Türkiye’nin en kalburüstü takımlarından ikisi, 111 yıllık ezeli rekabetin yeni bir doksan dakikasını sergilemek için sahadaydı. Bir tarafta sezona sahada fırtına gibi giren Galatasaray, diğer yanda transfer piyasasını alt üst eden Fenerbahçe vardı.

Alanyaspor’un başındayken Fatih Terim’in başına yeterince dert açan Erol Bulut, bu kez seçenekli usta oyunculardan kurulu bir takımla başladı maça. Doğru dağılım ve kabul edilebilir bir sertlikle dört maçlık Galatasaray fırtınasını sakinleştirdi. Thiam ve Valencia ile rakibinin savunma çıkışını bozan Sarı Lacivertliler, Ozan, Deniz ve Sosa ile de orta sahayı teslim etmedi. Gökhan ve özellikle Caner ile de kanatlardan tehlike yarattı. Geride kalan maçlarda olduğu gibi topla istediği gibi oynayamayan, tempo ve pas trafiğini ayarlamayan Galatasaray, yine de bireysel becerilerle yarattığı pozisyonlarda Altay Bayındır’ı geçemedi.

İkinci yarıya baskılı başladı Fenerbahçe. Galatasaray orta sahası oyunda olmayınca, maç Luyindama-Marcao ikilisi ile konuk takım forveti arasında duvar tenisine döndü. Terim’in orta sahaya müdahalesi topu biraz öne itti. Sonuçta, golsüz biten derbiden akılda kalan, seyircisiz maçta sahaya atılan meşale, baskı altındaki Fatih terlemezken, Altay’ın maçın kahramanı olacak kadar gol kurtarmasıydı.