Trikupis ve Yunan komutanları Türk ordusuna teslim oldukları zaman, General Trikupis’in özel eşyaları da ele geçirilmişti. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Trikupis’in eşyaları arasında bulunan kılıcını Kazım (Özalp) Paşa’ya harp hatırası olarak hediye etmiştir. Kılıç, Mustafa Kemal Paşa’nın bir tezkeresiyle Ankara’ya gönderilmiştir.

YUNAN ORDULARI BAŞKOMUTANI TRİKUPİS’İN HİKÂYESİ (9)

Açıksöz gazetesinin (11 Eylül 1922) Atina’dan aldığını iddia ettiği habere göre yeni Yunan Karargâhı Midilli’de kurulacaktı. İkdam gazetesi (8 Eylül 1922) ise General Polimenekos hakkında kısa bir bilgi yayımlamıştır. Gazeteye göre Başkomutan geçen sene Kütahya’yı işgal eden 3. Yunan Kolordusu Komutanı idi.

Polimenekos, General Populas’ın Başkomutanlıktan ayrılmasından sonra kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştı.

Bütün bu gelişmelere rağmen Yunan resmi tebliğlerindeki imzalar bakımından durum şöyleydi: 5 Eylül tarihli Yunan resmi tebliği İzmir basınında halen Asya-yı Suğra (Küçük Asya/Anadolu) Ordusu Komutanı Hacı Anesti imzasıyla çıkmaktaydı.

Bu tarihlerde esareti nedeniyle Trikupis’in herhangi bir imzalı resmi tebliği yoktur. 6 Eylül tarihli Yunan resmi tebliği ise İstanbul ve İzmir basınında farklı imzalarla çıkmıştır. İkdam gazetesi 6 Eylül tarihli Yunan resmi tebliğini “Hacı Anesti”, Peyam-ı Sabah ve Şark gazeteleri “Asya-yı Suğra Ordu Komutanı Poliminekos” imzasıyla, Vakit gazetesi ise “imzasız” olarak vermiştir.

Bu tarihlerde Yunan resmi tebliğlerinin kimin ismiyle yayımlanacağı konusunda bir belirsizlik olduğu açıktır.

Bu belirsizlik, Trikupis ve arkadaşlarının esaretinin Yunanistan’da da kesin olarak öğrenildiği tarih olan 7 Eylül’den itibaren ortadan kalkacaktır. Artık Yunan resmi tebliğleri yeni “Başkomutan Polimenekos” imzasıyla yayımlanacaktır.

TRİKUPİS’IN KILICI HEDİYE EDİLDİ

Trikupis ve beraberindeki üst düzey Yunan komutanları Türk ordusuna teslim oldukları zaman, General Trikupis’in özel eşyaları da ele geçirilmişti. Özel eşyalarla ilgili haberler Tük basınına 10 Eylül 1922’den itibaren yansımaya başlayacaktır. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Trikupis’in ele geçen eşyaları arasında bulunan kılıcını Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp) Paşa’ya harp hatırası olarak hediye etmiştir. Kılıç, Mustafa Kemal Paşa’nın bir tezkeresiyle Ankara’ya gönderilmiştir.

Basında kılıcın şekli hakkında şu bilgi verilmiştir: “Bu kılınç Yunan generallerinin kullandıkları kılıçlar nev’indendir. Kabzasında bir Yunan arması vardır.”

İstikbâl gazetesinde de aynı doğrultuda bir haber çıkmıştı.

Fakat bu haberde kılıcın yanlışlıkla “Hacı Anesti’ye ait olduğu” belirtiliyordu. “Hacı Anesti’nin Kılıcı Ankara’da” başlıklı ve İstikbâl gazetesinin Ankara muhabiri Osmanzade Hamdi Bey’in bir telgrafına dayanan haber şöyleydi: “Muzmahil (darmadağın olmuş) düşman ordusunun hezimetinin derecesini düşününüz ki, Başkumandanları Ma’hûd (bilinen) Hacı Anesti Uşak’tan kaçarken kılıcı ile av köpeğini alamamıştır. Altın kabzalı olan ve üzerinde sal’ıb (haç) resmi bulunan bu kılıç istiğnam (ganimet) edilerek Ankara’ya getirilmiştir.”

Yeni Adana ve Vakit gazeteleri de 8 Eylül 1922 tarihiyle Ankara’dan aldıkları telgraflar merkezinde aynı haberi vermişlerdir.

Haberde görüleceği üzere Hacı Anesti’nin Uşak’tan kaçarken köpeğini ve kılıcını bırakıp kaçtığı iddia edilmiştir.

Oysa Yunan eski Başkomutanı Hacı Anesti Türk taarruzu süresince İzmir’de bulunmuş, cepheye hiç gelmemiştir. Birkaç kere cepheye gitmek istese de bunu gerçekleştirememiştir.

Yunan Başkomutanı General Trikupis’in kılıcından başka Dumlupınar’da terk ettiği otomobil ve hayvanları da Türk ordusu tarafından ele geçirilmiştir.

KAZIM ÖZALP PAŞA, KILICIN HIKÂYESİNİ ANLATIYOR

Kazım (Özalp) Paşa, Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve Takip Harekâtı sırasında Milli Müdafaa Vekili’dir (Milli Savunma Bakanı) ve Ankara’dadır. Anılarında zafer haberinin alınışını, kılıcın hikâyesini ve esirlerin Ankara’ya getirilişinde yaşananları şöyle anlatıyor:

“30 Ağustos günü Dumlupınar’da Başkumandanlık Meydan Muharebesi yapıldı. Burada düşman her taraftan sarılarak tam bir hezimete uğradı. Yunan ordusu ölü, yaralı ve kısmen de esir olmak üzere perişan oldu. Son anda başkumandanlığa getirdikleri Trikopis de esirler arasında idi.

3 Eylül’de Büyük Millet Meclisi önünde büyük gösteriler yapıldı. Gece fener alayları oldu. Keçiören’deki evimin önüne gelen halk topluluğu, sevinç içinde ordunun zaferini tebrik ediyordu. Ordu bir yandan düşmanı takip ederken, bu hareket süresince hizmeti görülenler terfi ettiriliyor ve mükâfatlandırılıyordu. Ben Korgeneralliğe terfi ettim. Mustafa Kemal Paşa’dan aldığım telgtafta, hem terfimi tebrik ediyor, hem de esir edilen Yunan Başkumandanı Trikopis’in kılıcını bir hatıra olmak üzere bana gönderdiğini bildiriyordu. (Bu kılıç sonradan tarafımdan İstanbul’da bulunan Askeri Müze’ye hediye edilmiş olup, halen orada bulunmaktadır)

YARIN: ANADOLU’NUN ZAFERİ İSTANBUL’DA BÜYÜK BİR SEVİNÇLE KARŞILANDI.