Okyanusu aşan stratejik ortaklık: Türkiye-Brezilya ilişkileri

YAYINLAMA:
Okyanusu aşan stratejik ortaklık: Türkiye-Brezilya ilişkileri

Sekiz sezonda üç lig şampiyonluğu, iki gol krallığı ve Kadıköy’de heykeli dikilen tek yabancı oyuncu Alex de Souza, UEFA Süper Kupa’yı Real Madrid’e karşı altın gol ile kazandıran Mario Jardel, UEFA Kupası finalinin maçın oyuncusu Süper Kupa şampiyonu; ardından uzun yıllar kaleci antrenörü Cladio Taffarel, Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez çeyrek finale taşıyan; kulübün Avrupa’daki en başarılı teknik direktörlerinden Arthur Zico, Türkiye A Millî Takımı’nda oynayan ilk yabancı asıllı futbolcu Mehmet Aurélio, Süper Lig’e gelişi lig markasını büyüten, ardından Anadolu’da teknik direktörlük yapan Dünya yıldızı Roberto Carlos, uzun Türkiye kariyeri boyunca şampiyonluk yarışlarının kilit forveti; vatandaşlığa geçip “Mert” adını alan Nobre, Sultanlar Ligi’nde 2016‑17 Sezonu MVP’si; iz bırakan smaçör Natália Pereira, Fenerbahçe’yle 2014 CEV Kupası şampiyonu; olimpiyat altınlı yıldız Fernanda Garay, 1972-1975 yılları arasında Fenerbahçe'yi ligde üst üste iki defa şampiyonluğa taşıyan, Fenerbahçe'de en çok kupa alan teknik direktör olan, 1974 yılında Nesrin Sipahi, Fecri Ebcioğlu, Osman, Şükrü, Cemil, Emin Cankurtaran, Ziya ve Yılmaz ile birlikte kulübün bilinen ilk marşı olan sözleri Fecri Ebcioğlu'na ait Yaşa Fenerbahçe'nin kaydında yer alan Waldyr Pereira Didi… Türkiye’de Brezilya adı geçtiğinde hiç şüphe yok ki ilk olarak akla Türkiye’de iz bırakmış bu Brezilyalı efsane sporcular geliyor. Türkiye ile Brezilya arasındaki bu güzel hatıralar günümüzde iki devlet arasındaki diplomatik gelişmelerle de taçlanıyor.

Eylül ayı içerisinde Türkiye ile Brezilya arasında savunma sanayii alanında imzalanan beş yıllık işbirliği anlaşması, ilişkilerde yeni bir dönemin kapılarını araladı. Coğrafi uzaklığa rağmen gerçekleşen bu stratejik yakınlaşma, iki ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri boyutlarda giderek derinleşen ortaklığını yansıtıyor. Bu adım aynı zamanda Türkiye’nin Latin Amerika açılımının en somut meyvelerinden biri olarak dikkat çekiyor.

Son yıllarda Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayii ihracatı rekor düzeylere ulaştı. Yerli ve milli üretime verilen önem sayesinde, savunma ihracatı 2024’te 7 milyar doları aşarak yeni bir zirveye çıktı. İnsansız hava araçlarından zırhlı platformlara kadar birçok alanda dünya çapında ses getiren Türk savunma ürünleri artık Latin Amerika’nın da radarında. Nitekim Brezilya ile imzalanan son anlaşma, Türk savunma firmalarına Güney Amerika’nın en büyük ekonomisinde daha fazla görünürlük ve ortak üretim imkânı sağlarken, Brezilya’ya da teknoloji transferi ve yerli üretim altyapısını güçlendirme fırsatı sunuyor. Baykar üretimi SİHA’lar (Bayraktar TB2, Akıncı gibi) dünya gündemindeyken Brezilya da insansız sistemler konusundaki bu tecrübeden faydalanmaya hevesli.

Brezilya hem kendi ordusunun modernizasyonu hem de ihracat potansiyeli için savunma sanayiine yeniden yatırım yapıyor. Ülkenin havacılık devi Embraer’in, Türkiye’nin TUSAŞ şirketiyle sivil ve askeri platformlarda Ar-Ge ve üretim için imzaladığı mutabakat zaptı Brezilya’nın uluslararası işbirliğine açık vizyonunu ortaya koyuyor. Bu sayede TUSAŞ, Embraer’in bölgesel yolcu jetlerinin küresel tedarik zincirine katılmayı hedeflerken, ileride Brezilya yapımı KC-390 askeri nakliye uçaklarının Türkiye’de ortak üretimi imkânı da doğabilir. 

Türkiye ile Brezilya’nın savunma alanındaki mevcut ve potansiyel projeleri, bu stratejik yakınlaşmanın altını dolduruyor. Örneğin Türk savunma firması Otokar’ın TULPAR zırhlı muharebe aracı, Brezilya ordusunun yeni zırhlı araç ihalesinde kısa listeye kalmış durumda. Hafif silah sektöründe ise Türk üretici Canik, M2 ağır makineli tüfeğiyle Brezilya Ordusu ihalesinde tercih edilen firmalardan biri oldu. Bu gelişmeler, Brezilya’da Türkiye menşeli savunma sistemlerine artan bir ilgi olduğunun göstergesi.

Türkiye-Brezilya ilişkileri aslında yeni filizlenmiş değil; 1858 yılında Türk İmparatorluğu ile Brezilya İmparatorluğu arasında imzalanan Dostluk, İkamet, Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması ile temelleri atılan köklü bir geçmişe sahip. Bu diplomatik yakınlaşmayı takiben Brezilya İmparatoru II. Pedro’nun 1870’lerde Türk topraklarına yaptığı ziyaret tarihe not düşülmüştü. Cumhuriyet döneminde 1927’de Türkiye ve Brezilya arasında yeni bir dostluk antlaşması imzalanması, 1929’da Rio de Janeiro’da ilk Türk Büyükelçiliğinin açılması gibi adımlar, uzak mesafelere rağmen süren dostluğun göstergeleriydi. Bu tarihi arka plan, günümüzdeki işbirliğinin sağlam bir zemin üzerinde yükseldiğine işaret ediyor.

Brezilya, küresel ve bölgesel politikada ağırlığı olan bir aktör. Yönetimlerin ideolojik çizgisine bağlı olarak (muhafazakâr iktidarlarda ABD eksenli, sol eğilimli dönemlerde bölgeselci ve Güney-Güney odaklı) öncelikler değişe de Ankara ile Brezilya arasındaki diyaloğun temelinde karşılıklı saygı ve çıkara dayalı süreklilik bulunuyor. Türkiye’nin 2000’li yıllarda başlattığı Latin Amerika açılımı politikası kapsamında Brezilya’ya özel bir önem verilmesi tesadüf değildi. Nitekim 2010 yılında iki ülke ilişkileri “stratejik ortaklık” seviyesine yükseltildi ve Brezilya, Türkiye’nin Latin Amerika’daki ilk stratejik ortağı oldu. Düzenli üst düzey ziyaretler ve ikili istişare mekanizmaları ile ilişkiler kurumsal bir çerçeveye kavuştu. Eğitim, kültür ve turizm alanlarında imzalanan son anlaşmalar da halkları birbirine daha da yakınlaştırma amacını yansıtıyor. Son olarak, Brezilya Kongresi’nin savunma işbirliği anlaşmasını onaylaması ve artan diplomatik temaslar, iki ülkenin artık çok boyutlu bir ortaklığa adım attığını gösteriyor.

Dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye ve Brezilya, ekonomik açıdan birbirini tamamlayan yapılara sahip. Brezilya geniş toprakları ve zengin doğal kaynaklarıyla tarım ve hammadde üretiminde dev bir güç; Türkiye ise sanayi üretimi, inşaat ve teknoloji alanlarında iddialı. Bu nedenle aralarındaki ticaret hacmi sürekli artış gösteriyor. Brezilya, Güney Amerika’da Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda ve ikili ticaret hacmi 5 milyar doları aştı.

Çok kutuplu dünya düzeninde bu ortaklık, iki ülkeye de stratejik avantaj sağlıyor ve Kuzey ile Güney arasında kurulan yeni köprülerle küresel işbirliğine katkı sunuyor. Bundan sonra bir Serbest Ticaret Anlaşması’nın sonuçlandırılması, savunma teknolojilerinde ortak üretime geçilmesi ve uluslararası platformlarda eşgüdümün artırılması gibi adımlar, Türkiye-Brezilya ortaklığını daha da derinleştirebilir.

10 Eylül 2025 tarihli savunma işbirliği mutabakatı, Türkiye ve Brezilya’nın “uzak fakat yakın” iki müttefik haline geldiğini gösteriyor. Bu ortaklık, Türkiye’nin Latin Amerika’da yükselen itibarını göstermesinin yanı sıra, güçlü ve bağımsız dış politika vizyonunun da bir tezahürüdür. Brezilya ile ilişkilerin gelişimi, “Türkiye Yüzyılı” hedefi doğrultusunda küresel güç olma yolundaki çabalara ivme kazandıracaktır. Uzak bir coğrafyada filizlenen bu dostluk ve işbirliği, Türk diplomasi tarihinde yeni bir sayfa açtı ve küresel arenada da Türkiye’nin ağırlığını hissettiriyor.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...