Ne şiş yandı ne de kebap
Artık bu kavga bitsin. İki takım arasındaki maçlar gerilim filmi gibi. Maçtan önce kavga, maç içinde kavga, hoca-futbolcu tartışması, hakem kararlarına itiraz, sahaya atılan yabancı maddeler, hatta U19 maçından sonra bile kavga. Tribünler dolmuş, Avrupa’dan futbolcuları izlemeye ekipler gelmiş. Çıkın centilmence mücadele edin, iyi olan kazansın. Yeter bıktık artık.
İki takım da temkinli, kontrollü başladı maça. Biri liderliğini koruma, diğeri liderliği ele geçirme peşindeydi. 27. dakikaya kadar iki takımın da bir-iki cılız atak dışında pozisyonu yoktu. Bu dakikada Fenerbahçe’de arka arkaya yapılan hatalar sonucunda, Sane’nin vuruşunda, Oosterwolde’ye çarpan top filelere gitti. İlk yarının sonunda bu kez Galatasaray’da hatalar zinciri vardı ama En-Nesyri vuruşunda Alvarez’e çarparak atılan gol, VAR’dan döndü. Galatasaray’da bu yarıda Sane, Sara, Torreira ve Lemina gibi usta ayaklar oyuna ağırlığını koyarken, ev sahibinde Asensio, Kerem, En-Nesyri ve Nene gibi yıldızlar etkili olamadı.
İkinci yarıda yine aynı film gösterimdeydi. Fenerbahçe taraftarını da arkasına alarak baskılı oynar gibi gözüktü, Galatasaray da rakibinin hata yapmasını bekledi. Duran ve Talisca’nın oyuna girmesi, Oğuz ve Levent iş birliği, sahasına kapanan Galatasaray’ı zor durumda bıraktı. Nitekim uzatma dakikalarında Duran’ın attığı golle uzun süre önde götürdükleri maçta bir puana razı oldular. Sonuçta maç sonunda Kadıköy’de “Ne şiş yandı, ne de kebap..”