MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu sene 15 Temmuz’un yıldönümünde “Hala FETÖ’nün kripto damarının siyaset, bürokrasi, eğitim, ekonomi, medya ve diğer alanlarda dip dalga halinde faaliyet içinde olduğunu bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmadı.” açıklamasıyla kripto damar uyarısında bulunmuştu. Bu açıklamadan sonra, bu konularda kaygısı ve sağduyusu olan herkes kesimden kişi MHP Liderine destek vermişti.

Geçtiğimiz günlerde MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin uyarılarında nasıl haklı çıktığını gösteren bir haber medyada geniş bir şekilde yer aldı.

Haber şu şekildeydi:

“Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığı'nın (MİT) "Garson" kod adlı gizli tanıktan 2017'de ele geçirilen AES 256 bit ile şifrelenmiş hard disk içinde bulunan FETÖ'nün 16 yıllık emniyet mahrem yapılanmasının bilgilerini, süper hızlı işlemcilere sahip devasa bilgisayarlarla 6 yılda kırmayı başarmıştı. Bugüne kadar FETÖ'den herhangi bir işlem görmemiş yaklaşık 3 bin kripto emniyet personeli daha deşifre oldu.”

3 değil, 30 değil, 300 değil tam 3 bin kripto! Elbette bir kişi bile olsa dikkat edilmesi gereken önemli bir olay ama 3 bin kripto kişiden bahsediyoruz!

Bu haber doğru ise dehşet derecesinde bir nitelik taşımaktadır. Emniyet içinde 3 bin kripto FETÖ’cü varsa, bu aynı zamanda kripto halinde başkalarının da başka kurumlarda olup-olmadığını ciddi bir şekilde sorgulatır. Zaten bu kadar ciddi bir konunun herkes tarafından yoğun bir şekilde sorgulanması gerekiyor.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaygın bilinen ve kabullenilen liderlik özelliğinden birisi de “O konuşursa boşa konuşmaz” şeklindedir. O kripto damar uyarısı yapıyorsa muhakkak Türkiye’de böyle bir tehlike vardır. Yıllar önce yaptığı ve hepsinde de haklı çıktığı FETÖ uyarıları hafızalardadır.

“3 bin kripto emniyet personeli daha deşifre oldu.” haberi de bunun bir kez daha tescillenmesi olmuştur.

FETÖ’nün örümcek ağı gibi Türkiye’nin her yerini ördüğü düşünülürse kripto damarın canlılığı şüphe götürmez bir gerçektir.

FETÖ’nün siyasi ayağına hiç hesap sorulmadı. Sorulmadığı gibi bir de siyaset alanından güç alan ve “Siyaset-yargı-emniyet” üçgeni içinde sistemleştirilen FETÖ borsası yüzünden birçok FETÖ’cünün ceza almaktan kurtarıldığı da herkesin bildiği ve tartıştığı bir konudur. Var mı bunun aksini iddia edecek? Herkes kendi gölgesini takip ederse, bu FETÖ borsasından kimler çıkacaktır kimler!

Bu durum acı gerçeğimiz olduğu gibi, kripto damarın hangi devlet kurumlarında hücre halinde olduğunu sayı olarak tam bilmemek demek, düşmanın hayalet faaliyetlerinin nerede-nasıl bir tehlike yaratacağını da bilmemek demektir.

“Emniyet içinde 3 bin kripto FETÖ’cü çıktı” demek dile kolay gelen cümle gibi görünse de herkesi dehşete düşürmesi gereken büyük bir olaydır.  Bu 3 bin kripto içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, bakanları, siyasi parti genel başkanlarını, yargı üyelerini ve daha birçok devlet kurum yetkilisini korumak bahanesiyle onların yanına yerleştirilmiş varsa eğer sonu ne olacak?

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un, FETÖ mensubu polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın silahlı saldırısı sonucu öldürüldüğü unutmamak lazımdır. Sadece bu suikast değil, Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'yi makamında şehit eden polis memuru İsmail Hakkı Sarıcaoğlu’nun ''FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan tutuklanması da başka bir önemli örnektir.

Emniyet içinde 3 bin kriptodan bahsedilirken, yarınlarda böyle benzeri olayların gerçekleşmeyeceğinin garantisini kim verebilir? Elbette kimse veremez. ABD korumasında, CIA yönlendirmesinde olan bir terör örgütünün yarınlarda yine hangi karanlık işlerde kullanılacağı meçhuldür.

“3 bin kripto emniyet personeli daha deşifre oldu.” haberinden sonra Türk devletinin tüm kurumlarının teyakkuz halinde olması artık bir zaruriyet halini almıştır.

Sıradan bir cemaat gibi görülen bir yapının TSK içinde darbe girişiminde bulunacak seviyeye gelmesi demek Türkiye’nin çok büyük bir tehlike atlattığının delilidir. Sadece TSK’da değil, Türk devlet kurumlarının tamamında yuvalanmış olmaları da tehlikenin boyutunu kat kat artırmıştır. O yüzden “Kripto FETÖcüler” konusunun basite alınmaması gerektiğini her konuda kavramış olmamız gerekiyor. O yüzden “Kripto Damar” konusu üzerinde ciddiyetle durulmalı ve o damar yolunun her yönüyle tıkanması gerekmektedir. MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye bu konuda da kulak verilmeli ve uyarıları özenle dikkate alınmalıdır.