Daha ne olmalı?
İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de soykırımını sürdürürken saldırganlığını bölgeye yayarak, Orta Doğu’da sistematik bir terörizm politikası yürütmektedir.
Son iki yıl içerisinde İsrail bölgede Katar’la beraber 6 farklı ülkeye saldırı düzenlemiştir. Gazze’deki soykırım başlı başına İsrail’in saldırganlığını zaten ortaya koymaktadır. Fakat diğer saldırıları ise hadisenin hem bölgesel hem de küresel boyutlara ulaşma riskini gözler önüne sermektedir. ABD ve İsrail’in kirli, karanlık ve kanlı iş birliği çoktan tüm insanlığın ortak sorunu haline gelmiştir. İsrail’in Katar saldırı sonrası ABD’den gelen açıklama bir o kadar gülünç ve bir o kadar da düşündürücüdür. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD’nin Katar’ı İsrail saldırısı konusunda uyardığını belirterek, ABD Başkanı Donald Trump’ın saldırının ardından İsrail ve Katar ile görüşme yaptığını açıklamış, Katar ile ABD’nin yakın müttefik olduğunu söyleyerek saldırının İsrail veya ABD’nin hedeflerine hizmet etmediğini ifade etmiştir. Bu hedeflerin neler olduğunu elbette biliyoruz. Ancak bir de ABD’den duymak lazım. Hedefleriniz nelerdir?
Gazze konusunun nihayete ermesi konusunda ABD’nin somut ve makul adımlar atması beklenirken aksine ABD Başkanı Donald Trump akıl dışı çözümleri masaya koymuş esasında zulmün şekil değiştirerek devam etmesine zemin hazırlayacak çözümlerle kamuoyunun karşısına çıkmıştır. Diğer bir hamlesi ise hem bölge ülkelerini hem de daha geniş coğrafyaları kapsayacak şekilde İbrahim Anlaşmalarının kapsamını genişletilmesi seçeneğini gündeme getirmiş, üstü kapalı olarak “İsrail ile anlaşın yoksa ben durduramıyorum” demiştir. Geride bıraktığımız hafta Birleşik Arap Emirlikleri ABD’ye “Batı Şeria’da herhangi bir ilhak girişiminin kırmızıçizgi” olduğunu belirten bir mesaj iletmiş böylesi bir durumda normalleşme sürecinin de meşruiyetini kaybedeceği ifade edilmiştir.
Bilindiği üzere Türkiye-Katar ilişkileri çok boyutlu ve geniş kapsamlı olarak giderek derinleşmektedir. Özellikle de Gazze konusunda Katar, Türkiye ile uyumlu politikaları takip etmekte ve katliamın bir an önce durdurulması için birlikte çalışmayı sürdürmektedir. Bu çerçeveden de bakıldığında İsrail’in Katar saldırısının esas kapsamının ne olduğu daha açık şekilde görülmektedir.
Filistin, Yemen, Lübnan, Suriye, İran ve Katar son iki yıl içerisinde İsrail’in saldırılarına maruz kalmıştır. Önümüzdeki günlerde bu saldırganlığın Mısır ve Irak’a taşınma riski de oldukça yüksektir. Diğer yandan İsrailli bazı yetkililer ve akademisyenler ise küstahça, hadsizce Türkiye’ye tehditte bulunmak gibi akıl dışı söylemlerden geri kalmamaktadır.
Birleşmiş Milletler Barış ve Görev Gücü’nün teşkil edilerek Gazze’ye gönderilmesi için daha ne olmalıdır? Şayet yapamıyorlarsa ki görünen de o dur. Hatırlatmak fayda vardır “Buyursunlar. Harp Türklüğündür”