İsrail “ateş kesmedi”

YAYINLAMA:
İsrail “ateş kesmedi”

10 Ekim 2025 tarihinde İsrail ile Hamas arasında tesis edilen ateşkes rejimi İsrail tarafından 126 kez ihlal edilmiştir.

İmzalanan ateşkes, Gazze halkı için uzun süredir ilk kez gerçek bir nefes olma umudunu taşımıştı. Savaşın yıkıntıları altında yaşam mücadelesi veren binlerce insan, en azından kısa bir sessizliğin yaralarını sarmasına izin vereceğini ümit ediyorlardı. Ancak aralanan umut kapısı İsrail’in ateşkes hükümlerini defalarca ihlal etmesiyle bir kez daha yerle bir olmuştur.

İsrail yönetimi, ateşkese rağmen yaptığı terörist eylemleri “güvenlik gerekçeleri” ve “Hamas’ın provokasyonlarına yanıt” olarak nitelendirmektedir. Ancak, fiilen yürürlükte olan bir ateşkes anlaşması sırasında yapılan bu saldırılar, uluslararası hukuka göre tek taraflı meşruiyet iddiası doğurmaz. Aksine, bu tür ihlaller, hem Birleşmiş Milletler Şartı’nın barışın korunmasına ilişkin hükümlerine hem de Cenevre Sözleşmeleri’nin sivil koruma maddelerine açıkça aykırıdır. Yani İsrail, sadece ateşkesi değil aynı zamanda uluslararası hukuku da ihlal etmeye devam etmektedir.

Ateşkesin ihlali sadece askeri olarak ele alınacak bir konu değil, insani, vicdani, hukuki ve diplomatik açıdan da değerlendirilmek zorundadır. Saldırıların son bulduğuna inanan pek çok Gazzeli masum yerlerine, yurtlarına geri dönerken savunmasız şekilde saldırılara maruz kalmış, 10 Ekim’den sonra 104 mazlum katledilmiş vicdanlar bir kez daha sızlamış, uluslararası hukuk açıkça ihlal edilmiş, barış için bir araya gelen çevreler açısından da diplomatik güvenin çöküşü olmuştur.

İşin trajikomik yanlarından birisi ise ABD’nin bu konuda sergilediği yaklaşım ve tavır olmuştur. ABD Başkanı Donald Trump, Japonya ziyaretini tamamladıktan sonra Güney Kore’ye giderken uçakta yaptığı açıklamasında “Bir İsrail askeri öldürüldü, bu yüzden yanıt vermeleri gerekiyordu” ifadeleriyle adeta saldırıları onaylamıştır.

Daha önce ateşkesle ilgili yazdığımız yazılarda ABD ve İsrail’in güvenilmez olduğunu defalarca ifade etmiştik. Gelinen aşamaya bakıldığında her iki ülkenin de süreci tek taraflı ve dayatmalarla yürütmeye çalıştığı açık şekilde görülebilmektedir.

Diğer yandan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli 14 Ekim 2025 tarihinde TBMM Grup toplantısında yapmış oldukları konuşmalarında “Akıbetinin ne olacağı henüz tam kestirilemeyen ateşkesle oyalanmanın, üç-beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir âlemi yoktur.” ifadeleriyle açık ve net bir uyarıda bulunmuştur.

ABD ve İsrail’in karanlık ve şeytani bir ortaklıkla Orta Doğu’da yürütmeye çalıştıkları gündem ateşkes adı altında yeni bir kılıfa bürünmüştür. 

Yaşanan gelişmelere bakıldığında diplomatik güvenin çöktüğü görülmekte ateşkesin akıbetinin ise karanlık olduğu anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında oluşturulacak çok katılımlı bir yapıyla askeri müdahale seçeneğinin bir an evvel uygulamaya koyulması gerekliliği karşımızda durmaktadır.

Sonuçta, 10 Ekim ateşkesinin bozulması, sadece bir diplomatik başarısızlık değil, aynı zamanda insanlığın vicdan sınavıdır. İsrail’in ihlalleri, güç politikasının uluslararası hukuk karşısında nasıl üstün tutulduğunu acı biçimde göstermektedir. Oysa kalıcı barış, taraflardan birinin üstünlüğüyle değil, karşılıklı güven, adalet ve insani değerlerin tesisiyle mümkündür.

Gazze’nin gökyüzü bir kez daha dumanla kaplanırken, dünya hâlâ sessizliğini koruyor. Ancak unutmamak gerekir ki, her ihlal sadece bir anlaşmanın değil, insanlığın da biraz daha eksilmesidir.

 

 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...