Ülkemiz genelinde “Köylü” ile “Çiftçi” yıllardır, birbirine karıştırılan kavramlardır. Bu iki kavram halen birbirinden ayrılmış değildir. Bazı toplumlarda çiftçi ile köylü aynı kabul edilmektedir. Kimimiz köyde, kimimiz kentte doğmuştur. Köyün havasını, toprağın kokusunu alanların bir kısmı doğduğu yerde bir kısmı da ya okuyarak ya da çalışarak kentlerde yaşamlarını sürdürürler. Köyde yaşamını sürdüren, o günkü var olan günlük işlerde çalışır ve hayatını sürdürür. Kira vermez, sabit giderleri çok azdır ve aldığı şeyler kente göre daha ucuzdur. Köylü, sınırlı kaynaklarla köyde yaşayan insandır.

Kentte yaşayan insan köyüne hep bir özlem duyar. Yaşlandıkça köye yerleşme planları yapar, emekli olunca da ilk fırsatta köyüne yerleşir. Üretici olarak ticari bir faaliyette bulunmaz, kendi ihtiyaçlarını karşılar, vakit geçirir ve toprağa duyulan özlemini giderir. Sosyalliği çocukluk arkadaşlarıyla çay içmek ve sohbet etmektir. Bu insanlar köylü gibi düşünür, şehirli gibi yaşamaya çalışırlar. Sorulduğunda da köylüyüm derler. Çiftçi ise alın terini, emeğini yöneterek veya her ikisini birlikte kullanarak tarımsal faaliyet sonucu kendi malını üreten kişi ve ailelerdir. Ailelerin büyük bir kısmı köylerde yaşar. Ülkemizde çiftçi kayıt sistemine (ÇKS) kayıtlı 2 milyon 132 bin çiftçi ailesi bulunmaktadır. En az 800 bin kadar kayıtlı olmayan çiftçi ailesi olduğu da düşünülmektedir. Ayrıca çiftçilik yapan ve kentlerde yaşayan meslek sahipleri de bulunmaktadır.

Köylü eşittir çiftçi kavramı toplumda olduğu gibi uygulanan tarım politikalarında, tarımsal verilerde kafa karışıklığına sebep olur. Tarımsal verileriniz eksik veya gerçeği yansıtmıyorsa analizlerinizi doğru yorumlayamaz, uygulanacak politikalarınızda ve hedeflenen stratejilerinizde başarılı olamazsınız. Traktör, tarımsal faaliyeti gerçekleştirmemizde kullanılan motorlu iş makinesidir. Çiftçilerimiz traktörü tarımın lokomotifi olarak görür. Onlar için teknoloji, yeni bir traktördür, traktörlerin statü farkı yarattığına inandıkları için sürekli yenileme ihtiyacı duyarlar. Makina ekipman, ekim, bakım, sulama ve hasat gibi işlemlerin yüksek teknikte üretilen makinalarla yapıldığını düşünmeden traktör almaya devam ederler.

2017 yılı traktör sayısı 1 milyon 306 bin iken 2018 yılında 1 milyon 332 bine yükselmiştir. Ekilen toplam alan ve traktör sayısına baktığımızda ülkemiz genelinde 15 hektara bir traktör düşmektedir. Güzel ülkemiz biyoçeşitlilik ve tarımsal hafıza anlamında eşsiz bir hazineye sahip. Ülkemizin ulusal çıkarları tarım konusunda gelişmiş olan ülkelerle birlikte hareket etmeye yönelik olmalıdır. Eğer tarımı lâyıkıyla yaparsak “fabrika”dan çok daha fazla getirisi olabilecek bir faaliyet haline gelecektir. “Üreten Köylü”, “Teknik Çiftçi”, “Gelişen Türkiye” bu aşamaların gerçekleşmesi Tarım Bakanlığının liderliğinde; Araştırma Enstitüleri, Sektör Meslek Birlikleri, Tarımhaneler ve Üniversitelerin iş birliğiyle olacaktır. Tarıma teknoloji ile devam edelim…