Türkiye tarihin en kritik sürecinden geçiyor. Etrafındaki amansız kuşatmayı yarmaya uğraşıp, her şart altında bekamıza sahip çıkıyoruz. Terörle mücadelede dağdaki katillerden sonra onların elebaşlarına da sıra geldi ve teker teker yok ediliyorlar. Suriye’deki hassas durumu kontrolde tutuyor, bölgedeki kanlı planları devre dışı bırakabilmek için olağanüstü bir çaba gösteriyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege’deki hak ve hukukumuzu bizzat sahaya inerek koruyor, Libya ile yaptığımız tarihi anlaşmaya bir halel gelmemesinin şartlarını hazırlıyoruz. Belli bir noktaya geldik. Düne kadar tehdit ve şantajla bize sahada geri adım attırmaya uğraşanlar, bunun hiçbir şekilde mümkün olamayacağını gördüler ve tıpış tıpış masaya gelmeye başladılar.

HER ALANDA MÜCADELE

        İçeride de çok ciddi, çok ivedi meselelerimiz var. Kovid-19 salgını ivedi bir milli sorundur ve dolayısı ile millet olarak vereceğimiz kararlı ve doğru mücadele ile bu sorunun da üstesinden geleceğiz. Sağlık Bakanımız, Bilim Kurulumuz olağanüstü bir çaba gösteriyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı gelişmeler ve gidişata bağlı olarak yeni kararlar alınabileceğini söyledi ve bunlardan bazıları da devreye girdi. Okulların açılması ile birlikte çok daha hassas bir mücadele yürütmek durumundayız. Milli Eğitim Bakanımız bu sürecin kontrolde tutulması ve eğitimin mevcut şartlarda en üst düzeyde yapılabilmesi için tam bir seferberlik yürütüyor. Bunun yanında dövizin ortada makul hiçbir sebep yokken, bu kadar dalgalanması ve tırmanması, üzerimizdeki kirli oyunların ne kadar amansız olduğunun da kanıtıdır. Hazine ve Maliye Bakanımızın kararlılığı ve alınan tedbirlerin isabeti ile hem ekonomide yeni ve verimli bir ivme yakalanmış, hem de döviz ve altın fiyatlarının kontrolde tutulması için bir altyapı hazırlanmıştır. Alınan tedbirlere yenilerinin eklenmesi de muhtemeldir.

DESTEK YERİNE KÖSTEK

        Bu yaşadıklarımızın, karşı karşıya kaldığımız sorunların hiçbiri bizden kaynaklanmıyor. Bu sorunların tamamına yakını bizimle meselesi olanların kalleşliklerinin sonucu olarak karşımızdadır. Kovid salgını bunun dışında tutulabilir. Böyle bir durumda milli birliğin sağlanması, topyekûn bir mücadele verilmesi hayati önemdedir. Gelin görün ki, bizde bir zillet güruhu var ki, tam da adına layık biçimde bırakın bu tarihi mücadeleye destek vermeyi, kösteklemek, bozmak, sonuçsuz bırakmak ve çok daha acı olanı, bu ülke ve milletle meselesi olanları cesaretlendirmek, azdırmak ve daha fazla saldırmalarını sağlamak için çırpınıyor.

HER GÜN YENİ BİR GARABET

          Türkiye’nin gündemi ile bu zilletin gündemi hiçbir zaman aynı olmadı. Şimdi de yine akla ziyan açıklamaları, aslı astarı olmayan iddiaları, sadece ve sadece vatan-millet düşmanlarını memnun edecek, terör örgütlerine can suyu olacak icraatlarıyla gündemdeler. Sadece ihanet etmekle kalmıyor, bir de yalan, iftira, çarpıtma, karalama ve her türlü olumsuzlukta başı çekiyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun marifetlerini dün de yazmıştım, ama hızına bir türlü yetişemiyoruz.

          Bu hızın içinde Allah rızası için ülkenin hayrına ve milletin faydasına olacak tek bir cümle, tek bir icraat bulamazsınız. Her gün yeni bir garabet, yeni bir yanıltma, yeni bir karalama ile ortaya çıkıyor. Partisi darmadağın. Her kafadan bir ses çıkıyor. Sözleri ve yaptıkları ile kendi yakın çevresinde bile alay konusu olmuş. Fakat, onun derdi başka. Nerede bir yanlış yapan, nerede bir ihanet eden, nerede bir kötülük üreten varsa, soluğu yanlarında alıyor. Sözcülüğünü yapıyor, sahip çıkıyor, destek veriyor. Kendini haklı çıkarabilmek için de milletin ve hatta bizzat muhatap olduklarının gözünün içine bakarak çarpıtma yapıyor.

DAHA NE DESİN ADAMCAĞIZ!

          Meslek örgütü görünümlü bir şer yuvasını ziyareti sonrasında yaptığı bir açıklama var ki, bilim, siyaset, eğitim ve halk sağlığı alanında çığır açmış, tarihe geçmiştir! Salgınla mücadele için, kahvehanelerde oyun oynanırken, her oyunun başında yeni kâğıt destesi açılmalıymış. Türkiye’nin ikinci büyük partisinin Kovid salgını ile mücadele konusunda hiçbir şey söylemediğini, hiçbir fikir üretmediğini artık kimse söyleyemez! Daha ne desin adamcağız? Böyle parlak bir fikir kimin aklına gelebildi? Sağlık Bakanımız, Maliye Bakanımız, hatta Milli Eğitim Bakanımız bu dâhiyane fikri hemen dikkate almalı ve gereğini yapmalıdırlar! Vaka sayısının düşürülmesi ve salgının kontrol altına alınması için bundan daha net, daha pratik, daha kolay ve daha etkili bir çözüm olabilir mi? Sakın gülmeyin, Kemal Bey’e ayıp oluyor…

         Bir de yancısı İP ve onun başı var ki, emin olun ne söylediklerinde, ne yaptıklarında, ne tespitlerinde, ne önerilerinde Kemal Kılıçdaroğlu’ndan asla geri kalmadığı gibi, zaman zaman onun önüne de geçiyor. Bu konu Yıldıray Çiçek kardeşimin özel ilgi alanı olduğu için ben şimdilik bu kadarla yetiniyorum…