Milliyetçi Hareketin Hukukçu Çınarı: Feti Yıldız

YAYINLAMA:
Milliyetçi Hareketin Hukukçu Çınarı: Feti Yıldız

Türkiye’nin siyaset sahnesinde, koltuk için değil, dava için var olan bir isim var: Adaletin ve hukukun savunucusu, vicdanlı siyasetin gür sesi Feti Yıldız. Onu yalnızca bir hukukçu, milletvekili veya MHP Genel Başkan Yardımcısı olarak tanımlamak eksik olur. Çünkü o, gençliğinden bu yana, ülkücü hareketin en çetin dönemlerinde her zorluğu göğüsleyerek bugünlere gelmiş bir dava adamıdır.

1953 yılında Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesinde doğan Feti Yıldız, üniversite yıllarından itibaren Ülkü Ocakları’nın çatısı altında yetişti. 1980 öncesinde Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanlığı görevini üstlenerek, ülkücü gençliğin en ağır yükünü omuzladı. O yıllarda kazandığı sarsılmaz ülkücü disiplin ve mücadele ruhunu, bugün siyasetin en yüksek zirvelerine taşımaktadır.

Feti Yıldız’ın ülkücülüğü, gür sesli nutuklardan öte, sabırlı ve kararlı bir duruş olarak öne çıkıyor. Onun ülkücülük anlayışı; devlete bağlılık, millete sadakat, hukukun üstünlüğü ve adaleti imandan ayrı görmeyen bir vicdan üzerine kuruludur.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde hukuk eğitiminin ardından avukatlık mesleğini yapan Feti Yıldız, adaleti her zaman bir iman meselesi olarak gördü. “Adaletsizlik ve iman aynı sinede bulunmaz” sözleri, O’nun inanç ile dürüst yaşam arasındaki bağa dikkat çeken dava anlayışının özetidir. 

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Devlet Bahçeli Beyefendinin Başdanışmanı olarak görev yaptı. 2018 tarihi itibarıyla MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. 27. ve 28. dönem İstanbul milletvekilidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Komisyonu Üyesi'dir. Ayrıca TBMM’de oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda MHP’yi temsil eden üyelerin başında yer almaktadır.

Bugün TBMM kürsüsünde, parti çalışmalarında ya da hukuk mücadelesinde konuşurken sık sık adaletin imanla bağını vurgulaması, aslında 1980 öncesi ülkücü gençlik ruhunun bugüne taşınmış hâlidir. Hukukçu kimliğiyle siyaset sahnesine adım attığında da aynı çizgiden sapmadı.

Feti Yıldız’ın siyaset sahnesinde yükselen bu duruşu, hukuk ve milli hassasiyetlerin bir arada yürütülmesine hitap ediyor. Siyasetin bazen gölgede kalan “siyasi etik” yönünü görünür kılıyor. Neticede, hukuk ve vicdan yollarının kesiştiği yer, onun siyasi söyleminin özüdür.

Bugün birçok siyasetçi günübirlik tartışmaların peşinde koşarken, Fethi Yıldız’ın duruşu farklıdır. Çünkü o, gençlik yıllarında gayri milli unsurlara karşı canı pahasına mücadele eden bir ülkücüydü; bugün de aynı ülküyü, hukukun diliyle savunan bir siyasetçidir. Onun siyaset dili, polemik değil; ülkücü sabır, hukukçu kararlılıktır.

Feti Yıldız, her konuşmasında şu mesajı veriyor: “Devlet yaşarsa millet yaşar, millet yaşarsa hukuk ayakta kalır.” Bugün TBMM kürsüsünde dile getirdiği sözler, dün sokakta haykırdığı ülkünün devamıdır.

Onu farklı kılan, siyaseti bir makam aracı ya da zenginlik kapısı değil, davanın hizmet kapısı görmesidir. Feti Yıldız’ın siyasetteki en belirgin vasfı, dün hangi ülküye inanmışsa bugün de aynı ülkü uğruna mücadele ediyor olmasıdır. Ne makam, ne mevki, ne de haksız kazanç; onun gönül terazisinde yalnızca vatan, millet ve adalet vardır.

Siyasetin çetin yollarında dostluk, güven ve sadakat en az fikirler kadar önemlidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nde bu değerlerin ete kemiğe bürünmüş hali olarak karşımıza çıkan isimlerden biridir, Feti Yıldız’dır.

Feti Yıldız’ın en belirgin vasıflarından biri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye duyduğu derin bağlılıktır. Ona göre Devlet Bahçeli yalnızca bir siyasi lider değil, aynı zamanda ülkücü-milliyetçi ideolojinin mihenk taşıdır. “Bilge Lider” tanımı, Yıldız’ın gözünde sıradan bir sıfat değil; Türk milliyetçiliğinin zor zamanlarda ayakta kalmasını sağlayan bir pusuladır.

Bugün Feti Yıldız, MHP’de üstlendiği görevlerle, aldığı her kararda bu sadakati ve bağlılığı yansıtır. Bilge Lider Devlet Bahçeli’nin yanında yürüdüğü yol, yalnızca siyasi bir ortaklık değil, dava arkadaşlığının, ülküdaşlığın da simgesidir.

Netice itibarıyla, Feti Yıldız’ın Devlet Bahçeli ile kurduğu bağ, parti içindeki hiyerarşinin ötesinde; ülkücü terbiyenin, vefa duygusunun ve inançlı bir yol arkadaşlığının tezahürüdür. Siyasette çıkarların değil, sadakatin belirleyici olabileceğini gösteren örneklerden biridir.

Feti Yıldız’a göre “Milliyetçi Hareket, yalnızca bir siyasi teşekkül değil; hakka ve hukuka saygılı, merhametli, yüksek ahlak sahibi, derviş gönüllü insanların buluşma yeridir”. Bu çatı altında herkes aynı ruha, aynı davaya gönül verir.

“Ülkücü için ülkücü, öz kardeşten farksızdır.” Çünkü onları bir araya getiren bağ, inanç ve ülkü birliğidir. Bu iklime dâhil olanlar için Türk milletinin menfaatleri tartışma konusu yapılmaz, nefisler öne çıkarılmaz.

Faniliğin farkında olan ülkücüler, kalıcı olanın yalnızca dava olduğuna inanırlar. Yaşadıkları gibi inanır, inandıkları gibi yaşarlar. Milliyetçi Hareket Partisi’nin taşıdığı bu ruh, siyasetin dar kalıplarını aşarak bir ahlak ve edep anlayışına dönüşür.

İşte bu sebeple, ülkücü-milliyetçi iklim; hem bir okul hem de bir mekteptir. İçinde bulunan herkes, orada kardeşliği, adaleti, sadakati ve vefayı yeniden öğrenir.

Feti Yıldız’ın hayat hikâyesi, ülkücü bir gencin nasıl bir devlet adamına dönüşebileceğinin en açık örneğidir. Onun için “koltuk değil, ülkü”; “makam değil, adalet”; “maddi zenginlik değil, dava”  esastır.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...