Son derece önemli gelişmelerin yaşandığı bir sürecin içindeyiz. ABD Başkanlık seçimleri çok konuşulsa da, bizim için Azerbaycan’ımızın tarihi zaferi her şeyden önemli, her şeyden heyecan verici ve etkileyiciydi. MHP grup toplantısında Sayın Devlet Bahçeli de haftayı değerlendirirken, bu iki konuya büyük bir yer ayırdı.

BİZİM BAKTIĞIMIZ YER TÜRKİYE’DİR

‘Kimin başkan olup olmadığı öncelikle ABD’lilerin kendi iç meselesidir’ cümlesi, zaten ABD seçimlerinin özü ve özetidir. Biz sayın Bahçeli’nin konuşmasındaki bazı ayrıntıları da paylaşalım: “Bizim baktığımız yer Türkiye’dir, bastığımız yer Başkent Ankara’dır, dünyayı kavrayıp okuduğumuz dil ağzımızdaki ana sütümüz Türkçe’dir. Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.

Türkiye’yi dikkate almadan yapılan tüm hesaplar bozulmaya, buruşturulup atılmaya mahkûmdur. Doğu Akdeniz’den Kafkaslar’a, Ortadoğu’dan Balkanlara, Afrika’dan Avrupa’ya Türkiye her yerdedir, nitekim adaletin yanındadır, insaniyetin safındadır, hakça paylaşımın, haysiyetle yaşamanın tarafındadır. Hakkımızı hiç kimseye yedirmeyeceğiz. Hukukumuzu hiç kimseye çiğnetmeyeceğiz.”

YOZLAŞMA TEHDİT EDİCİ BOYUTTA

ABD seçimlerinin dünyanın her yerinde ilgi görmesi anlaşılabilir bir durumdur. Ancak, bizde her şeyin önüne geçti ve akla ziyan değerlendirmelere tanık olduk. Bu kabul edilemez durum Sayın Bahçeli’nin de gündemindeydi: “Meğer ne çok Biden şarlatanı, ne çok Trump soytarısı varmış da haberimiz olmamış. Hakikaten de ülkemiz ve milletimiz adına hazin ve ibret verici talihsiz tartışma programları uzun bir süre ekranları karartmıştır. Biz izlerken utandık, ama onlar konuşurken utanmadılar. ABD’deki başkanlık değişimini, bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla önemseyen, daha fazla sevinen, gereğinden çok anlam ve sonuç çıkartan sözde aydın ve akmaz kokmaz yorumcuların bu denli kalabalık olması kaygı verici oranda düşündürücüdür. Karşımızdaki yabancılaşma, karşımızdaki yozlaşma, emin olunuz tehdit edici boyutlardadır.”

TEK KELİMEYLE KEPAZELİK

Seçim sonrasında yaşananlar ayrı bir ibret vesikasıdır. Sayın Bahçeli’ye sözü bırakalım: “Bizim tuhafımıza giden bir başka husus ise CHP Genel Başkanı’nın Biden’i kutlamasındaki çabukluğu, hızı, telaşı ve acelesidir. HDP’ye bakınız, o da hemen kutlamıştır. Bir türlü köşesine çekilmeyen, farklı zamanlarda sivri açıklamalarla kendisini hatırlatan bir siyaset eskisi de, Türk dış politikasının ABD’yle uyumlu olmasına vurgu yaparak Biden’i şans olarak gördüğünü söylemiştir. Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır. Tek kelimeyle kepazelik olarak nitelendireceğimiz bu resmin neresinde millet sevdalısı, neresinde vatan ve bayrak aşığı bir yüz vardır?

Bilhassa merak ediyorum, Sayın Kılıçdaroğlu nereye yetişeceksin? Gizlenemez bu memnuniyetin esbab-ı mucibesi nedir? Henüz seçim sonuçları kesinleşmeden, resmi açıklama yapılmadan, başkanlık makamı yeni sahibini bulmadan bir muhalefet partisi liderinin kutlama mesajı neyin nesi, kimin sesidir?

CHP’yi, ABD’nin sevdalısı yapan ilişkiler ağını neye yoralım? Biden’in ağzına sürdüğü bir tutam balın lezzetini almış olmalı ki, Kılıçdaroğlu yeni efendisiyle sosyal medyayla temas kurma gereği hissetmiştir. Yoldaşlarımı sattım, senin yandaşın oldum demiştir. Dünya üzerinde kaç muhalefet partisi başkanı alelacele Biden’i tebrik etmiştir? Kılıçdaroğlu meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, alın beni kullanın mesajı veren kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçidir. Allah için söyler misiniz, şu sözlerim yanlış mıdır? Gazi Mustafa Kemal Atatürk yerinden kalksa bunları gerçekten de İzmir’e, hatta Okyanusun karşı kıyısına kadar vura vura kovalardı. Bugün Türkiye’de devlet krizi değil, muhalefet krizi, siyasi ahlak krizi, son tahlilde CHP krizi vardır, her geçen gün de kökleşmektedir.

TARİHİ RÖVANŞ ALINDI

Sayın Bahçeli’nin Azerbaycan’ın büyük zaferi ile ilgili söyledikleri, Türk milletinin de ortak hissiyatıdır. “Büyük bir bahtiyarlık ve memnuniyetle ifade ediyorum ki, Karabağ’da 30 yıla yakındır devam edegelen düşman tasallutuna tarihi bir darbe indirilmiş, can Azerbaycan kahramanlıkla topraklarını almıştır. Çok şükür Türklük büyük bir zafer elde etmiştir.

Ermeni çeteleri tutundukları vatan topraklarından sökülüp atılmıştır. Katil Paşinyan acıyla kıvranarak yenilgiyi kabullenmiş, elleri titreye titreye uzlaşılan anlaşma metnine imza atmak zorunda kalmıştır. Ermenistan döktüğü kanların bedelini ödemiştir. Tarihi rövanş alınmıştır. Şehitlerin, mağdurların, mazlumların, evlerinden barklarından koparılan masum soydaşlarımızın hesabı terörist devlet Ermenistan’dan sorulmuştur.

Ne mutlu bizlere, ne mutlu Azerbaycan Türklüğüne, ne mutlu büyük Türk milletine. Şimdi gerisini şer güçlerin piyonu Paşinyan ve hunhar şebekesi düşünsün. Artık kendisine sığınacak, kaçacak delik aramaya koyulsun. Fakat su uyusa da Ermenistan uyumayacaktır. Bu itibarla tetikte olmak, rehavete kapılmamak şarttır.”