Bugün, Türkgün gazetesinin yayın hayatına başlamasının beşinci günü…

Öncelikle Türkgün gazetesini sahiplenen Türkiye’nin her yerindeki gönüldaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sahiplenme adına gösterdikleri içten samimiyete çok teşekkür ediyorum. Bayii önünde, arabada, evde, yolda, işyerinde, kahvehanede, tarlada, fabrikada, markette, bakkalda, parkta, ocakta, partide, sendikada, sahilde velhasıl her yerde Türkgün gazetesiyle birlikte poz veren ve sosyal medya üzerinden Türkgün gazetesinin tanıtımını yapan ve günlük takip edilmesi adına mücadele veren okuyucularımıza da en içten selamlarımı iletiyorum.

Türkgün ailesi olarak gerek kuruluş aşamasındaki süreci, gerekse beşinci gününde geldiğimiz noktayı “Çok kısa zamanda, kısıtlı imkânlarla büyük iş başardık” şeklinde değerlendiriyorum. Eksiğimiz elbette var. Ama özlenen milliyetçi bir gazete olma yolunda emin adımlarla yürüyerek tüm eksikliklerimizi gidereceğimizden herkes emin olabilir.

“Bu devirde fikirler için çarpışıyoruz, gazeteler de kalelerimizdir.” sözünü bu manada çok önemsiyorum. Fikir mücadelesi verenler için gazeteler gerçekten bir kaledir. Fikirlerimize ve ülkülerimize yönelik saldırıları bertaraf etme noktasında kale olan gazetelerin temel beton harcı, düşünce ve kalemle karılmasından oluşmaktadır. Türkgün gazetesi de böyle bir kale olmak adına yola çıkmıştır.

Böyle bir kaleye destek olan, bu kalede mücadele verenler fikir ve ülkü paylaşandır. İçimizde olduğunu söyleyip destek vermeyen hatta köstek olanlar ise fikir ve ülküsünü gözden geçirmesi gereken kişilerdir. İki-üç dakikasını ayırıp sosyal medyada Türkgün gazetesinin tanıtımını yapmayan, beş dakikasını ayırıp bayiden almayan, maddi durumu iyi olduğu halde abone olmayanların da radara yakalandıklarını belirtmemiz gerekmektedir.

Gazeteleri ayakta tutan unsur samimi bir şekilde ortaya konulan maddi ve manevi güç birliğidir. Bu iki kavramın bütünlüğü fikirlerimizi yaşatma ve korumada kale olarak kullandığımız gazetemizin ayakta durabilmesi adına çok önemlidir.

Daha iyiye, daha güzele, daha kaliteliye ulaşmanın yolu bu bütünlüğü sağlamaktan geçmektedir.

Asgari ücretli bir gönüldaşımızın gazeteye sahip çıkmak adına olağanüstü çabasını görüp, zengin sınıfında olan birçok kişinin de kılını dahi kıpırdatmaması demek, ülkü yolunda maddi ve manevi çatışma olur ki, bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz. Sınıf farkı değil bahsettiğimiz… Zenginin de, fakirinde gönüllerini aynı seviyede ülkü yolunda birleştirmektir. Dava adına ortaya konulan eserlere sahip çıkmak adına yolun başında iken gayet net anlaşılır bir sitemdir bu cümlelerimiz...

Su testisi kırılmadan yolun başında uyarımızı yapmak ve önlemini almaktır amacımız.

Küresel ekonomik kumpaslar ve sonucunda krizle boğuşan Türkiye’de, krizin en çok vurduğu bir sektörde gazete çıkardığımızı herkesin fark edip, ona göre fedakârlıklarını ve duruşunu samimiyetle gözden geçirmelidir.

Türk milliyetçilerinin güçlü bir şekilde sesinin duyulması demek Türkiye’yi daha iyi korumanın ve yüceltmenin güvencesi demektir.

“Türkçe Düşün” anlayışıyla yola çıkan Türkgün bu manada kale olmaya taliptir. Savaşacağız, mücadele edeceğiz ve Türk’ün ülküsünü hep yükseklerde tutacağız.

Bunun içinde hepimiz el ele gönül gönüle vereceğiz ve Türkgün gazetesini hak ettiği zirveye taşıyacağız. Türkgün bunu hak ediyor. Çünkü verdiğimiz mücadele kutsal, ülkülerimiz çok yüce…

Eksik varsa düzelterek, yanlış varsa ortadan kaldırarak, yapılması gereken varsa yaparak, duyurulması gereken varsa duyurarak, Türkgün konusunda bize güvenenleri ve en başta okuyucularımızı mahcup etmemenin hassasiyetini taşıyor ve yaşıyoruz.

Türkgün gazetesinin ilk çıktığı günden itibaren gördüğü ilgi, gün geçtikçe artan talep emin adımlarla başlattığımız yürüyüşümüzü daha güçlü kılacaktır.

Milletimiz ve toplum adına yapılacak çok iş, üzerine kafa yorulacak çok konu, mücadele edecek birçok tehdit vardır. Türkgün gazetesinin önemi bu noktada kendini hissettirecektir. Dost ve düşman bunu görecektir.

Türkgün gazetesi sahip çıkıldıkça büyüyecek, büyüdükçe de medya içinde Türk milletinin en güçlü sesi olacaktır.

Türkgün’e sahip çıkmak, davasına hizmet eden, dava adamlarının gönül seferberliğidir.

Bir gün değil, her gün TÜRKGÜN…