DOĞUMUNUN 103. YILINDA BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN TÜRK DÜNYASI VİZYONU (6)

Merhum Türkeş’in çeşitli konuşma ve eserlerinde “Türk dünyası” kavramını Türklüğün tamamını içine alan bir genişlikte kullandığını, Türklüğün mevcut varlığını “Esir Türkler”, “Dış Türkler”, “Dünya Türklüğü”, “Türk Devlet ve Toplulukları”, “Türk Toplulukları”, “Türk Devletleri”, “Türk Cumhuriyetleri”, “Türkçe Konuşan Devlet ve Topluluklar” ve “Türk Dünyası” ifadeleri ile anlattığını görüyoruz. Hedef olarak bazen geniş bazen de dar anlamda “Türk birliği”, “Türk birliği ülküsü”, “Turan ülküsü” ve “Ulu Türkistan” kavramlarından bahsetmiştir.

Başbuğ Alparslan Türkeş 1991 yılında Bizim Ocak Dergisinde yayımlanan bir mülakatında, “Dış Türkler ifadesi kullanım olarak doğru bir ifade mi? Bu ifade neyi anlatıyor?” sorusuna tarihî, kültürel, sosyolojik, coğrafi ve jeopolitik değerleri esas alan, konuyla ilgili bütüncül bir bakış açısını ortaya koyan şu cevabı vermiştir:

REALİTEDİR

“Dış Türkler deyimi, Türkiye sınırları dışında yaşayan Türkleri ifade etmektedir. Bunun içine Türkiye sınırları dışında bulunan bütün Türkler girer. Tabii bunlar üzerinde ilmî araştırmalar yaparak ilme uygun tarifler tespit edilmiş değildir. Ama Türkiye’nin günlük fikir hayatında bu ifade kullanılagelmiştir. Aşağı yukarı yerleşmiştir. Dış Türkler deyince Türkiye sınırları dışında yaşamakta olan, Türkiye vatandaşı olsun veya olmasın bütün Türkler kastedilmektedir. Bunun içine Avrupa’daki işçilerimiz, Orta Doğu’daki işçilerimiz de girer. Türk vatandaşı olmayan, terk ettiğimiz imparatorluk topraklarında yaşamakta olan Türk kardeşlerimiz de girer veya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve daha evvel Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde yaşamamış fakat Türk olan, Türk kültürüyle yaşamakta olan diğer Türk unsurlar girer.

Dış Türkler kendisini Türk olarak hisseden herkesin göz önünde bulundurması gereken bir realitedir. Yeryüzünde birçok millet olduğu gibi o milletlerin arasında bir de Türk milleti vardır. Cenabı Hakk’ın dünya üzerindeki ilahî nizamı insanları milletler toplulukları hâlinde yaratma ve yaşatma nizamına dayanmaktadır.

200 MİLYON TÜRKÇE KONUŞAN

Cenabı Hakk arzu etseydi, irade buyursaydı bütün insanları aynı dili konuşan, birbirinin aynı, tek bir millet olarak yaratabilirdi. Ama böyle yapmadı. Kur’an-ı Kerim’de de ayet-i kerime vardır. ‘Biz sizi bir nutfeden yarattık. Kabileler hâlinde yarattık.

Birbirinizden farkınız olsun, bilesiniz’ diye buyurulmaktadır. Neticede Cenabı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’de belirttiği bu ayet-i kerime uyarınca yeryüzünde çeşitli milletler oluştu. İngilizler, Fransızlar, Ruslar, Araplar, Farslar ve tabi ki Türkler…

Bugün birçok felaket geçirmiş olmamıza rağmen Birleşmiş Milletler’in yapmış olduğu araştırmaların ortaya çıkardığı istatistiklere göre, dünya üzerinde iki yüz milyon civarında insan Türkçe konuşmaktadır. Yani dünya üzerinde hâlen iki yüz milyonun üzerinde Türkçe konuşan Türk vardır. Türkçe konuşmayan Türkler de var.

Tabii o ayrı bir konudur. Üzerinde ayrıca bir inceleme yapmak lazımdır. Birçok felakete ve haksızlığa uğramış olmamıza rağmen bugün hâlâ dünya üzerinde sayı itibarıyla dördüncü veya beşinci kalabalık millet durumundayız.

Tarihte olduğu gibi bugün de sayı itibarıyla, vasıf itibarıyla, kültür itibarıyla Türk milleti yeryüzünün en kalabalık en büyük milletlerinden biridir. Bu sebepten kendini Türk bilen her insanın, Türklük şuuruna sahip olan her insanın iç ve dış Türkler diye bir ayrıma dahi lüzum görmeden, böyle bir ayrım yapmadan, ‘Yeryüzünde bir Türk meselesi var, bir Türk varlığı var. Bu bir realitedir.’ diyerek bunun üzerinde düşünmesi, araştırma yapması lazımdır.”

YARIN: BİR ÜLKÜNÜN HAYATA GEÇİRİLMESİ