“Herkesin yaşattığı her şey, bir gün kendi sınavı olacak. Sabredin” derler, “Kimse yaşattığını yaşamadan ölmeyecek. “ derler… Derler de derler…

CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu söylediği bir ses kaydını yayınladı. O ses kaydında Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin bir toplantısında söylediği iddia edilen “Partiden atın gitsin bu adamın ne işi var. Oturduk karar verdik, partiden atılması için yüksek disiplin kuruluna sevk ettik. Kurul ‘Hayır. Biz 1 yıl süreyle partiden ihraç ederiz’ dedi. Bizim etki edecek halimiz yok. Çünkü kurul üyelerini Kurultay seçiyor. Şimdi kalktı başka bir şeyler yapıyor. Arkasında kimlerin olduğunu gayet iyi biliyorum. Niçin bunları yaptığını da gayet iyi biliyorum. Ama bunu dillendirmiyoruz.” sözlerini dinleyince, 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası, onun MHP üzerindeki ele geçirme oyunlarında konum belirlemeye çalışması aklıma geldi.

CHP Genel Başkanlığı koltuğu için yapılan mücadele, CHP’nin iç meselesidir. Bizim Kemal Kılıçdaroğlu’na kiminle çalışacağına dair liste verecek halimiz elbette yok. İstediğini il başkanı yapar, istediğini genel merkez yönetimine alır, istediğini belediye başkanı yapar, istediğini ihraç eder, istediğini görevden alır. Biz CHP’nin ihanet politikalarının Türkiye’ye, toplumun milli ve manevi değerlerine zarar verdiği noktada CHP eleştirimizi yaparız. Bizim şimdi “Tanju Özcan’ı ihraç etme” deme yahut yürüyüşünü destekleme hakkımız var mı? Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi önünde kendine koltuk fırlatan bir belediye başkanını elbette ihraç edecektir. Hangi partide olursa olsun zaten bu tür olayların sonucu ihraçla sonuçlanır. Tanju Özcan’ın, Ekrem İmamoğlu’nun Genel Başkanlığı için yollara düşmesi zaten yola çıkmadan önemini yitirmişti. Atatürkçü, vatansever, ulusalcı Tanju Özcan (!) Ekrem İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanlığı için yürüdü. Fıkra zaten bu kadar…

Bizim derdimiz bu konuda CHP’nin iç meselesi değildir. Bizim asıl konumuz, bizim dinlediğimiz ses kaydından Kemal Kılıçdaroğlu’na vereceğimiz ders, MHP ile alakalı olacaktır.

Biliyorsunuz, MHP’de 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası, FETÖ’nün organize ettiği bir kalkışma meydana gelmişti. Bu oyuna kırk yıllık MHP’liler bile düşmüştü. Onlar ayrı bir dert ama asıl tuhaf olan ne biliyor musunuz? Kemal Kılıçdaroğlu’nun, MHP’de operasyon yapmaya kalkan Meral Akşener’e, Sinan Oğan’a, Ümit Özdağ’a CHP kurumsal kimliği altında sahip çıkması olmuştu. MHP’yi ele geçirmek için Türkiye genelinde gezilere çıkan Meral Akşener’i, gittiği il ve ilçelerde CHP’li yöneticilerin ve belediye başkanlarının karşılaması, bunların yapacağı programlar için CHP’li Belediyelere ait salonların tahsis edilmesi, bunların yapacağı programları cep telefonlarına gönderilen mesaj yoluyla ve asılan billboardlarla CHP’li belediyelerin halka duyurması, hafızamızda yerini koruyan konulardır.

Bu sahiplenmeyi bizzat Kemal Kılıçdaroğlu organize etmişti. Aklınca kendisinin yaptığı CHPMHP-HDP koalisyon teklifine çok sert tepki veren MHP Lideri Devlet Bahçeli’den intikam almayı düşündüğü gibi, MHP üzerinde hesap yapan odaklarla dirsek temasında olması da bu sahiplenme için bir neden olmuştu.

O dönem önce MHP’den ihraç edilmiş Meral Akşener’le, daha sonrada MHP’den ihraç edilmiş Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu’yla iftar yemeğinde buluşmuş ve aklınca “Demokrasisi gelişmiş bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz.” açıklamalarıyla MHP’ye mesaj vermişti. Ama aynı Kemal Kılıçdaroğlu kendi partisinde il başkanlığı, milletvekilliği yapmış, halen CHP’de belediye başkanlığı yapan Tanju Özcan için “Partiden atın gitsin bu adamın ne işi var.” diyebiliyor.

MHP’deki operasyonlar için Meral Akşener’i destekleyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gün gelip Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu ile kendisine karşı kurduğu kumpaslara şahit olduğunu bu noktada hatırlatmakta fayda vardır. Yazımızın başındaki sözler, tam burada anlamını bir kez daha hatırlatıyor değil mi? “Besle kargayı oysun gözünü” sözünü de ekleyelim tam olsun…

Ey Kılıçdaroğlu!

Senin koltuğu bırakman için Bolu’dan Ankara’ya yürüyen Tanju Özcan’ın geçtiği yerlerde, MHP’li il ve ilçe başkanları, belediye başkanları ağırlayıp konuk etseydi nasıl bir duygu yaşardın? Kendine yapılmasını istemeyeceğin davranışları, niçin başkasına yaptığının muhasebesini yapabilecek misin?

Dua et, MHP’nin başında siyasi ilke ve ahlak sahibi Devlet Bahçeli gibi bir lider var. Yoksa MHP’ye yaptıklarının hesabını misliyle öderdin. Onun sana gösterdiği “Sınıf arkadaşım” nezaketinin zerresini, sırf siyasi projelerde üstlendiğin misyon için, sen ona gösteremedin. Değil mi?

Söz konusu kendi partisi olduğunda “Partiden atın gitsin bu adamın ne işi var.” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, söz konusu MHP olduğunda demokrasi mavalları okuması ve finalde MHP’nin her konuda haklı çıkması siyaset tarihinde ders niteliğindedir.

“Dersini almışta ediyor ezber.” diyelim mi ey Kılıçdaroğlu?