Altılı karmaşanın en civcivli günleri Mart ayında yaşandı. 12 toplantı itinayla sürdürülen dostluk kardeşlik tiyatrosu Meral Akşener’in masayı devirmesiyle sona erdi. Akşener’in arkasından zar sallayan kumarbazlar, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığına tamam diyerek rüyalarında bile göremeyecekleri milletvekilliklerini kaptılar.

Kumpasa düştüğünü fark eden Meral Akşener kaybettiklerini fazlasıyla geri alabilmek isteyen hırslı bir kumarbaz gibi tüm varını yoğunu riske eden büyük hamlesini yaptı. Her ikisi de CHP’li olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ı genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nu yok sayarak Cumhurbaşkanı adaylığı serüvenine girişmeye çağırdı.

Bu hamlenin olası sonuçlarını Meral Akşener “Ya tarih yazacağız ya tarih olacağız” şeklinde tanımladı. İki belediye başkanı eldeki kuşu daldaki kuştan evla görüp risk almadılar. Meral Akşener’in kendi siyasi hayatıyla oynadığı büyük kumarı boşa düşürdüler. Ama demokrasilerde çare tükenmezdi. Yeni bir kurtarıcı formül daha ürettiler. Bu sefer her iki belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını söylediler. Hep birlikte halkın arasına karışarak bu hayali sıfatlar adına vatandaştan oy istediler.

28 Mayıs akşamı seçim sonuçlarının netleşmesiyle vatandaşın kumara değil istikrara onay verdiği anlaşıldı. Meral Akşener içinse kum saati tarih olma yönüne doğru eksilmeye başladı. “Ya tarih yazacağız, ya tarih olacağız” denilen bir sürecin sonunda başka ne olabilirdi?

Akşener 28 Mayıs’tan bu yana kendi sözlerine karşı direniş halinde. Adım adım tarih oluşunu tartışmaya açmamak için herkesi suçlayarak aradan sıyrılmaya çalışıyor. İP’liler Meral Akşener’in 26 Ağustos’ta Afyon’da tarihi bir konuşma yapacağını haftalar öncesinden duyurdular. Konuşmasının çoğunu dinledim. Birkaç cümlede bir tekrarladığı “Hepinizden özür diliyorum” ifadesine bakarsanız Meral Akşener’i pişmanlıklar içerisinde zannedersiniz.  Ama sözlerinin muhtevasında, HDP ve PKK’yla aynı adayı desteklemekten utanç duyan bir Meral Akşener yok. Seçimleri başarıyla sonuçlandıracak stratejiyi oluşturamadığı için özür dileyen bir Meral Akşener var. Dolayısıyla bu bir pişmanlık değil pişkinlik belirtisi.

Herkes biliyor ki Kemal Kılıçdaroğlu 28 Mayıs akşamında Cumhurbaşkanı seçilseydi bütün İP koro halinde ”Seçimleri biz kazandırdık” türküsüne başlayacaktı. Meral Akşener’in altılı masadan ayrılışını “Kazanamayacak aday denilen Kemal Kılıçdaroğlu’nu kazanacak aday yaptık” şeklinde açıklayan Müsavat Dervişoğlu bunun yolunu yapıyordu. Ama Meral Akşener Yavuz Ağıralioğlu’nun HDP/PKK denklemine karşı sergilediği duruştan kaçınarak tarih olmayı seçti. Adı PKK’nın adayına çıkmış birisine destek çıkmak öyle sessiz sedasız bir halde tarihe karışmak sonucunu da vermeyecekti. Şebeke suyuna karışan kanalizasyon gibi herkesin midesini kaldıran bir vedaydı bu. Hala bir hükmünün olduğunu zannetmesi çevresindeki şakşakçıların el çırpmalarına aldanmasından kaynaklanıyor.