Türkiye’nin sahadaki varlığı önemli
7 Ekim 2023’te İsrail’in Hamas bahanesiyle Gazze’ye yönelik başlatmış olduğu saldırılar soykırıma dönüşmüş, 67 binden fazla masum hayatını kaybetmiştir. Soykırımın son bulması adına uzun süre boyunca çaba gösterilmiş nitekim 738 gün sonra 10 Ekim 2025 tarihinde bir ateşkese varılabilmiştir.
Sağlanan ateşkes ve varılan mutabakat elbette müspet bir gelişmedir. Fakat özellikle de ABD-İsrail ortaklığının yarattığı kaos ve her iki ülkenin de ateşkese kadar olan süreçte izledikleri politikalar güvensizliği artırmakta bu sebepten de ateşkes sürecinin sonuçları sahadaki yansımalarla daha net anlaşılacaktır. Temkinli olmak, rehavete kapılmamak, somut sonuçları görmeden rahat nefes almak süreci farklı bir yöne sürükleyebilir. Yapılan esir takasları, yerinden yurdundan edilmiş masumların evlerine dönmesi olumlu gelişmelerdir. Ancak hakkı yenilenin Gazzeliler olduğu, masumların yaşadığı acı, hüzün, gözyaşı ve çektiği korkunç ıstıraplar akıllardan çıkarılmamalıdır. İsrail’in önceki ateşkeslerde takındığı tavır hep göz önünde bulundurulmalıdır.
10 Ekim’de sağlanan ateşkes önemli olduğu kadar asıl sonucun sahadaki uygulamalarla alınacağı açık bir gerçekliktir. Bu kapsamda oluşturulması planlanan Gazze görev gücünde Türkiye’nin fiili olarak yer alması sürecin salahiyeti açısından büyük bir ehemmiyet arz etmektedir.
Türkiye, Filistin meselesine ezelden beri sadece politik bir duruşla değil, tarihsel, insani ve vicdani bir sorumlulukla yaklaşmıştır. Diğer yandan da bölge halklarının tereddütsüz benimseyeceği, kucak açacağı tek unsur yine Türk varlığıdır.
Sahadaki uygulamalarda Türkiye’nin aktif rol alması, kalıcı barışın tesisi ve Gazzeliler’in emniyetinin sağlanmasıyla beraber bölgesel anlamda da güvenliğin tesisi açısından belirleyici olacaktır. Bu kapsamda Türkiye, insani yardım kapasitesi, diplomatik tecrübesi ve barışı koruma operasyonlarındaki deneyimiyle bu süreçte kilit bir denge unsuru olabilecektir. Zira Somali, Bosna, Kosova, Lübnan, Libya, KKTC ve Karabağ’da göstermiş olduğu başarılı faaliyetlerle beraber aynı kapsamdaki derin saha tecrübesi Gazze’de barışın teminatı olacağını açıkça göstermektedir.
Diğer yandan Türkiye’nin sahip olduğu diplomatik tecrübeyle beraber yine meseleye taraf çevrelerle müspet ve somut temasları sürdürebilme, koruyabilme yetkinliği Orta Doğu’daki jeopolitik etkisini pekiştirecektir.
Önemli bir diğer husus ise Türkiye’nin varlığı doğrudan bir güven inşasını ifade ederken, İsrail’in süreci bozmaya yönelik faaliyetlerinin engellenmesi ve bölgesel saldırganlığının önüne geçilebilmesi adına caydırıcı bir etki oluşturabilecektir.
Türkiye, 20'inci Kolordu 36'ncı Tabur 8'inci Bölük 11'inci Ağır Makineli Tüfek Takım Komutanı Iğdırlı Hasan Onbaşının Kudüs'teki son Türk askeri olarak sürdürdüğü nöbeti aynı inanç ve kararlılıkla devam ettirmek için bölgedeki yerini alacaktır.