Düdüğü çalan Hazine, yükü çeken çiftçi!
Televizyonda özellikle ana akım medya programlarında konuşan büyük insanları(!) dinliyorsun, hepsi allame-i cihan.
120 kelimelik dağarcığa sıkıştırılmaya çalışılan yeni nesil, “Bu ne ya!” demesin diye hemen sözcüğün anlamını yazayım.
Allame-i cihan, dünyadaki en bilgili kişi demek.
Siyaset, iş ve televizyon dünyasında, kimi dinlesen haklı(!)
Herkes güzel konuşuyor(!)
Herkes sorunları tek tek tespit ediyor, yorumluyor ve güzel çözümler üretiyor(!)
Geçelim ekonomi tarafına.
Cevdet Yılmaz’ı dinliyorsun, hayran kalıyorsun.
Mehmet Şimşek’i dinliyorsun, ya bu adam işi biliyor diyorsun.
İbrahim Şenel’i dinliyorsun, adam haklı diyorsun.
Sanki bütün karar vericiler ağız birliği etmiş gibi.
Dinleye dinleye Nasreddin Hoca’ya döndük.
Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir ahbabı burnundan soluyarak gelmiş. Hasmı için söylemediğini bırakmamış. Sonra:
Hocam, Allah aşkına söyle, demiş, haklı değil miyim?
- Hoca ne yapsın?
- Haklısın, demiş.
Ahbabı sinirleri yatışmış olarak gitmiş. Onun hemen arkasından hasmı gelmiş. Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, yok bana şöyle, yok böyle yaptı demeye. O da Hoca’ya sormuş:
- Haklı değil miyim?
Hoca:
- Vallahi çok haklısın, demiş.
Adam da sakinleşerek gitmiş. Tüm bunlara tanık olan Hoca’nın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.
- Senin kadılığın da bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:
- Hatun, demiş, sen de haklısın!
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı 2026-2028 Orta Vadeli Program, tarımı “yüksek teknoloji, verimlilik ve planlama” söylemleriyle vitrine koyuyor. İklim değişikliğiyle mücadele, erken uyarı sistemleri, yeşil dönüşüm, sulama ve yenilenebilir enerji yatırımları programın dikkat çeken başlıkları.
Ama işin özü bütçede gizli. Çünkü aynı programda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kaynakları kısılıyor. Özellikle tarımsal destekler ve yatırım kalemleri daraltılıyor.
Türkçede güzel bir söz vardır: “Parayı veren düdüğü çalar.” Burada düdüğü çalan Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı kurumlarıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı ise kendisine ayrılan bütçeyi aşamaz, sadece verilen imkanlarla hareket eder.
Tam da bu noktada Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın durumu aslında haklı bir çaresizliği yansıtıyor. Çiftçi mazot, gübre, yem desteği bekliyor; üretici borç yükünü azaltacak adım istiyor. Bakanın da farkında olmadığı söylenemez. Ama elinde bütçe yoksa yapabilecekleri sınırlı. Çiftçinin yükselen girdi maliyetine, düşen ürün fiyatına, artan borç yüküne karşı söyleyeceği tek şey var: “Bütçe Hazine’den çıkıyor, karar oradan geliyor.” Yani Yumaklı, deyim yerindeyse çaresiz.
Bir başka deyişle, Yumaklı’nın çantasında üreticiye verilecek kaynak bulunmadığı sürece “yüksek teknoloji” söylemleri de “verimlilik” hedefleri de havada kalıyor.
Kısacası, çiftçiyle karşı karşıya kalan hep Tarım Bakanı oluyor; ama bütçeyi kısmakla övünen kurumlar sahnenin arkasında kalıyor.
2026-2028 OVP, tarımda yine aynı gerçeği hatırlatıyor: Bütçeyi verenler düdüğü çalıyor, Bakan Yumaklı ise sadece dinlemek zorunda kalıyor.
Çiftçinin gündelik derdi?
Mazot, gübre, yem fiyatları?
Hayvancılık, su ürünleri?
Kredi borçları, finansman sıkıntısı?
Ürününü değerinde satamayan çiftçi? Bunların hepsi Bakan Yumaklı’ya kaldı.
Üstelik 2026-2028 OVP programı açıkça söylüyor: Tarımsal ürün alım fiyatları, çiftçinin maliyetine göre değil; enflasyon hedeflerine göre belirlenecek. Yani üretici değil, enflasyon korunacak.
Son söz: 2026-2028 OVP, tarımı vitrine koyarken çiftçinin cebine dokunmuyor. Kaynağı kısan Hazine ve Maliye, vitrine tarımı koyuyor ama sofradaki ekmeği küçültüyor. Mazot ve yem desteği bekleyen çiftçi, eli boş kalıyor. Tarım Bakanı Yumaklı bütçesiz bırakıldığı için çaresiz görünüyor; eleştiriler de hep ona yöneliyor. Oysa gerçek ortada: “Parayı veren düdüğü çalıyor, faturayı ise Yumaklı ve çiftçi ödüyor.”
Kalın sağlıcakla…