Ruslar tarafından yardım gören Ermeni çeteleri Malazgirt bölgesinde 53 köy ve 20.000 kişinin büyük bir kısmını katlettiler. Bu olayların büyük bir kısmı gözlerimizin önünde cereyan etti.

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTLERİ VE ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR (7)

Seferberlikle birlikte Doğu Anadolu’nun birçok yerinde başlayan Ermeni hareketleri, Muş ve çevresinde de Van’ın düşüşünden sonra yoğunlaşmış ve eşkıya grupları her tarafta birçok katliam yapmıştır. Muş ve çevresinde başlangıçta 7.000 Ermeni silahlandırılmış ve bunlar gruplar halinde köylere dağıtılmıştır. Bunlara asker kaçağı Ermeniler de katılmış ve özellikle Sasun’da askerlik çağındaki gençler doğrudan bu çete gruplarına dahil olmuşlardır. Bölgeye asker almak üzere giden Osmanlı memurları ise öldürülmüşlerdir.

Rus ordusunun bölgeye gelmesiyle bir taraftan Taşnaksagan çeteleri diğer taraftan da Hınçak grupları “Ruslara bağlılıklarını ve kahramanlıklarını!” göstermek için erkekleri savaşta olan Türk askerlerinin köy ve kasabalardaki kadın, çocuk ve yaşlılarına akla hayale gelmedik işkence katliamlar yapmışlardır. Bunlar, Rusya’dan gelen Ermeni “gönüllü alayları”nın da iştirakiyle 30.000’e ulaşmış ve meşhur Rupen (Paşa!), işgalden sonra Van valisi ilân edilen Aram Manukyan (Aram Paşa!) ve 30 civarındaki elebaşılar tarafından yönlendirilmiş ve faaliyetleri bazı Ermeni kaynaklarınca da birer “isyan” olarak tavsif edilmiştir.

YAĞMA VE YIKIM

Muş’ta Ermeni çeteleri tarafından öldürülen Türklerle ilgili birçok yerli ve yabancı kaynak mevcuttur. Biz burada sadece olaylardan sonra resmi otoritelere yeminli olarak verilmiş olan ifadelerden Kara Schemsi tarafından zikredilmiş birkaç pasaj vermekle yetineceğiz:

“Muşlu Han Ali-zâde Abdülbâki, Hacı Ahmedoğlu Yunus Çavuş ve arkadaşlarının yeminli ifadeleridir:

Savaşın ilk günlerinde Bayezidli Surun ve Erzurum Mebusu Karakin Pastırmacıyan’ın idarelerindeki 1.200 kişilik Ermeni çetesi, Müslüman köylerine saldırıyor talan ediyor ve eşi görülmemiş bir vahşilikle zavallı ve müdafaasız halkı yerlerinden yurtlarından ediyordu. Yeramış ve Akçaviran halkının büyük bir kısmı katledilmişti. Hatta yaralı veya hasta askerler bile bu vahşetten kurtulamamışlardı.

Böylece Rus Ordusu geçildikten sonra Osmanlı Ordusunun Lice’de bıraktıkları bütün yaralılar öldürüldüler. Ruslar tarafından yardım gören Ermeni çeteleri Malazgirt bölgesinde 53 köy ve 20.000 kişinin büyük bir kısmını katlettiler. Bu olayların büyük bir kısmı gözlerimizin önünde cereyan etti. Bekran (Malazgirt) köyü berberinin oğlu ve karısının gözleri önünde ve yalvarmalarına rağmen kızlarına tasallut edildi, işkence yapıldı ve Dolabaş köylü Mardiros, Harabe Kasım köylü Simon, Kale Kasabalı Mardivagik ve Yurek’li Sırup tarafından öldürüldüler. Bidayet Mahkemesi Hâkimi Hüseyin Beye ve Ada Köylü Malazgirt İdare Meclis üyesi Şanlı Beye, gözlerinin önünde tasallut edilen karılarının huzurunda işkence yapıldı ve eskiden kendilerine hizmetçilik yapan Ermeni hizmetçileri tarafından katledildiler. Küçücük Sabiye’nin de alenen ırzına geçildi...

Muş’un düşüşünü müteâkip Ermeni eşkıyası, sanki kana susamış vahşi hayvanlar gibi, şehrin etrafını “intikamımızı aldık” diyerek dolaştılar ve rastladıkları her Müslüman’ı merhametsizce katlettiler. Kadınların ırzına geçilip yaşlılar diri diri yakıldı. Muş’un eşrafından Hacı Murat ve Reşid’le birlikte Yunanlı Hacı Mehmed ve Cafer, Timur Abdullah, Yusuf Mehmed Han ve Nadir Han koyunlar gibi boğazlandılar.

GÖÇE ZORLANDILAR

Ayiz (Varto) nahiyesinde Cibranlı aşiretinden, Cindi Ağa’nın reisliğini yaptığı 15 köy halkı ayaklarına ağır at nalları çivilenmek suretiyle Murat Çayı’yla iribatlı olan Hazal Gölü’ne atıldılar.

Ermeniler ayrıca Mevkelli yoluyla İç Anadolu’ya doğru göçe mecbur kalan Müslümanlara da saldırdılar. Hastalar, çocuklar ve yaşlı kadınların yığıldığı Tekke Manastırı’nda diri diri yakıldılar. Göğüsleri kesilen genç kızlar, daha sonra idam edildiler. Sokakta yatan yaralı bir çocuğun ağzına Ermeniler tarafından kesilip getirilen annesinin memesi konuldu.

Şeyh Abdülgaffar Efendi adındaki bir din adamı, işkenceler içerisinde kafa derisi yüzülürken öldü. Doktor Mustafa Bey, yirmi kadar Ermeni eşkıyasının yüze yakın çocuğu önünde şarkı söyleyip dans eden kadınlarla birlikte öldürdüklerini ve batı köprüsüyle Dikili Taş arasında birçoğu boğazlanmış binlerce erkek, kadın cesetlerini gördüğünü yeminle beyan etti. 23 Mayıs - 5 Haziran 1916

Polis Komiser Yardımcıları: Mehmed, Ahmet, Kâmil”

DİYARBAKIR OLAYLARI

Nüfus olarak Diyarbakır bölgesinde de azınlıkta olmalarına rağmen Ermeniler, burada da komitecilik faaliyetine girişmişlerdir. Amaç, hem Osmanlı ordusunu arkadan vurmak hem de Rus ordusunun ilerlemesini kolaylaştırarak Ermenilere bağımsızlık verilmesi için uğraşmak olmuştur.

Daha savaş başlar başlamaz komitelerin kurduğu çeteler ve ordudan kaçan veya kaçırılan Ermeniler, şehirde Müslümanları tahkir edecek hareketlere ve jandarma ve polisin işine engel olmaya başlamışlar ve damdan dama geçmek suretiyle kurdukları “dam taburu”yla hem Türk, hem de kendilerine para ve iaşe vermeyen Ermenileri taciz etmeye, silah, cephane ve bomba tedarik etmeye başlamışlardır.

Durumdan şüphelenen ve ihbarları değerlendiren yetkililerin yaptığı aramada “dam taburu”nu teşkil eden 500 Ermeni silahlarıyla birlikte ele geçirilmiş ve birkaç gün sonra da Taşnaksutyun Ermeni Mektebi’nde asılı duran harita arkasına gizlenmiş bir geçitte saklanan dört fedai yakalanmıştır. Bunlar Ermeni kilisesiyle komite ileri gelenleri tarafından “ihtilâl öncüleri” olarak buraya saklanmış ve iaşeleri sağlanmıştır. Yapılan istihbarat değerlendirilerek 12-14 Nisan 1915 tarihinde vilayet merkezinde 60’ın üzerinde bomba, kutular içerisinde birçok dinamit kapsülü, kangal kangal dinamit fitili, dinamit barutu, yüzlerce mavzer, manliher, şinayder ele geçirilmiştir.

Yine evlerin çeşitli yerlerinde saklanmış 1.000’den fazla asker kaçağı yakalanmış ve yapılan soruşturma ve ele geçirilen belgelerden Rus ordusu bölgeye yaklaşacak olursa, aynen Van’da olduğu gibi, Ermenilerin isyana kalkıp Müslümanları katledecekleri, şehri yakıp Rusların işgalini kolaylaştıracakları tespit edilmiştir. Şehir civarında yapılan aramalarda da, kiliseler ve komitelerce Ermenilerin haraca bağlandığı ve en küçük köylere kadar teşkilatlanmanın ve silahlanmanın tamamlandığı ortaya çıkmıştır. Silahların büyük bir kısmı kiliselerde, evlerin mahzenlerinde, tarlalarda ve mezarlarda bulunmuştur.

Bütün bunlara rağmen, Muş, Kığı, Bitlis, Van, Talori’den gelen ve Diyarbakır çevresinden toplanan çeteler, yakaladıkları askerleri, halkı katletmekten geri kalmamışlar ve birçok sabotaj yapmışlardır.

YARIN: MA’MÛRATÜ’L-AZİZ (ELAZIĞ) OLAYLARI