Futbolumuza merhaba demeye 48 saat kaldı. Takımlar limitleri ve bütçeleri dahilinde olabildiğince kadro kalitelerini yükseltmek için çaba sarf ediyorlar. Ne kadar mükemmel kadro yaparlarsa yapsınlar, hakemlerin vereceği kararlar takımların kaderinde yine ön planda yer alacak.

Hakemler açısından sezon maalesef umut ve güvenle başlamıyor. Serdar Tatlı kendi koltuğunu koruyabilmek için, sağ kolu Metin Tokat’ı atamalardan geri çekti. Tokat’ın hataları olmuş olabilir, ama tam bir ekip adamıdır. Dürüstlük sıralamasında MHK‘da hiç kimse onun eline su dahi dökemez. Tatlı, dava arkadaşının kellesini vererek, görev ömrünü uzatmayı tercih etti. Geçmişteki MHK’larda çok gördük. Ekibinden kelle verenlerin koltuk ömrü çok kısa sürüyor. Serdar Tatlı keşke dik durabilseydi, baskılara karşı. O zaman hakemler, dava arkadaşını satmayan bizi de satmaz diyerek, başkanlarına daha fazla güvenirlerdi.

Yöneticilerinin ekip olmadığı bir camianın başarılı olmasını nasıl düşünebiliriz ki, hakemlerimizden başarı bekleyelim. Hakem klasmanlarındaki adaletsiz terfiler ve tenziller, hiçbir kriter gözetmeden keyfi olarak ortaya çıkartılan VAR kadrosu, kişilere göre uyarlanan talimat değişiklikleri, Süper Lig kadrosuna alınmasına rağmen sözleşme imzalatılmayanlar, hakemlerin MHK‘ya olan güvenini dibe çekti. Oğuz Sarvan olayında yaşanan kriz ve Metin Tokat operasyonu, huzursuzluğa tavan yaptırttı.

Hakem camiasında Herkes birbirine şunu soruyor: “MHK’yI kim yönetiyor?”

Böylesine karışık ve karmaşıklıkların yaşandığı bir ortamda hakemlerimizi kurtlar sofrasına atıyoruz. Halbuki, lige başlarken hakemlerin, huzurlu, problemsiz, özgüvenleri yüksek ve yöneticilerine güvenir olmaları gerekir. Kısacası hakemlerimiz sezona iyi hazırlanmadı. Bireysel kabiliyet ve çabaları ile başarılı olurlarsa, hepimize ne mutlu. Yoksa sezonun en çok tartışılanı yine hakemler ve hakem kararları olacak.