Her CHP’li yazar ve yorumcu gibi Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz’ın da kaybedilen seçimlerden sonra psikolojisi iyi değil. Seçimi kaybetmenin sorumlusu olarak sürekli CHP ve ittifak ortaklarından birilerine sarıyor. Ama hedefindeki kişilerden en ağır payı, Kemal Kılıçdaroğlu alıyor.

Geçtiğimiz günlerde bu halini, "Ben Kılıçdaroğlu'nun bu saatten sonra ancak CHP'de seçim kazanabileceğini düşünüyorum. Ancak CHP'de kurultay kazanabilir. O da kurultay koşullarını buna uygun düzenledikleri için. Başka gireceği hiçbir seçimi kazanmasını mümkün görmüyorum. Buna belki kendi mahallesinin muhtarlığı bile dahil. " sözleriyle yansıttı. Kemal Kılıçdaroğlu’nu adeta bir kez daha gömdü. İsmail Saymaz ve onun benzerleri, seçimlerden önce CHP ve ittifak ortaklarının kazanacağına aşırı inanmanın travmatik halini yaşıyor şimdi. Fatih Altaylı, Fatih Portakal da aynı psikolojide.

İsmail Saymaz’ın, Kemal Kılıçdaroğlu’na kalemiyle ve diliyle aşırı saldırmasını gördükçe sosyal medyada gördüğüm bir video aklıma geliyor. Bir karı-koca yolda el ele yürürken, kadının ayağı yolda taşa takılıyor ve düşecek gibi oluyor. Kalabalık içinde düşüp rezil olacağı psikolojisini yaşadığı için, dönüp hiç suçu olmayan eşine çanta ile vuruyor.

Tek suçlu Kemal Kılıçdaroğlu gibi hepsi “Vurun Kemal’e” motivasyonunda çalışıyorlar. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu kadar hepsi suçlu. HD(P)KK’nın azgınlıklarına susarak, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın çapsızlıklarını görmezden gelerek, milli meselelerdeki ihanetlere gözlerini kapatarak seçim hezimetini hazırlayanlar bizzat kendileri olmuştu. HDP’nin oylarını çıkartıp kenara koy, hepsinin bir hiç olduğunu bir türlü idrak edemiyorlar. Ya da pardon! Hepsi bunun farkında olduğundan HD(P)KK’ya toz kondurmadılar.

Neyse onlar kendi içinde kavgasını sürdürsün, biz asıl konumuza gelelim. Konunun aktörü, yazımızın başında ismiyle giriş yaptığımız İsmail Saymaz…

İsmail Saymaz, Meral Akşener hakkında “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, İP Genel Başkanı Meral Akşener hakkında "Fethullahçı Terör Örgütü'ne üyelik" iddiasıyla yürütülen soruşturmada "kovuşturmaya yer olmadığına" karar vermesiyle soyadı gibi gerçekleri, mantıkları “Saymaz” bir yazı kaleme aldı.

İsmail Saymaz, yazısının bir bölümünde demiş ki:

“Akşener soruşturması, siyasi amaçla açıldı ve yedi yıl boyunca açık tutuldu. Soruşturma başlatıldığında Akşener, MHP'de genel başkan adayıydı. Eğer 15 Temmuz olmasa MHP kongreye gidecek, büyük bir ihtimalle Akşener seçilecekti. AK Parti, sürece müdahale etti. Erdoğan, MHP'yi Bahçeli'ye; Bahçeli de başkanlığı Erdoğan'a verdi. Açık şekilde yürütülen bu soruşturmada, 23 Haziran 2018'deki genel seçime bir hafta kala gizlilik kararı alındı”

***

ismail2

Böyle bir mantığın üreticisi İsmail Saymaz’a soralım o halde. Meral Akşener şimdi Cumhur ittifakına mı geçti yahut bir söz verdi de dosyası hakkında "kovuşturmaya yer olmadığına" dair mi karar verildi?

İsmail Saymaz, “AK Parti, sürece müdahale etti.” diyor ama Ankara 12'inci Sulh Hukuk Mahkemesi MHP’ye “Kayyum” atarken, Yargıtay bu kararı onarken, bu sürecin yöneteni kimdi?

MHP'nin olağanüstü kongre sürecinde “Kurultay yapılsın” kararı alan eski Ankara 2. İcra Mahkemesi Hâkimi Burhan YazFetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden yargılandığı davada, 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkûm edilmesi bu sürecin neresinde kalıyor acaba?

Gözaltına alındığındaki ifadesinde cemaatle üniversite yıllarında tanıştığını, bu tanışıklığının Adalet Müfettişliği yaptığı yıllarda devam ettiğini söyleyen Burhan Yaz’ın, aynı zamanda Şemdinli iddianamesiyle Türk Ordusu’na kumpas kuran ve FETÖ/PDY davasında 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Ferhat Sarıkaya’nın ifadesinde, kendisinin yurtdışına gitmesi konusunda 15-20 bin TL para getirdiğini söyleyerek, "Parayı bankadaki hesabıma yatırdı. Ben Güney Afrika'ya gittikten sonra Burhan Yaz eşiyle birlikte yanıma geldi. Güney Afrika'dan Eylül 2007'de Türkiye'ye döndüm. Burhan Yaz beni havaalanından alarak Ankara'ya getirdi ve Mehmet Saltan'a teslim etti" dediği kişidir.

Senin mantığından yola çıkarsak, FETÖ Meral Akşener’e, Meral Akşener FETÖ’ye ne vermişti sence İsmail Saymaz?

Tüm FETÖ’cülerin seferber olup Meral Akşener için çalışmasının bir duygusal sebebi ve bir fikir birliği olmalı değil mi? Bu seferberlik o kadar dikkat çekiyordu ki aynı zamanda o dönem MHP Genel Başkan Adayı olan Koray Aydın bile "Bütün illerde cemaat mensuplarının onun mitinglerine organizasyon yapması, Meral Hanım'ın üzerinde yoğunlaştığını gösteriyor. Destek olduğu kesindir" açıklamasını yapmak durumunda kalmıştı.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası alınan her siyasi karar, yapılan birliktelik bir şeyler alıp-verme ile izah edilecekse, Meral Akşener’in CHP-HDP ittifakı içinde yer almasının adını da İsmail Saymaz’ın koyması gerekmiyor mu? FETÖ, 15 Temmuz sonrası yapılan referandum, genel ve yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi her seçimde Meral Akşener nerde ise orayı desteklemedi mi? Başka sorum yok!

15 Temmuz darbe girişimi günü Marmaris’te suikasten dönmüş Cumhurbaşkanı Erdoğan ile, 15 Temmuz darbe girişiminden saatler önce Yurtta Sulh konseyinde ismi yer alan Ömer Kulaç ismindeki darbeci-hain komutanın "-Şunu da yazın, olmazsa bana hesap sorarsınız; 2 ay sonra Devlet Bahçeli MHP ile ilişiğini kesecek." twitine muhatap olan MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türkiye için birlikte hareket etmeyecekti de ne yapacaklardı?

İsmail Saymaz, Sinan Oğan’ın 2. turda safını seçmesine kızarak seçimlerden sonra bir televizyon programında onunla ilgili bir soruya şu şekilde cevap vermişti:

“Sinan Oğan’ın MHP’nin lideri olması mümkün değildir. Çünkü MHP’nin çok lideri olmadı. MHP’nin iki tane lideri oldu. Bir tanesi zaten kurucu lider, diğeri de Devlet Bahçeli. Üçüncü bir lideri yoktur. MHP kendi iç evreni var. O iç evren Ülkü Ocaklarıyla iç içe geçer. Bir de paralel başka kuruluşlar vardır. Bir kişinin MHP’de kariyer yapabilmesinin önkoşulu Ülkü Ocakları’nda yetişmesidir. Dışarıdan katılımlar MHP’de yer alabilir, MHP’li olur. Sinan Oğan Ülkücüden ziyade milliyetçi gibi geliyor bana. Bir Ülkücü çekirdek var. O Ülkü Ocağında yetişiyor. Siz MHP’li olabilirsiniz. MHP’li olmak Ülkücü olmak anlamına da gelmiyor. Benim duyduğum kadarıyla Sinan Oğan, yani Ülkücülerden duyduğum kadarıyla. Sinan Oğan’a sormadım. Ama etkili isimlerden Yıldıray Çiçek Ülkücü camianın önemli yazarlarından biri. Ona baktığımda Sinan Oğan devrimcilikten milliyetçiliğe geçmiştir diyor. Şimdi bu durumda o MHP’de milletvekili olur, yönetici olur, lider olamaz. Ben Ülkü Ocağında yetişmişim, ben olurum o olamaz. Benim öyle bir CV var. Ben bile bir aşamada olurum, o asla olamaz”

***

Sinan Oğan’la ilgili bu değerlendirmeyi yapabiliyorsun ama DYP’de siyasete başlamış, MHP ve Ülkü Ocakları’yla hiçbir ilişkisi olmamış ve hatta AK Parti’nin kuruluş aşamasında “Ülkücü değilim, demokratım” açıklaması yapmış Meral Akşener’i, ne de kolay MHP Genel Başkanı yapıyorsun öyle…

Sitemlerimden dolayı “Küskün Bozkurt” dediğin Yıldıray Çiçek’ten sana bir tavsiye İsmail Saymaz, Ozanların üstadı Aşık Sefai’den “Ayşem” şiirini bir dinle istersen…

Şiirinin bir yerinde;

“Ne Sezar ne Hitler ne pos bıyıklı Stalin
Ne de fare suratlı Mao çözemez senin derdini
Senin derdini batılılık delisi sömürge aydınları
Robert koleji mezunu özgürlük budalaları
Ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış
Deve kuşları da çözemez senin derdini”
diyor. Şiirin sonunda “Bu parmakları çelikten yürekleri estergon demirinden
Yüzbinlerce milyonlarca Müslüman-Türk ülkücüsünün
Sana durdurulmaz emridir
Kendine dön Ayşem”
çağrısında bulunuyordu.

Biz de bu şiiri sana uyarlarsak “Kendine dön İsmail Saymaz kendine dön” diyoruz. Post bıyıklı Stalin’in, fare suratlı Mao’nun yolu sana çözüm olamaz.