Oynatmadığı Adil Rami’yi apar topar gönderen Ersun Yanal, stoperde eleştirilen Jailson, Hasan Ali Kaldırım gelince sağda eskisi gibi Nabil Dirar-Maurico İsla ikilisiyle maça başladı.

Orta sahanın eksiğini Tolgay-Tolga-Ozan ile gideren Yanal, ezeli rakibini taraftarının da itmesiyle baskı altına almayı planlamıştı.

6 maçlık seriye sahip takımda önemli taktik ve isim değişikliği yapan Fatih Terim, başarı döneminin gol yükünü çeken Adem Büyük ve Emre Akbaba’yı kenara aldı. Kızıp kızıp vazgeçemediği Younes Belhanda’yı Mario Lemina’nın yerine iten Terim, Henry Onyekuru, Radamel Falcao ikilisini kontratak ve korku hedefiyle sahaya sürdü.

Terim’in planın sahaya yansımasında Henry Onyekuru öyle bir gol kaçırdı ki…

Her maçın başında ona yakın pozisyon ürettiği dakikalarda ilk kez rakip ceza alanına girebilen Fenerbahçe, hem hakem hem VAR kararı ile ‘çok tartışılacak’ bir penaltı ile öne geçti.

Galatasaray, geriye düşünce yüklendi.

Ev sahibinin sert, faullü oyunu birçok duran top şansı yarattı. Bunlardan biri de eşitlik sayısına dönüştü. Hangi teknik direktörün daha çok korktuğunun yanıtının arandığı ikinci yarıda “Prens” Belhanda, Altay’ın ikramını geri çevirdi. Maçı kartlarını kullanarak elinde tutan Halil Umut Meler, ilkinin benzeri olduğu için tartışılacak bir penaltıyı gösterdi.

Falcao’nun golü Galatasaray’ı öne geçirdi.

Sonrası gerilim, tartışma, çıkan oyuncuya kırmızı kart falan falan derken, Onyekuru…

Ve tarih sıfırlandı…