Türkgün | Gündem | Bir devlet politikası olarak Terörsüz Türkiye

Bir devlet politikası olarak Terörsüz Türkiye

Terörsüz Türkiye hedefi, kararlılıkla uygulanan bir devlet politikasıdır. Buna rağmen medya ve siyaset içindeki bazı odaklar, devlet politikasına karşı neden kuşkuyla yaklaşmayı tercih etmektedir? İçeride ve dışarıda kurulan direnç hatları, milli kararlılığı gölgeleme çabası olarak kayda geçmektedir.

Terörsüz Türkiye hedefi, kararlılıkla uygulanan bir devlet politikasıdır. Buna rağmen medya ve siyaset içindeki bazı odaklar, devlet politikasına karşı neden kuşkuyla yaklaşmayı tercih etmektedir? İçeride ve dışarıda kurulan direnç hatları, milli kararlılığı gölgeleme çabası olarak kayda geçmektedir.

KAYNAK: TÜRKGÜN

Terörsüz Türkiye, Türkiye’nin neredeyse yarım asırdır karşı karşıya bırakıldığı en ağır sorunlarından birinin nihai olarak sonlandırma iradesinin adıdır.
Bu iradenin ortaya konmasında, özellikle 2016 yılından bu yana ivme kazanan askeri ve istihbari mücadelelerin başarılı bir şekilde verilmiş olmasının büyük payı vardır.
 

Devletimizin uzun yıllardır sürdüğü kararlı mücadele, milletin verdiği yetkiyle devleti yöneten siyasi iradenin ülkemize yönelen tehditlere çözümü işaret eden iç cephe çağrıları neticesinde yeniden şekillenmiştir.
 

Özellikle MHP’nin bu çağrılar doğrultusunda harekete geçmesiyle beraber geliştirdiği söylemler, oluşan siyasal birliği devlet aklıyla buluşturmuş, böylece artık terörsüz Türkiye hedefi bir devlet politikası hüviyeti kazanmıştır.
 

Terörsüzlüğe direnç
 

1 Ekim 2024 itibarıyla terörsüz bir Türkiye amacıyla atılan her adım, beraberinde tartışmaları, sorgulamaları ve endişeleri de beraberinde getirmiştir.
Yaşanan gelişmelere insanın tabiatı gereği tepki vermesi olağandır, doğal olmayan ise ortaya konan bir vizyona yaklaşırken gerçekleri gizlemek niyetiyle konuyu istismar etmektir.
 

Terörün son bulmasını arzulamayanlar, bu arzuyu taşıyanların kararlılığını itibarsızlaştırmak için bir direnç hattı oluşturmuşlardır.
Üstelik bu direnç, doğrudan terörle mücadeleye değil, onun tümden sona erdirilme ihtimaline karşı kurulmuş, dolayısıyla terörsüzlüğe karşı geliştirilen reflekslerin sıradan bir muhalefet biçimi değil, çok daha derin bir hesaplaşmanın parçası olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.
 

Siyasi hesaplar
 

Kendi beyanlarıyla ortaya konan çelişkilerden açıkça anlaşılmaktadır ki, terörün sona erme ihtimali bazı siyasileri ciddi biçimde rahatsız etmiştir.
Kiminin bu rahatsızlığı oy kaybı yaşama endişesinden, kimininki ise yabancı dostlarına şirin görünme telaşından kaynaklandığı ortadadır. 
Süreci sabote etmeye çalışırken, hedefe dair her adımı itibarsızlaştırmak için bir söylem birliği kurmaktan geri durulmamış, bu doğrultuda yalnızca Türk milletinin zihnine şüphe tohumları ekmekle meşgul olunmuştur.
 

Terörsüz Türkiye’ye karşı duruş sergileyen ortaklığın içinde yer alan istisnasız her ismin, bugüne dek her şeyi dillendirirken terörü bitirmeye dair somut bir öneri sunmamış oluşu, asıl niyetleri ve siyasi öncelikleri tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.
 

Algı cephesinde medyanın rolü
 

Terörsüz Türkiye hedefinin karşısında duranların yalnız olmadığı, onları destekleyen medya kuruluşlarının varlıklarını kısa sürede devreye girerek hissettirmesiyle anlaşılmıştır.
Kimi zaman köşe yazılarında, kimi zaman ekran tartışmalarında, kimi zaman da manşet kurgularında aynı merkezden çıkmışçasına tekrar edilen cümleler, terörsüz Türkiye’ye karşı oluşturulan siyasi birliğin medyada da bir ittifak oluşturulduğunu göstermiştir.
 

Türk devletinin yıllara dayanan terörle mücadelesi, güvenlik birimlerinin sahadaki başarıları ve bugün gelinen noktadaki Türk milletinin barış içinde yaşama arzusu üretilen bilinçli algılarla gölgede bırakılmak istenmiştir.
 

Peki, içeride bu kadar yoğun bir kampanya yürütülüp terörsüz Türkiye karşıtlığının ortaya konduğu bir zamanda, dışarının da rahatsızlığını dile getirmesi bir tesadüf müdür?
 

Sınır ötesindeki hesaplar
 

Terörsüz Türkiye hedefi içeride bazı çevreleri rahatsız ettiği gibi, dışarıda da benzer bir huzursuzluk yaratmıştır.
 

Bu noktada, “Yıllardır Türkiye’ye terör üzerinden ayar vermeye çalışan ABD ve İsrail, neden ülkemizin attığı adımlara endişeyle yaklaşmaktadır?” ve “PKK’ya açık biçimde destek veren Batılı odaklar, terörün tamamen tasfiye edilme ihtimalinden neden rahatsız?” sorularını sormamak mümkün değildir.
Türkiye kendi içinde birlik olup terör sorununu çözerse, yıllarca içimizden devşirilenlerin piyonluğunda yürütülen çalışmalar sona mı erecektir?
İşte bu yüzden, bazı siyasilerin ve medya mensuplarının eş zamanlı dolaşıma soktuğu ifadelerin üzerinde dikkatlice durarak okumanın faydası vardır.
 

Terörsüz bir gelecek
 

Terörsüz Türkiye, Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliğine sahip çıkma kararlılığıdır.
Bu kararlılık, dün olduğu gibi yarında her türlü saptırmaya, iç ve dış sabotaj girişimlerine aldırmadan yoluna devam edecektir.
Milli birliğimizi sağlamlaştırmak amacını taşıdığı açık olan kararlı adımlar, nihayetinde Türkiye’yi gerçekten terörsüz bir geleceğe taşıyacaktır.
Zira Türk milletin çıkarından başka hiçbir amacı olmayan terörsüz Türkiye’nin başarıyla taçlanmasının kime yarayacağı en açık olan sonuçtur.

…. BİTTİ …..

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...