Orkun Özeller’in onur menüsü
Kendi elleriyle kendi haysiyetini tüketmek bir insanın özüne yapabileceği en büyük kötülüklerden birisidir. Sağa sola hakaretler yağdıran emekli bir askerin içine düştüğü vaziyet da bu türden. Orkun Özeller “Türk askeri” kimliğiyle edindiği itibarı siyasi hesaplarının yolunda savurganca tüketen birisine dönüştü. Gelecek nesillere terörden arındırılmış ve toplumsal iç barış iklimi kuvvetlendirilmiş bir memleket bırakmak için elini değil gövdesini taşın altına koyan siyasi liderlere eleştiri dozajını aşan küfür ve hakaretlerle saldırarak kendisini patolojik bir vaka haline getirdi.
Oysa kamuoyu O’nu “ABD’li generalden madalya almayı kabul etmeyen Türk subayı” olarak, “Bu madalyayı verenler benim düşmanım olan YPG ile işbirliği içindedir. ‘Onurum’ bu madalyayı kabul etmeme müsaade etmemektedir” sözleriyle tanımış ve takdir etmişti.
Orkun Özeller askerlikten emekli olduğu gibi siyasetin içine giriş yaptı. İYİ Parti’de genel başkan başdanışmanlığı, milletvekili aday adaylığı, belediye başkan adaylığı gibi siyasi vazifelerde ve vazife namzetliklerinde bulundu.
Herkes onu artık, yıllarca terör örgütüne karşı mücadele vermiş bir Türk subayı kimliğiyle değil, İP’teki bu varlığıyla ve son zamanlarda Terörsüz Türkiye hedefinin önemli bir bileşeni olan milliyetçi-ülkücü camiaya yönelik hakaretamiz ifadeleriyle tanıyor.
Belki bundan daha garibi, ABD’den ödül almayı onuruna yediremeyen Orkun Özeller’in NATO’ya bağlılıklarını parti programına sokan, PKK’ya yapılan Afrin harekatına karşı çıkan, HDP’nin PKK ağzıyla konuşarak terörü desteklediği o günlerde “HDP meşrudur” açıklamasını yapan bir partide önce danışman olmayı, sonra milletvekilliği ve belediye başkan adaylığı gibi siyasi makamlar peşinde koşmayı nasıl “onuruna” yedirdiğidir.
Orkun Özeller’in onurunun tüm bu olan biteni hazmedip eritebilmesi ama PKK’nın kayıtsız şartsız silah bıraktığı, Türkiye’nin ve Türk milletinin bütün unsurlarını içeren toplumsal cephesinin güçlendirildiği Terörsüz Türkiye sürecini hazmedememesi de dikkat çekicidir.
Orkun Özeller’in onuru ve gururu ne yer ne içer, kestirmesi zor. Fakat İP’in seçim vitrine çıkardığı ve FETÖ’yle mücadelede öne çıkmış birçok isim, bu partinin cevher-i aslisini keşfettikten sonra “Vardık kebap kokusuna, gördük eşek dağlıyorlar” diyerek arkasına bile bakmadan İP’ten istifa edip giderken vatanseverlik şişinmeleriyle patlama noktasına çıkan Orkun Özeller acaba ne gördü de İP’e katıldı?
Subayken dağlarda terörist kovaladığını söyleyen bir asker, Mehmetçiğin aynı dağlarda yaptığı Pençe-Kilit operasyonlarına nasıl karşı çıktı?
PKK terör örgütü onun Başdanışman olduğu siyasi partinin Cumhurbaşkanı Adayına açıkça “oy verme çağrısı yaparken” onun hassas onuru bu gerçeği nasıl kabullendi?
Sorular çok… Ama görülüyor ki ABD madalyasını reddederken ağzına dolanan onur mefhumu, danışmanlık, aday adaylığı, belediye başkan adaylığı süreçleri içinde bir hayli mutasyon geçirmiş. Madalyaları kabul etmeyen Orkun Özeller siyasetin içinde sürekli “beni bir yere koyun” diye yalvaran bir figüre dönüşmüş. Askeri üniformayla kazandığı itibarı siyasi menfaatlerin peşinde heba eden bir zavallılık haline cevap vermek bile gereksizdir aslında. Bu tiplerin menfaatperestlik uğruna sergiledikleri “onursal kıvraklıklar” zaten kendi kendilerini tüketmelerine neden oluyor.