10 yıl önceydi, Taksim’deki yayalaştırma projesi kapsamında bazı ağaçların başka yere nakledileceği bahanesiyle bir grup gösterici Gezi Parkı’nda nöbet tutmaya başladı.

Nöbetin ertesi günü dönemin BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder Gezi Parkı’nda bitti.

Sırrı Süreyya’nın ardından sahneyi CHP milletvekilleri aldı, göstericilere verilmek istenen destek, iş makinelerini engellemeye çalışmaya dönüşünce ortam gerildi, Taksim’deki yayalaşma projesini gerçekleştirmekle görevli olanlar ile göstericiler arasında arbedeler yaşanmaya başlandı.

***

Sosyal medyadan “Doğaya zarar verdiği için iş makinelerine engel olmak için Gezi Parkı’nda toplanıyoruz” çağrıları yapıldı, bu çağrılar sonrası Gezi Parkı’nda toplananların sayısı arttı.

Ne olduysa bundan sonra oldu, tüm uyarılara rağmen dağılmayan göstericiler barikatlar kurdu.

Göstericiler taş, sopa, molotofkokteyli ve ses bombaları kullanarak polisle çatışmaya başladı.

***

Göstericiler ile polislerin çatışmaya başladığı gün eylemlerin ülke yayılması için çağrılar yapıldı, yerel mahkemenin Taksim’deki yayalaştırma projesinin iptal davasını kabulü ve verdiği yürütmeyi durdurma kararı bile eylemleri sona erdirmek için yeterli olmadı.

“Taleplerimiz gerçekleşene kadar nöbetimize devam edeceğiz” diyen grup talepleri gerçekleşmesine rağmen dağılmadı, eylemciler iş makinesi gasp ederek güvenlik güçlerine saldıracak kadar kontrolden çıktı.

Yüzleri maskeli grupların eylemlere katılmasıyla beraber güvenlik güçlerini hedef alan taşlı, sopalı saldırılar arttı, ağaç için nöbetin direnişe dönüşmesiyle işin rengi belli oldu.

***

Eylemleri başlatan Taksim Dayanışma Platformu’nun gerçekleştirdiği mitingde bebek katili Öcalan’ın posterleri ile PKK’nın sözde bayrakları açıldı, “Her yer Taksim her yer direniş”, “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Öcalan’a özgürlük” sloganları eşliğinde hükümet istifaya davet edildi.

O günden sonra meselenin ağaç olmadığı anlaşıldı, büyük fotoğraf ortaya çıktı.

Bu deşifrede yabancı medyanın da katkısı oldu, Gezi Parkı olaylarını “Türkiye’de bir iç savaş var” şeklinde yansıtan Reuters, BBC gibi yabancı medya kuruluşları ile ABD’de yayın yapan CNN kanalının eylemlerin zirve yaptığı günlerde yaptığı 7 saatlik kesintisiz yayın yalnızca Türk milletinin değil tüm dünyanın oynanan oyunu görmesini sağladı.

***     

Taksim’de başlayarak ülke geneline yayılan Gezi Parkı olayları neticesinde 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılmaz hale geldi.

326 iş yeri ve 201 araç tahrip edildi, 85 otobüs durağıyla beraber 80 belediye otobüsü yakıldı.

697 güvenlik görevlisi yaralanırken polis memuru Mustafa Sarı şehit oldu.

***

Tüm bu vandallıklarıyla ülkemize 1,4 milyar dolarlık maliyete neden olan Geziciler hakkında Meral Akşener geçtiğimiz günlerde düzenlediği grup toplantısında ilginç ifadeler kullandı:

“Türk gençlerinin millî şuuru ayağa kaldırdığı Gezi ruhu” dedi.

Gezi olayları yargılamaları hakkında verilen kararları “Yargı sopasını dilediklerince savurarak, ‘Sakın ola, bir kez daha birleşmeyin’ demeye çalışıyorlar” ifadeleri ile eleştirdi, aslında Meral Akşener Gezi’ye olan hevesini bir kez daha ortaya koydu.

***

Meral Akşener sizce neden envaiçeşit marjinal grubun, terör örgütü PKK ve siyasi uzantısının cirit attığı olayları Türk gençliğine milli şuur abidesi olarak gösterdi? 

Bir zar attı ve 6’lı masadan kalkmasına rağmen millet üzerinden kumar oynama alışkanlığına devam edeceğini gösterdi.

O zaman bizde yazımızı Gezi heveslilerine bir uyarı ile bitirelim: Türk milleti geleceği üzerinde kumar oynayanlara hiçbir şart altında prim vermemiştir, bizden söylemesi…