oluşturan büyük projelere birlikte imza atılmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumu “Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayan Orta Koridor’un belkemiğini oluşturan Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi’ne ev sahipliği yapıyoruz; stratejik önemdeki petrol ve doğalgaz hatlarını paylaşıyoruz” sözleriyle özetlemiştir. Nitekim Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hattı ve Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demiryolu projeleri, üç ülkenin işbirliğiyle hayata geçirilen ve Orta Koridor’un omurgasını teşkil eden kritik girişimlerdir.

Enerji işbirliği boyutunda, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) kilit unsur olarak öne çıkmaktadır. 2018’de faaliyete giren TANAP, Azerbaycan’ın Şahdeniz sahasından çıkarılan doğalgazı Gürcistan üzerinden Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya ulaştırmaktadır. Güney Gaz Koridoru’nun belkemiğini oluşturan bu hat sayesinde Hazar gazı ilk kez doğrudan Avrupa pazarına taşınmıştır. Bunun neticesinde Türkiye ve Gürcistan, enerji arz güvenliği bakımından stratejik önemde transit ülkeler konumuna yükselmiştir. TANAP’ın başarısı Ankara ile Tiflis tarafından paylaşılmakta; hattın kapasitesinin ileride artırılması ve ilave gaz kaynaklarının (örneğin Türkmenistan’ın) bu güzergâha eklenmesi konusunda iki başkent ortak bir vizyon benimsemektedir.

Orta Koridor’un demiryolu ayağını oluşturan Bakü-Tiflis-Kars hattı ise 2017’de hizmete girmiştir. Bu demiryolu, Çin’den kalkan yük trenlerinin Hazar Denizi üzerinden Azerbaycan ve Gürcistan’ı geçerek kesintisiz biçimde Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya ulaşmasına imkân tanımaktadır. BTK hattı henüz tam kapasiteyle kullanılmamakla birlikte, planlanan altyapı iyileştirmeleriyle taşıma hacminin kademeli olarak artması hedeflenmektedir. Türkiye, Kars’tan İstanbul’a uzanan demiryolu bağlantılarını güçlendirmekte; Gürcistan da Ahılkelek ile Bakü arasındaki kesimde kapasite artırımına yönelik yatırımlar yapmaktadır. Özellikle 2022’de patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında kuzey koridorda yaşanan aksaklıklar, Orta Koridor’un küresel tedarik zincirleri açısından alternatif bir rota olarak jeo-ekonomik önemini artırmıştır.

Savunma ve güvenlik işbirliği, kamuoyunda daha az görünür olmakla birlikte ilişkilerin derin ve sürekli bir boyutunu oluşturmaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Gürcistan’ın güvenlik kurumlarının yeniden inşasında Türkiye öncü rol oynamıştır. 1990’lardan itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri, Gürcü ordusunun modernizasyonu ve eğitimine kesintisiz destek vermiştir. Gürcistan’da askeri okulların kurulması, Gürcü subayların Türkiye’de harp okullarında eğitilmesi ve sağlanan lojistik ve malzeme yardımları bu desteğin başlıca unsurları olmuştur. İkili düzeyde özellikle sınır güvenliği ve askerî eğitim konularında yakın işbirliği sürdürülmekte; iki ülkenin kara kuvvetleri sınır hattında düzenli ortak tatbikatlar icra etmektedir.

Bölgesel savunma işbirliği kapsamında ise Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan arasında üçlü mekanizmalar geliştirilmiştir. 2012 yılında üç ülkenin özel kuvvetleri “Kafkas Kartalı” adlı müşterek tatbikatı icra etmiş, günümüzde savunma bakanları düzeyindeki üçlü toplantılar kurumsallaşarak 2023 sonu itibarıyla on bir kez gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda enerji altyapılarının güvenliği gibi kritik konular düzenli biçimde ele alınmaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu askerî imkân ve kabiliyetler, Gürcistan ve Azerbaycan’ın savunma yapılanmalarına önemli katkılar sağlamaktadır. Nitekim iki ülkenin birlikleri geçmişte Kosova ve Afganistan’da barış misyonlarında Türk komutası altında görev almıştır.

İkili ilişkilerin önemli bir diğer boyutu ise kültürel diplomasi ve diaspora bağlarıdır. İki toplum arasındaki tarihsel ve beşerî yakınlık, bugünkü resmi ilişkilerin de temelinde yer almaktadır. Bu kapsamda 2008’de ortak kültürel mirasın korunması amacıyla bir protokol, 2017’de ise 2017-2021 Kültür Alanında İşbirliği Programı imzalanmıştır. Bu anlaşmalar sayesinde 2011-2012 yıllarında Gürcistan’ın Ahıska ve Acara bölgelerindeki Türk imparatorluk dönemi eserlerinin envanteri birlikte çıkarılmış, karşılıklı bazı restorasyon projeleri gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar, iki ülkenin ortak tarihî mirasına sahip çıkma iradesini yansıtan çarpıcı örneklerdir.

İki ülke halkları arasındaki en canlı etkileşim alanlarından biri de turizmdir. Türkiye ve Gürcistan vatandaşları karşılıklı olarak yoğun ziyaretler gerçekleştirmekte; vizesiz ve kimlik kartıyla seyahat imkânı sayesinde toplumlar arasındaki bağlar giderek güçlenmektedir. Diaspora unsurları da bu etkileşimde rol oynamaktadır. Özellikle Ahıska Türklerinin trajik tarihi, ilişkilerde hassas bir diaspora konusu oluşturmaktadır. 1944’te Stalin yönetimince Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden sürülen bu nüfusun torunları bugün Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelerde yaşamaktadır. Ahıska Türklerinin hatırası ve hak talepleri, Türkiye-Gürcistan ilişkilerinde insani bir bağ unsuru olarak önem arz etmektedir.

Gürcistan’ın Acara Özerk Cumhuriyeti (merkezi Batum) de tarihî ve kültürel bağların somut şekilde hissedildiği bir bölgedir. Yüzyıllar boyunca Türk hakimiyetinde kalan Acara, günümüzde de Türk kültür mirasının izlerini taşımaktadır. Batum’da Türk imparatorluk döneminden kalma camiler restore edilmiş; Türkçe tabelalar ve işyerleri gibi Türk kültürünün izleri hâlen görülebilmektedir. Coğrafi yakınlığı ve ekonomik cazibesi sayesinde Batum, Türk iş insanları ve turistlerini yoğun biçimde kendine çekmektedir. Böylece Acara, iki ülke arasında adeta ekonomik ve kültürel bir buluşma noktasına, bir “köprü”ye dönüşmüştür.

Sonuç olarak, kültürel diplomasi ve diaspora etkileşimi Türkiye-Gürcistan ilişkilerinin beşerî temelini sağlam tutmaktadır. Enerji ve ulaştırma projeleri ile savunma alanındaki işbirliği ise ilişkilerin stratejik derinliğini artırmaktadır. Bu unsurlar, iki ülkenin dış politika vizyonunda da ortak bir paydaya sahiptir: Ankara ve Tiflis, Kafkasya’da barış ve istikrarın tesisi için bağımsız, işbirlikçi ve çok boyutlu bir yönelim benimsemektedir. Cumhurbaşkanı Kavelashvili’nin ziyaretiyle perçinlenen karşılıklı siyasi güven, ikili ilişkilerde yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Bu yeni dönemde dış politikadaki uyum temel omurga olmayı sürdürürken, ekonomik, enerji, savunma ve kültürel boyutlardaki ortaklıklar da ilişkilerin çok boyutlu karakterini desteklemektedir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...