Aslan, bu ligin gereğini yapıyor
Son yıllarda yükselen grafiği ile dikkat çeken Bodo/Glimt, kendine güvenle başladı maça. Topun sahibi olup, ayağa paslar yaptı. Yalnızca 2 dakika. Yanlış değil yalnızca 2 dakika sürdü bu sahiplik ve özgüven. Rakip kaledeki ilk pozisyonda, Galatasaray öyle bir baskı uyguladı ki, kimse ne olduğunu anlamadan, savunmadan artı 1 olarak gelen Lemina topu kaptı, Osimhen golü attı.
Erken golün hemen ardından Osimhen iki kez kafayla denedi, Haikin zorlukla çeldi. Takip eden olmayınca pozisyonlar heyecan yaratıp kayboldu.
Sonra topu rakibe bıraktı Galatasaray. Kendi yarı sahasının ortasına kadar izin verdi. Zaman zaman uzun toplarla, zaman zaman amansız önde baskı ile pozisyon aradı. Yunus’un inatçı takipçiliği Osimhen’in ayağına gelen fırsatı değerlendirmesi farkı 2’ye çıkarttı.
İngiliz hakem Michael Oliver’in basit itişmeleri ciddiye almadan yönettiği oyun kesintisiz sürünce oyun konsantrasyonu da bozulmadı. Oyunun soğuması, dinlenmesi gereken bölümlerde en çok aranan isim İlkay Gündoğan’dı.
Norveç temsilcisi, ikinci yarıya önde baskıyla başladı. İki takım arasında kaliteyi belirleyen de savunma performansıydı. Galatasaray, baskıyla rakip savunmayı çökertirken, sarı kırmızılı savunma neredeyse Uğurcan’ın kalesine şut attırmadı.
Yunus ile 3’e ulaşan Galatasaray’da, oyuncu değişiklikleri yerine otururken gelen gol rakibi umutlandırdı. Ancak, taraftarıyla bütünleşip, büyüyen sarı kırmızılılar, kendisine 27’nci sırayı layık gören ‘yapay zeka’ya inat, ikinci galibiyetini elde ederek hedefine ilerledi.