Bu ülkede yaşayıp, günlük gelişmelerden haberdar olan herkes, baroların geneli itibarıyla uzun yıllardır sol zihniyetin tekelinde olduğunu bilir. Bu ülke, sol içinde her türlü melaneti barındırmaktadır ve bu durum barolara da aynen yansımıştır. Ele geçirdikleri barolar üzerinden, ülke ve millet menfaatleri yerine kendi güdük zihniyetlerini dayatma devrinin kapanmasından rahatsız olanlar için yapılabilecek bir şey yoktur.

Avukatlık yasasında değişiklik öngören ve çoklu baro kurulmasına imkân tanıyan kanun teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklifin ayrıntılarına bakınca, öyle kıyametin koparılmasını gerektiren bir durumun olmadığı net olarak anlaşılıyor. Tam tersine, hukukun daha iyi, daha hızlı işlemesini sağlayacak bir yapı kurulduğu gibi, baroların belli bir ideolojik zihniyetin tekelinde kalmasının da önüne geçiliyor. Zaten sorun da tam olarak buradan çıkıyor.

SOL ZİHNİYETİN TEKELİNDE

Bu ülkede yaşayıp, günlük gelişmelerden haberdar olan herkes, baroların geneli itibarıyla uzun yıllardır sol zihniyetin tekelinde olduğunu bilir. Sol zihniyet derken, bunu sadece sosyal demokratlar olarak değerlendirmemek lazım. Ne yazık ki bu ülkede sol, içinde her türlü melaneti barındırmaktadır ve bu durum barolara da aynen yansımıştır.

Ülkenin varlığına, birliğine, geleceğine saldırılara, vatan evlatlarının genç yaşlarında bölücü hainler tarafından şehit edilmesine sessiz kalan bu barolar, sıra hainlere sahip çıkmaya gelince herkesten önce koşar, “demokrasi” maskesi ile terör örgütlerine açık ve net şekilde destek verip arka bahçe olmakta en küçük bir sakınca görmezler. Elbette bunun dışında kalan, ülkesi ve milletiyle barışık barolar vardır. Ama bir oranlama yapılacak olursa geneli itibarıyla baro yönetimleri bu ülke ve milletle sorunludur. Kanunda siyaset yapmaları yasaklanmıştır, ama birçoğu özellikle bölücü siyasetin dibine gömülmüşlerdir.

STATÜKODAN MEMNUNLAR

Kanun teklifi, 5 binden fazla avukatın bulunduğu illerde 2 bin avukatın bir araya gelerek ayrı bir baro kurmasına izin veriyor. 5 binden fazla üyesi olan iller İzmir, Ankara ve İstanbul. Diğer iller zaten kapsam dışında. Dolayısı ile bu 3 büyük il dışındaki yerlerde şu andaki yapıların aynen devam edeceği anlaşılıyor. Zaten asıl sorun da bu 3 büyük ilde.

Ankara, İzmir ve İstanbul Baroları birer dukalık olmuşlardır. Özel kanuna tabi bir mesleki kuruluş olmayı bir kenara bırakmış, mevcut yapının sağladığı imkânlarla istedikleri gibi hareket eder bir hal almışlardır. Bunu söyleyince hemen seçim, demokrasi gibi şeylerle karşımıza çıkıyorlar. Zaten işin sıkıntılı yeri tam da burasıdır. Sol zihniyet buraya çöreklenmiştir ve bu şartlarda bu yapıyı değiştirmek neredeyse imkânsızdır. Böyle olduğu içindir ki, “nasıl olsa değişen bir şey olmayacak” diye düşündükleri için, baro üyesi avukatların büyük bölümü seçimlerde oy vermeye dâhi gitmiyorlar. Statükonun, çöreklenmenin, istediği gibi at oynatıp, mesleki bir kurumu güdük bir zihniyete mahkûm etmenin adı da demokrasi oluyor.

KİMDEN, NEYİ SAKLIYORSUNUZ?

Teklife itiraz edenlerin tamamının ileri sürdükleri bir gerekçe de, ortaya çok farklı siyasi görüşte baronun çıkabileceğidir. Sanki şu anda barolarda durum çok farklı. Mesela, Diyarbakır Barosunun hangi görüşün elinde olduğu bilinmiyor mu? İstanbul Barosunun tarafsız olduğunu, hiçbir siyasi partiye dayanak oluşturmadığını kim söyleyebilir? İzmir Barosunun, Ankara Barosunun yıllardan beri güdük sol zihniyeti, hem de içindeki bütün yıkıcı unsurlarla birlikte savunduğunu bilmeyen mi var?

PKK’nın uzantısı HDP, bırakın bir mesleki örgütlenmeyi, siyasi parti olarak Meclise giriyor? Barolar siyaset yapmaksa zaten yapıyorlar, bölünmekse zaten bölünüyorlar. Bunları duyan da, zanneder ki barolar masum, tarafsız, sadece kendi işleriyle, kendi mesleki sorunlarıyla uğraşıyor, hak ve adalet aramak dışında bir meşguliyeti bulunmuyor. Kimden, neyi saklıyor, kimi kandırmaya uğraşıyorsunuz?

CHP VE YANCILARI FEVERAN EDİYOR

Bütün mesele statükonun kırılmasından, oluşturulan tekelin ortadan kaldırılmasından duyulan rahatsızlıktır. Her zaman olduğu gibi, bu ülkenin faydasına, bu milletin hayrına olacak her şeye, “istemezük” diye karşı çıkıyor, ortalığı birbirine katmaya uğraşıyorlar. Bunlar beyhude çabalardır. Çoklu baroda hiçbir sakınca bulunmadığı gibi, bütün avukatlara kendi diledikleri gibi, kendi iradeleri ile bir tercihi yapma ve orada etkin olma imkânı doğmuştur. Ele geçirdikleri barolar üzerinden, ülke ve millet menfaatleri yerine kendi güdük zihniyetlerini dayatma devrinin kapanmasından rahatsız olanlar için yapılabilecek bir şey yoktur. Zaten kimlerin rahatsız olduğuna, kimlerin sesinin çok çıktığına bakın, anlarsınız. CHP ve yancıları boşuna mı bu kadar feveran ediyor, bu kadar saldırıyorlar. Başka hiçbir ölçü, hiçbir bilgi olmasa bile CHP’ye bakarak, kararınızı netleştirebilirsiniz. CHP ve yancıları bugüne kadar hangi doğru işi yapmış, hangi faydalı icraata imza atmış ki, şimdi yaptığı da buna uygun olsun. Nerede bir yıkım varsa, nerede bir ihanet planlanıyorsa CHP oradadır; nerede bu ülkenin ve milletin hayrına olan bir iş yapılıyorsa CHP bütün unsurları ile karşısındadır. CHP ve yancılarının tavrı ve itirazları, yapılanın doğru ve haklı olduğunun belgesidir.