Önce sorayım:

            “Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı seçilseydi, Y-CHP’liler onu ayakta karşılamayacak mıydı?”

            İnce, Dersimli Kemal’in yerine Y-CHP’nin cumhurbaşkanı adayı değil miydi?

            “Halkçı”, “demokrat”, “hukukun üstünlüğüne inandığını” söyleyen Y-CHP, Türk milletinin yüzde 52,6 oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanını…

            “Millet iradesini hiçe sayarak” Mecliste neden ayakta karşılamıyor?

            Bu ne kendini inkârdır, bu ne saygısızlık ve küstahlıktır?

            *

            Yahu dilinizin altında “parlamenter sistem hevesi” var, diyemiyorsunuz…

            Yarın şövalye Gül’ü mü, Hamamönü kahramanı Babacan’ı mı, Dersimli’yi mi veya Bay Müdafa’yı mı aday gösterecekseniz, onu zoraki aday göstereceksiniz, ümitsizce…

            Bu sistem için Türk milleti 2017 Anayasa referandumuna “yüzde 51,41 evet oyu” verdi mi, verdi!

            2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı mı? Yapıldı!

            O seçime İP’çi Topuklu da, PKK’li Selo da,  İnce de katıldı mı? Katıldı!

            Topuklu da, Selo da partilerinin genel başkanı değiller miydi? Evet, genel başkandılar!

            İnce de Y-CHP adına seçime girmedi mi? Girdi!

            AKP’li Erdoğan halkın yüzde 52,6 oyuyla Cumhurbaşkanı seçildi mi? Seçildi!

            Neden bu Anayasaya aykırı, dikta sistemi seçimine katıldınız?

Nedir sizin karın ağrınız?

            *

            Tanrı korusun milleti, -kazara- İnce, Topuklu veya Selo, Cumhurbaşkanı seçilmiş olsaydı…

            TBMM’nin açılış törenine gelseydi…

            Karşılamada AKP ve MHP ayağa kalkmasaydı…

            Koparacağınız yaygaranın şiddetini görebiliyoruz…

            Ayrıca hemen Anayasa’ya sığınır, “Atatürk’ün makamına hakaret ettiler” diye sahtekârca kıyametleri koparırdınız değil mi?

            AKP veya MHP, Cumhurbaşkanınızın Suriye politikasını eleştirseydi…

            “Ulusal çıkarlarımız” diye yırtınırdınız değil mi?

            Ülke dar boğazdan geçiyor, Fırat’ın doğusunda istikbalimizi sağlamaya çalışıyoruz, siz katil Esat’a İstanbul’da şov yaptırıyorsunuz!

            “Altın klozetler” yalanını uçurmuş, “milletin parasını heba ediyorlar” demiştiniz…

            Öyle ya, bir zamanlar, “saray” diye Külliye’ye gitmiyordunuz, şimdi randevu isteye isteye ölen sizsiniz…

            “Cumhurbaşkanı partili olamaz” asparagasını uyduran sizler…

            Atatürk’ten sonra yıllarca genel başkanınız İnönü’nün Cumhurbaşkanı olarak nasıl bir “tek adam diktası” sürdüğünü unuttunuz galiba…

            *

            Nasıl bir demokratlıktır ki, Gezicileri Silivri’ye çağırır…

            Nasıl bir halkçılıktır ki, belediye başkanları PKK’lilere desteğe gider…

            Nasıl bir hukukun üstünlüğüdür ki, hapis cezası kesinleşmiş PKK’linin serbest bırakılmasını ister…

            Nasıl bir milliyetçiliktir ki, IMF ile gizli temas kurar, PKK’yi terör örgütü olarak görmez…

            Nasıl bir laikliktir ki, işine gelince kara çarşaflıyı sahaya sürer…

            Nasıl bir devrimciliktir ki, sadece anarşist Deniz Gezmişleri anar…

            Nasıl bir CHP’dir ki, altı oksuz ve Atatürksüz…

Nesiniz siz… İçine PKK kaçmış bir bukalemun mu?

            Nesiniz siz, bu Cumhuriyet için en büyük tehdit mi?

            İnin halkın sırtından…