Türk Milletinin iradesi ve desteği ile kurulan Cumhur İttifakı yerel, bölgesel ve küresel anlamda yaşanan gelişmeleri doğru zamanda, doğru şekilde okuyarak milletimiz ve devletimizi ilelebet yaşatma kararlılığını ortaya koyarken tüm insanlığın da huzur, güven, refah iklimine kavuşabilmesi adına kararlı mücadelesini sürdürmektedir. Cumhur İttifakı ruhuyla gösterilen bu azim Türk dış politikasına da yansımıştır. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle beraber Türk dış politikası küresel seviyede saygın bir konuma erişmiştir.

Bu kapsamda Karabağ savaşı, milli davamız olan Kıbrıs meselesi, Suriye ve Irak politikalarımız, Ege’de milli hak ve menfaatlerimizin korunması hususunda izlenilen politikalar Türkiye’nin bölgesine hakim bir devlet olduğunu tekraren gösterirken, Rusya-Ukrayna savaşının beraberinde getirdiği tüm insanlığı etkileyen problemlerin çözümü noktasında ortaya konulan duruş küresel anlamda her çevreden taktir ve beğeni almıştır.

7 Ekim 2023 tarihinde İsrail ve Hamas arasında başlayan çatışmalar her geçen gün şiddetini artırmaya devam etmektedir. İki taraf arasında vasat bulan gelişmeler bölgesel aktör olmayan tarafların kışkırtıcı tavır ve politikaları sebebiyle geniş çaplı bir savaş yaşanması ihtimali yönündeki söylemlere de zemin oluşturmaktadır. Batı dünyası İsrail’e destek açıklamaları ve ziyaretler düzenleyerek Filistin’de yaşanan zulme ateşe benzinle koşarcasına ortak olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Çatışmaların henüz başında İsrail’e destek amacıyla bölgeye filolar gönderen ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının gerilimi tırmandırmaktan başka bir getirisi de yoktur. ABD Başkanı Biden’ın İsrail’e gerçekleştirdiği ziyaretinde Kongre’den İsrail’e yardım için 14.3 milyar dolarlık bütçe talep edeceğini duyurması ise ABD’nin Filistin’de işlenen insanlık suçlarına ortak olmakta ne denli hevesli olduğunu açıkça ifade etmektedir.

Çatışmaların yaşanmaya başladığı süreçten itibaren meydana gelen hadiseler vicdan sahibi her insanı derinden etkilemiş ve hastane bombalamaya varan eylemler İsrail’in bir devletten ziyade örgüt gibi hareket ettiğini açık bir şekilde göstermiştir. Kadınların, çocukların, sivillerin katledilerek; hastane, okul ve ibadethanelerin bombalanarak bölge güvenliğinin sağlanamayacağı açıktır. İsrail’in bu durumu anlaması ve Batı’nın kışkırtmalarından kurtularak devlet aklıyla hareket etmeye başlaması gerekmektedir.

Ortadoğu’daki gerilimin tırmanmasının hiçbir tarafa faydası olmayacağı gibi ateşin yayılması tüm insanlığı etkileyecektir.

Bölgede Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve tüm toplumların barış ve güven ortamında yaşayabilmesi adına gerekli mekanizmaların ivedi bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Cumhur İttifakı ruhunun ortaya koyduğu irade ile güç ve kabiliyetini geliştiren, insanı temel alan, barışı önceleyen, huzur ve istikrardan yana olan Türk dış politikasının Ortadoğu’daki çözümün anahtarı olduğu tüm çevrelerce kabul edilmelidir. Bu bağlamda Türkiye’nin bölgedeki kanın durması adına göstermiş olduğu gayretlerin desteklenmesi insanlığın huzuru için elzemdir.

Mazlumun ve masumun her zaman yanında olmayı, yardım eli uzatmayı atalardan miras olarak gören Türkiye, bölgede daha fazla trajedinin yaşanmaması, akan kanın bir an önce durması ve kalıcı barışın tesis edilmesi için tüm gayretini ortaya koymaya devam edecektir.