Genç ve dinamik bir kadroyla sahaya çıktı Galatasaray. Tek santrfor, iki çabuk kanat, arkalarında üçlü genç orta saha… Kaleci Muslera ve iki kanat bekin dışındaki tüm futbolcular, 25 yaş ve altındaydı. Gençler ellerine aldıkları her topu, çabuk ve derinliğine oynadı. Paslar, “Ah bir geçse!” heyecanı yaratan kıvamındaydı. Denemekten vaz geçmediler. Hedef, toplu ya da topsuz rakip savunmanın arkasına geçip, oradan etkili olmaktı. Bir iki şut denemesinde de başarısız kalan Sarı Kırmızılılar, baskın oyunlarının karşılığını ancak, uzatmanın son anlarında Morutan’ın nefis şutuyla aldı.

Lig deneyimi fazla futbolculara sahip konuk Gaziantep FK, olabildiğince dikkatliydi. İlk toplara basmaya çalıştı. Ani ataklarla da yoklama çekti. Ancak, onların da o gole yapabileceği bir şey yoktu.

Fatih Terim ikinci yarının başında bir dokunuşla oyunun akışını değiştirdi. Rakibin öne çıkacağını hesaplayarak, iki hızlı kanattan Barış’ı çıkartıp, yerine onlara top atacak Feghouli’yi aldı. Bu geriye yaslanma hesaplı adımla, Galatasaray’ın gençleri dizginlenmiş bir şekilde, bekleyen, boş alan kovalayan savunma takımına evrildi. Rakibin şut sayısı arttı. Ev sahibi, yana, geriye, yavaş oynayıp maçı soğuturken, Cezayirlinin uzun topu Kerem ile gole dönüşünce Terim’in taktiği tuttu. Ve hangi Galatasaray daha iyiydi sorusu ile maç bitti.