Tarım bütçesinin suyu!
Günümüz ekonomisinin en kritik gündemi, hepimizin malumu: Enflasyon ve hayat pahalılığı. Bu çetin mücadeleyi en güzel özetleyen durumu, ünlü pehlivan ve zayıf görünüşlü müşterinin hikayesi anlatıyor.
Lokantanın birinde o yörenin en tanınmış Pehlivan’ı çorba içiyormuş. Derken zayıf cüsseli bir müşteri daha girmiş içeriye. O da çorba istemiş. Garson çorbayı getirmiş, müşteri limon da istemiş. Garson “beyefendi son limonu şu karşıdaki beye verdim maalesef limonumuz kalmadı” der.
O sıska görünümlü müşteri de “olsun o beyefendinin sıktığı limonu getir” der. Garson da “aman beyefendi o buraların en namlı pehlivanı onun sıktığı limonda suyu mu kalır” der.
Müşteri “olsun kardeşim sen getir” der. Pehlivan da olanları göz ucuyla seyretmektedir. Garson gider pehlivanın masasındaki sıkılmış limonu getirir ve masasına bırakır. Pehlivan sıkılmış limonun suyunun çıkmayacağını bildiği için bıyık altı gülmektedir.
Yeni gelen o sıska görünümlü müşteri suyu sıkılmış limonu alır ve öyle bir sıkar ki, çorbaya inen suyun şıkırtısı öbür masalardan duyulur. Hem Pehlivan hem de diğer müşteriler şaşkınlık içinde kalmıştır. Özelikle gururu da kırılan Pehlivan sıska müşterinin yanına gider ve;
“Bu yörede gücü ile nam salmış en ünlü pehlivanım ben. Sen kimsin ki bu limondan hala su çıkartabildin? Bana adını bahşeder misin yiğidim” diye sorar?
Cevap manidardır: “Ben Mehmet Şimşek…”
Fıkra, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sıkı maliye politikalarıyla ekonominin her alanından “suyu çıkarma” çabasını mizahi bir dille özetliyor. Ancak, bu hikâyenin bizim için daha derin bir anlamı var: Tarım Bütçesi.
Bütçe görüşmelerinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın masasında tarıma ayrılan pay, ne yazık ki pehlivanın sıktığı o “son limon” gibidir. Finansal disiplin ve rasyonelleşme kaygısıyla, tarıma ayrılan bütçe kalemleri hep ilk kısılanlar arasında yer alır.
Oysa gelin, sadece sabah kahvaltımıza bakalım: Çay, şeker, peynir, zeytin, yumurta, ekmek, tereyağı, bal, reçel, domates, salatalık... Sofralarımızdaki bu en temel, en ulaşılabilir ürünlerin tamamı tarım demektir. Tarım sadece bir ekonomik sektör değil; gıda arz güvenliğimizin, toplumsal huzurumuzun ve milli bağımsızlığımızın yegâne sigortasıdır.
Bütçeyi sıkılaştırmak doğrudur, ancak tarım bütçesini kısmak, limondan su çıkarma yeteneğine sahip bir vizyonerliği değil, stratejik bir körlüğü işaret eder. Çünkü tarıma bugün ayırmadığımız her kuruş, yarın gıda enflasyonu, zorunlu ithalat, sağlık ve alım gücü düşüşü olarak karşımıza üç katı maliyetle çıkmaktadır.
Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın, artan iklim riskleri ve maliyet baskıları karşısında üreticiyi ayakta tutma mücadelesi verirken, elindeki bütçe enstrümanlarının yetersizliği bu nedenle yakıcı bir sorundur.
Son söz: Türkiye ekonomisinin Mehmet Şimşek önderliğinde attığı her rasyonel adım kıymetlidir. Ancak fıkradaki o sıska müşterinin gücü, “sıkılmış limondan su çıkarma” becerisinde değil, limonun öz suyunu, yani potansiyelini koruma bilincinde olmalıdır.
Tarım, ülkemizin potansiyelidir. Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın masasında, tarıma ayrılan bütçe; bir harcama kalemi olarak değil, gelecekteki enflasyonu önleme ve halkın gıda güvenliğini sağlama, halk sağlığı amaçlı stratejik bir yatırım olarak görülmelidir. Zira, güçlü bir tarım olmadan, ekonominin temelleri her an sarsılmaya mahkûmdur.
Kalın sağlıcakla…