Terörsüz Türkiye: Milletin Özlemi, Devletin Kararlılığı

YAYINLAMA:
Terörsüz Türkiye: Milletin Özlemi, Devletin Kararlılığı

Yaşadığımız topraklar, bin yıldır Türk milletinin yurdu; uğruna kan dökülmüş, bedel ödenmiş kutsal bir vatandır. Her karışı şehit kanıyla sulanmış bu aziz vatanı bölmeye, parçalamaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışanlar dün vardı, bugün var, yarın da olacaktır. Ama şu gerçek unutulmamalıdır: Bu milletin mayası sağlamdır. Ne terör örgütleri ne de onların ardındaki karanlık akıllar, bu milletin birliğini bozmaya muvaffak olamayacaktır.

Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye pek çok zorlukla mücadele etti. Bu zorlukların belki de en yıkıcısı terördür. Terör sadece bir güvenlik sorunu değildir; milletin huzuruna, toplumsal birliğe ve devletin bekasına yönelmiş çok boyutlu bir tehdittir. Yıllarca süren terör saldırıları sonucunda binlerce şehit verdik, nice ocaklar söndü, milletin vicdanında derin yaralar açıldı.

Bugün geldiğimiz noktada artık yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Türkiye, terör örgütlerinden tamamen arındırılmış, güvenli, istikrarlı ve barış içinde yaşayan bir topluma doğru ilerliyor. “Terörsüz Türkiye” hedefi, yalnızca bir güvenlik planı değil; milletin ortak duası, devletin kararlı stratejisi ve tarihi bir zorunluktur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte hızlanan karar alma mekanizmaları, güçlü siyasi irade ve koordineli güvenlik politikaları sayesinde Türkiye, tarihinin en etkili terörle mücadelesini yürütmektedir. Sınır ötesi operasyonlarla terör örgütlerinin barınma alanları daraltılmış, içerde ise eş zamanlı operasyonlarla kamu güvenliği pekiştirilmiştir. Artık savunmada kalan değil, inisiyatif alan bir Türkiye vardır.

Bu mücadelede yalnızca güvenlik güçlerine değil, tüm millete büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü “Terörsüz Türkiye” hedefi, 86 milyonun ortak davasıdır. Devletin kararlılığına, milletin inancı eşlik ettiğinde bu hedefin hayal olmaktan çıkıp bir gerçeğe dönüşmesi kaçınılmazdır.

Elbette, demokrasilerde muhalefetin eleştirileri değerlidir. Ancak konu milli güvenlik olduğunda, muhalefetin sorumluluğu da bir o kadar artmaktadır. Bu noktada, yapılan eleştirilerin yapıcı olması ve devletin terörle mücadelesini zayıflatmaması, milletin ortak beklentisidir. Çünkü terörle mücadele, partiler üstü bir meselesidir. Bu mücadele, siyasi rekabetin bir parçası haline getirilmemeli, aksine ortak bir duruş sergilenerek milli bir mutabakatla yürütülmelidir. Zira güvenlik söz konusu olduğunda, milletin canı, huzuru ve geleceği tehlikededir. Bu durumda siyasi çıkarlar değil, ülke menfaatleri öncelikli olmalıdır.

Ne yazık ki muhalefetin zaman zaman bu mücadeleyi koşullandırdığı, hatta meselenin özünden uzaklaşıp meseleyi siyasi zemine çektiği görülmektedir. Oysa terörle mücadelede safların net olması gerekir. Muhalefetin bu mücadelenin dışında kalması ya da desteğini çeşitli şartlara bağlaması, toplum nezdinde karşılık bulmayacaktır. Hatta bu tutum, seçmen tarafından iyi niyetli bir muhalefet anlayışından çok, devletin kararlılığını gölgelemeye çalışan bir tavır olarak algılanmaktadır.

Netice itibarıyla, bu yaklaşımla muhalefet, adeta havanda su dövmektedir. Ne kamuoyunu ikna edebilmekte ne de güvenlik politikalarına alternatif bir öneri sunabilmektedir. Oysa millet, bu tür hayati konularda ortak ses, ortak tavır ve güçlü bir birliktelik görmek istemektedir. Unutulmamalıdır ki milli güvenlik meselesinde gösterilecek sorumluluk, aynı zamanda bir siyasi olgunluk göstergesidir. Ve toplum, bu olgunluğu sergileyen siyasetçileri daima takdir edecektir.

Terörsüz bir Türkiye demek, anaların gözyaşının dindiği, babaların yüreğine gözyaşı akıtmak zorunda kalmadığı, gençlerin şehit edilmediği, huzurun kalıcı olduğu bir Türkiye demektir. Bu yalnızca güvenliğin sağlanmasıyla sınırlı bir hedef değildir. Aynı zamanda ekonomik kalkınmanın, yatırımların, kırsalda ve şehirde toplumsal refahın önünü açacak bir zemindir. Terörsüz bir ortamda eğitim gelişir, cehalet ortadan kalkar, üretim artar, insanlar geleceğe güvenle bakar.

Bu hedef aynı zamanda Türkiye’nin üniter yapısını koruma iradesidir. “Terörsüz Türkiye” demek; bölünmeye, ayrılıkçılığa ve dış müdahalelere karşı güçlü bir duruş demektir. Yalnızca iç politikada değil, dış politikada da Türkiye’nin elini güçlendirecek, ülkemizi vekalet savaşlarının hedefi olmaktan çıkararak daha bağımsız adımlar atmasını sağlayacaktır.

İşte tam da bu yüzden, “Terörsüz Türkiye”, Türk ve Türkiye Yüzyılı özülküsünün (vizyonunun) doğal bir devamıdır.

Cumhur İttifakının ortaya koyduğuTürkiye Yüzyılı” özülküsü; ekonomik, siyasi, teknolojik ve kültürel olarak güçlü, bağımsız ve etkili bir Türkiye’yi hedefliyor. Ancak bu hedefe giden yolda iç ve sınır güvenliği, toplumsal barış ve milli birlik temel bir şarttır. Terörle mücadelede başarı sağlanmadan bu büyük özülkünün hayata geçirilmesi mümkün değildir.

Evet, terörsüz bir Türkiye mümkündür. Bu sadece bir devlet politikası değil, milletin yıllardır taşıdığı derin bir özlemdir. Bugün bu özlem, artık stratejik bir özülküye dönüşmüş; devletin aklı ve milletin yüreğiyle bütünleşmiştir.

Terörsüz Türkiye mücadelesi, sadece bugünü değil, geleceğimizi de şekillendirecek bir mücadeledir.

Terörsüz Türkiye, geleceğin güçlü Türkiye’sinin temelidir. 

Birlik olursak başarırız. Ve başaracağız.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...