Asırları aşan varlığıyla, tarihindeki şanı düşmanının kaleminden yazdıran milletimiz; bugün kendi vatan toprakları üzerinde, göklerin hür sahibi ay yıldızın altında “Türk’üm!” demekten aciz bırakılıyor, bölücülükle suçlanıyor… Ve geleceği yaşatacak olan aidiyet şuuruna varamayanlar, bu sele kapılarak tepkisiz kalıyor.

Kim bu rahatsızlar? Türkiye’de Türk adından ar eden, bunu siyasi malzeme olarak kullanan, Türklüğü kışkırtıcı unsur olarak gösteren, kimliksizler kim? …

Kimi İslam’ın ardına saklanarak Türk'üm diyenleri kafir ilan ediyor..  Kimi birliği parçalayan bir üslupla etnik kökenleri kaşıyarak yara açmaya çalışıyor .. Kimi terörist, kimi ise o teröristin maskeli  şakşakçısı…

Allah bizi, millet millet yaratmışken milletini yok sayan hadsizler, yaradanın yaradış şekline en masum şükür ifadesi olan Türk milliyetçiliğini de hor görüyor. Peki soruyorum, cinsiyet bunalımında olanlar, değişim geçirenler, ahlaki bozulmadan evvel Allah’ın yarattığı şekle aykırılık temelini esas alarak, sapkın karşılanıp kınanırken; Allah’ın yarattığı şekle şükredip sığınan ve savunanlar, neden takdir görmüyor da öteleniyor? Bu ne şuursuz çelişkidir? Ha cinsini reddediyorsun ha soyunu, ikisi de Rabbin bahşettiği şekil değil mi? …

Bizler Türklüğün savunucusuyuz dediğimiz zaman, imansız ve faşist yaftası yiyoruz. Oysa ki savunmak bir rakip algısı üzerinedir. Biz bu cümleyi kurarken dahi bize yöneltilen “diğer milletleri reddeden ve ezen milliyetçilik” yaftasını zaten çürütüyoruz. “Türklük diğer milletler içerisinde bir rekabet ortamındayken, İslamiyet’in rakibi yoktur, o haktır, tektir ve bize düşen onu yaşamak ve yaşatmaktır.”  diyor, bunu savunuyoruz.

İmam Maturidi’nin dediği gibi “Düşünmemeyi telkin eden her türlü his şeytan işidir.” işte bu melaike kesilip şeytan ile lades tutanlar, tefekkür halini ümmeti bölmek ile suçlarlar… Tarihe kör bakıp, İslam sancağını yücelten milletin, tarihe sığmayan adını reddederler.

Aslında bu bir ruh ve beden çatışmasıdır ama bilinmelidir ki ruh bedeni yaşatırken beden ruhu taşır …

Gelelim Türk adını lügatında kışkırtıcı kavramlar bölmesine ekleyen, hainlere… Burası Türkiye, Türk milletinin vatanı.  Kendi öz vatanında adın kışkırtıcı unsur! Var mı böyle bir dünya?  “Türk’üm, Doğruyum! Çalışkanım!” cümlesinden rahatsız oluyorlar… Ama İngilizim, Almanım, Fransızım … diye başlayan cümlelere de hayranlık duyuyorlar… Ki o and bu isimlere karşı verilen bir milli mücadelenin sesi iken… Bugün rahat köşelerinde ekmeklerini yedikleri kaba tüküren pervasızlar, dünü de bilmezler dün olmasaydı hallerinin ne olacağını da… Birileri tarafından kurulur ve saat başı öterler, maharet bilerek…

Dünya görüşü şemsiyesinde, insancıl yaklaşımlarını ve iyi niyetlerini teröristlerle sınırlayan emanet vicdanlılar; Türk dendi mi irkilir, ezber cümlelerini kuşanırlar. Türk milletinin bağrına sinmiş kürdü, lazı, çerkezi .. Tek tek sayarak bölüp, terörizm yüklemeye çalışırlar. Birliğe pençe atıp köşelerine çekilir ve süslü cümleleriyle, kendi bölen zihniyetlerini giydirerek, bizleri bölücülükle suçlarlar.

Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da futbol maçında Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör operasyonu görüntülerinin yayınlanmasını, teröristleri kırıcı ve ötekileştirici bir eylem olarak yorumlayanlar; bugün andımızın okunmasından huzursuzluk duyanlarla aynı hainliğin çığırtkanlığını yapıyor. Terörist ve vatandaş ayrımını yapmaya ezberi yetmeyenler, vatandaşı bölüp terörize ediyor ve bunu cümle içinde kullanarak siz vatandaşları bölüyorsunuz, düdüğünü çalıyor…

Düşünmek gerek, bu hariçten gazel okuyanlar, kimin plağını çalıyor..?  Bunlar sürekli olarak değişen olaylarda aynı tepkimeyi veren çay kaşıkları. Biz vatanı, milleti, birliği yüceltmeye and içerken; onlar aynı bayrağın altında huzursuzluğa yeminli … Baş parmaklarıyla bizi işaret ederken geri kalan tüm parmakları gören gözler için kendilerini işaret ediyor.

Bu takılı kalmış yangın alarmı gibi faşist türküsü tutturanlar için altını çizmek isterim ki; faşizm İtalyan milliyetçiliğidir. Türklüğü savunan insanları eleştirirken İtalyan milliyetçisisiniz demek bir akıl fukaralığıdır. Bizler Mussolini’nin torunları değiliz, Alparslan’ın mayası var yüreğimizde…

Bize göre nasılsın sorusuna verilecek en güzel cevap da şudur; “Türk'üm, Doğruyum! Çalışkanım!”