Son günlerde bir darbe söylentisi aldı başını gidiyor. Neresinden bakarsanız bakın, hangi tarafından tutarsanız tutun, hep aynı yere geliyoruz. Yurtta Sulh Konseyi, bu işin kilit noktasıdır. Bu söylentilerin bitmesi, bu endişelerin ortadan kalkması için konseyi oluşturanların ortaya çıkarılmasından başka bir yol yoktur.

 Son günlerde bir darbe söylentisi aldı başını gidiyor. Nereden çıktı, hangi gerekçeye dayanıyor, kim söylüyor, bir vehimden mi ibaret, bilmiyoruz. Ancak yaşadığımız bu kadar şeye, ödediğimiz bu kadar bedele rağmen, bu ülkede hâlâ darbeden bahsedilmesi, hâlâ böyle bir tehlikeden endişe duyulması, bu millete de, bu devlete de zulümdür. Bunu anlamamız, dinlememiz, kabul etmemiz, görmezden gelmemiz mümkün değildir. Bırakın darbe yapılmasını, böyle bir ihtimalden söz edilmesini bile tamamen gündemden çıkaracak tedbirleri almamız, uygulamamız ve kendimizden emin olmamız şarttır.

HESAP SORMANIN ÖNEMİ

         Bu ülke 15 Temmuz gibi dünyada eşi emsali görülmemiş bir kalleşlik yaşadı. Ve yine dünyada örneği olmayan bir sağduyu ile, sağlam ve sarsılmaz bir irade ile, eşsiz bir kahramanlıkla bu kalleşliği durdurdu, defetti ve hesap sordu. Bu hesap sorma işi henüz bitmiş değildir. Bağımsız mahkemelerimiz Türk milleti adına bu süreci devam ettiriyor. Yapacak çok şeyin olduğu muhakkaktır. Yurtta Sulh Konseyi bütün ayrıntıları ile ortaya çıkarılmadan, bu defter kapanmayacaktır, kapatanlar da yanlış yapar ve bu vebale ortak olur. Biz yeniden servis edilen darbe söylentilerinin, bu hesap verme korkusuna dayalı olup olmadığını merak ediyoruz. Birileri ya ortaya çıkmaktan, ifşa olmaktan ve hesap vermekten korktuğu için, yeni bir olağanüstülük arıyor, darbe kışkırtıcılığı yapıp, şansını deniyor. Veya böyle bir endişe oluşturarak gündemi değiştirip, işi sulandırmak ve gerçeklerin ortaya çıkmasını engelemeyi planlıyor. Başka bir ihtimal de aklımıza gelmiyor. Eğer iş ciddi ise, böyle bir iddiada bulunanlar, neye dayanarak, hangi duyum, bilgi ve belge ile darbe ihtimalinden bahsettiklerini net olarak ortaya koymalıdırlar ve bunun gereği ivedilikle yapılmalıdır.

DAHA ÖNCE DE KONUŞULDU

         Yurtta Sulh Konseyi’nin ortaya çıkarılmasının ne kadar önemli ve belirleyici olduğu bir defa daha belgelenmektedir. Bu ihanet yapılanması bütün unsurları ile yargının önüne çıkarılmadıkça, bu endişeler hep yaşanacak, bu sorgulama hep yapılacak, bu istismar her zaman servis edilecektir. Unutmayalım ki,  “yeni darbe” söylentileri ilk değildir. Daha önce de bir fısıltı halinde gündeme geldi, sonra ciddi ciddi konuşuldu ve tartışıldı. Her ne hikmetse, bu söylentiler hep kritik dönemlerde, önemli kararların alınacağı ortamlarda ortaya çıkıyor. 2018 genel seçimleri öncesinde yaşananları, konuşulanları hatırlayın. FETÖ’nün kripto unsurlarının yeni bir teşebbüste bulunacağı iddia ediliyordu. Sayın Devlet Bahçeli, bu iddialara çok net ve açık bir cevap vermiş ve aynen şunları söylemişti:  

VARLIĞIMIZA GÖZ KOYANIN GÖZÜNÜ OYARIZ

        FETÖ ise 15 Temmuz 2016'da darbe ve işgale teşebbüs etmiştir. PKK ile FETÖ arasında hiçbir fark yoktur. Bu hain terör örgütleri bir madalyonun ön ve arka yüzleri gibidir. Türk ve İslam düşmanları etnik hassasiyet ve dini inançları istismar ederek istila ve ihanet çeteleri kurmuşlardır. Peşinden de Anadolu'ya sürmüşler, Türk milletinin üstüne salmışlardır. Bir olmazsak, dayanışma içinde mücadele etmezsek zulmün elebaşları, cinayet çeteleri durmayacak, vazgeçmeyecektir. İşte son günlerde FETÖ'nün bir kez daha darbeye teşebbüs edeceği konuşulmaktadır. PKK zaten kan dökmeye, can almaya devam etmektedir. İzmir'den açık açık söylüyorum, iğrenç niyet sahiplerini uyarıyorum; eğer Türkiye yeni bir işgal girişimine maruz kalırsa, böylesi bir felaket bir kez daha yaşanırsa, bu defa hiçbir suçlu ve hain sağ kalamayacaktır. Varlığımıza göz koyanların gözünü oyarız. Bağımsızlığımıza leke sürmeye kalkışanları değil İzmir'de denize dökmek, alayını cehennemin dibine kadar kovalar, yediklerini içtiklerini burunlarından fitil fitil getiririz.

BUGÜN DE GEÇERLİ

         Bugün İdlib meselesi hayati bir önem arz etmektedir ve bütün imkânlarımızla buraya yoğunlaşmış durumdayız. Böyle bir süreçte yine darbe söylentileri gündeme gelmiştir. Sayın Bahçeli’nin değerlendirmeleri bugün için de geçerlidir. Bu milletin artık hiçbir yanlışa, hiçbir alçaklığa, hiçbir ihanete tahammülü kalmamıştır. Biz Türk milletinin gerektiğinde yine canını siper edip, kalleşlere, işgal girişimlerine, hainlere haddini bildireceğinden eminiz. Burada sorun yok. Sorun, Türkiye’nin bir daha böyle bir ihtimali konuşuyor olmasındadır ki, bunun kökünden çözülmesi için FETÖ ihanetinin bütün yönleriyle ortaya çıkarılması ve hesabının sorulması şarttır. Neresinden bakarsanız bakın, hangi tarafından tutarsanız tutun, hep aynı yere geliyoruz. Yurtta Sulh Konseyi, bu işin kilit noktasıdır. Bu kilidin açılmasından, konseyi oluşturanların ortaya çıkarılmasından başka bir yol yoktur. CHP ve yancılarının FETÖ’nün bütün unsurlarını ortaya çıkaracak bu açık ve kesin talebi sulandırma gayretlerini iyi niyetle izah etmek mümkün değildir. Bu konuda eğer bir samimiyetleri olsa, işi komisyonlara havale etmeye uğraşmak yerine, asıl çözüm merciine, yani yargıya götürmek için çaba sarf ederler. Bu Yurtta Sulh Konseyi’ne mutlaka sıra gelecektir. En azından bizim dileğimiz, beklentimiz ve isteğimiz bu yöndedir.