Akşener’in dün İP genel başkanlığa tekrar aday olmayacağını duyurduğu açıklamasında ifade ettiği 30 yıllık siyasi kariyeri DYP ile başladı.

Çeşitli görevlerde bulunduğu DYP’de, öğrencisi olmaktan büyük gurur duyduğu Tansu Çiller’in yardımcısı dahi oldu.

Genel başkan yardımcılığı koltuğuna kurulmasının hemen ardından Çiller ile aralarında büyük anlaşmazlıkların yaşanmaya başladığı iddiaları basına yansıdı, hatta bu nedenle partisinden istifa edeceği yazılıp çizildi.

***

O ise genel başkanıyla aralarında hangi anlaşmazlık yaşanırsa yaşansın DYP’den asla ayrılmayacağını, partisiyle olan bağını boşanması olmayan Katolik Nikahına benzeterek anlattı.

Aksini iddia etse de DYP’den ayrılacağı yönündeki haberlerin dozajı günden güne arttıkça arttı.

Akşener’in yol ayrımlarıyla dolu siyasi hayatı işte o gün başladı.

***

“Benim evladıma bırakacağım tek mirasım DYP’dir” dediği partisinden istifa etti, istifasının ardından soluğu ANAP kapısında aldı, Mesut Yılmaz ile yaptığı görüşme sonrasında dümeni Erdemliler Hareketi’ne kırdı.

Erdemliler Hareketi ile birlikte il il gezdi, eskiden ülkücü olduğunu fakat artık demokrat olduğunu ilan etti ama Erdemliler Hareketi Ak Parti’ye evrildiğinde ismi parti yönetiminde yoktu.

Tıpkı ANAP kapısında olduğu gibi istediğini buradan da alamadı, bu kez MHP’nin kapısını çaldı.

***

Ülkücüler onu bağrına bastı, söz konusu makamsa her istediğini aldı.

Ne zamanki biraz dinlenmesi gerektiğini duydu, Milliyetçi Hareket’e olan bağlılığını FETÖ’nün MHP’yi ele geçirme operasyonunda üstlendiği figüran rolüyle göstermeye kalktı.

Operasyon başarıyla tamamlanmayınca da gitti İP’i kurdu.

***

İP günleri herkesin malumu, CHP ile isteklerinin gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi üzerine kurulu işbirlikleri yerel seçimlere kadar geldi.

Yerel seçimlere İP, hür ve müstakil girmeyi tercih etti çünkü CHP’den istediği kadar belediye alamadı.

Yerel seçimlere hür ve müstakil girme fantezisi de istenilen şekilde sonuçlanmadığı için önce İP’i olağanüstü kurultaya götüreceğini sonra da aday olmayacağını açıkladı.

***

İnanın İP’i nereye götüreceği, kendinin bundan sonra ne yapacağı zerre kadar umrumda değildi.

Ta ki genel başkanlığa tekrar aday olmayacağını duyurduğu açıklamasındaki “Siyasi hayatım boyunca ülkemizin geleceği, milletimizin huzurunu, devletimizin iyiliğini yakından ilgilendiren kararlar almam gerekti” ifadelerini okuyana kadar…

Akşener’in siyasette geçirdiği 30 yılın dönüm noktaları ortada, hangisi ülkenin geleceği, milletin huzuru, devletin iyiliğini yakından ilgilendirdiği için alınan kararlardı, 30 yıl isteklerim gerçekleştirilirse varım, gerçekleştirilmezse olay yerini terk ederim üzerine kurulu bir düzenden ibaret değil miydi?