Koronavirüs salgını ülke, millet, ırk, cins, renk, iklim, mevsim tanımıyor. Her yerde, herkese musallat oluyor. Bu sadece bizim değil, bütün insanlığın ortak meselesidir. Henüz hiçbir yerden kesin olarak kazınamamıştır. Mücadelede başarılı olan, vaka sayısını azaltan hatta sıfıra yaklaştıran ülkelerde bile yeniden alevlenebildiğini görüyoruz. Nitekim Türkiye’de tatil ve bayramların da etkisi ile vaka sayılarında ciddi bir artış meydana gelmiştir. Her şeye rağmen bu mücadelede gerek vaka sayısı, gerek can kaybı ve gerekse bunun başta ekonomi olmak üzere diğer alanlara olumsuz etkileri konusunda, dünyada en iyi durumda olan ülkelerden biriyiz. Sağlık Bakanlığı bütün personeli ve imkânları ile son derece etkili ve kararlı bir mücadele veriyor. Bugün çok daha iyi durumda değilsek, bunun asıl sebebinin vatandaşlar olarak bizlerin üzerimize düşen görevi tam ve eksiksiz yapmadığımız için olduğunu kabul etmek zorundayız.

OLMASINI İSTEDİKLERİNİ, OLMUŞ GİBİ SÖYLÜYORLAR

Bu tespiti, bu salgın sanki sadece Türkiye’de varmış ve ülke olarak biz de bunun altında kalmışız gibi bir algı oluşturulmasından duyduğum rahatsızlığı belirtmek için yaptım. CHP ve yancıları ki, bunlara AK Parti’den talimatla ayrılıp parti kuran eskiler de dâhil, vaka sayılarındaki artışlara bağlı olarak yeni bir bombardımana başladılar. Sanki sadece Türkiye’de virüs varmış ve yanmış, bitmiş mahvolmuşuz gibi bir hava oluşturmaya çabalıyorlar. Olanlardan çok; olmasını istediklerini, kendi beklentilerini, hayallerini gerçekmiş gibi söylüyorlar. İstiyorlar ki, hastanelerde yer kalmasın, hastalar sokaklara taşsın, millet ümitsizliğe kapılsın ve bunlara da istismar edecekleri, kafa karıştırıp kendilerine alan açabilecekleri bir malzeme çıksın. En başından itibaren hep buna oynadı, bunu istedi, bunu beklediler. Hâlâ utanmadan, sıkılmadan çıkıp yalanlarla, iftiralarla gündem oluşturmaya uğraşıyorlar.

KARAMSARLIĞA GEREK YOK

Bu beklentiler boşunadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten hükümetimiz çok başarılı bir süreç yönetimi göstermiştir. Bütün dünyada salgının önünü kesmek, virüsün bulaşıcılığını önlemek, hastalığı kalıcı ve köklü tedavi etmek için yoğun emek ve mesai sarf ediliyor. Aşı bulunması konusunda ümit verici gelişmeler duyuyoruz. Sene sonuna kadar bir sonuca ulaşılacağına olan inancımız gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de de deneme aşılarına başlanmıştır ve beklenen şifaya mutlaka ulaşılacaktır. Sayın Devlet Bahçeli’nin de belirttiği gibi, karamsarlığa gerek yoktur. Bir kaşık suda fırtına koparmaya lüzum yoktur. Elbette hastalığı ciddiye almak lazımdır, ancak salgına dikkat ettiğimiz kadar kötümserliğin salgınına karşı da uyanık olmak zorundayız.

NEFES ALMA HAKKINI GASBEDEN SUÇLUDUR

Virüsün hayatımıza girmesinin üzerinden 6 aydan fazla zaman geçti. Bu mücadeleyi topyekûn vermezsek sonuç alamayacağımızı artık çok iyi biliyoruz. Dolayısı ile yine Sayın Bahçeli’nin önemle altını çizdiği gibi, maskesi kolunda gezen, sosyal mesafeyi askıya alan, temizlik ve hijyen şartlarını ihlal edenler başkalarının yaşama hakkını riske attıklarını görmek mecburiyetindedir. Tavsiye edilen kurallara bilerek ve kasten uymadan toplum hayatına karışanlar, insan sağlığını hiçe sayan vicdansızlardır. Eğlence merkezlerinde, gece kulüplerinde, düğünlerde, toplu taşıma vasıtalarında maske takmadan, mesafe koymadan sorumsuzca hareket edenlerin virüsün bulaşmasına destek oldukları, insan ve toplum sağlığına kastetmeleri feci bir vebaldir. Nefes alma hakkını gasbedenler suçludur.

ÇOCUKLARA ÖRNEK OLMALIYIZ

Kademeli bir şekilde ve belli bir sistem dâhilinde okulların açılacağı açıklanmıştır. Bu durum sorumluluğumuzu daha da arttırıyor. Gençlere ve çocuklara örnek olacağız ki, sonra da kurallara uymalarını onlardan bekleyelim. İşleri güçleri fitne çıkarmak olanları ciddiye almamak gerekiyor. Devletimiz bütün gelişmelerden bizleri anında haberdar ediyor. Her zaman yapılan resmi açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini yazdık, söyledik. Bu zamanda kimsenin kimseden bir şey saklaması mümkün değildir. Dolayısı ile açıklanan rakamlarla ilgili belli bir kesimin özellikle başka algılar oluşturmak istemesi asla iyi niyetli değildir. Başta birçok Avrupa ülkesi olmak üzere, dünyanın geneli ile kıyasladığımız zaman, biz daha iyi durumdayız ve bu belanın savuşturulması konusunda daha ümitliyiz.

MÜCADELE SORGULANMAMALI

Salgının başından itibaren TÜRKGÜN gazetesi olarak da, yazı yazan, fikir beyan eden arkadaşlarımız da hiçbir zaman haddimizi aşan bir şeye tevessül etmedik. Başta Sağlık Bakanımız olmak üzere yetkili ve ilgililerin açıklamaları üzerinden değerlendirmelerimizi yaptık. Ehil ve donanımlı uzmanların söylediklerini ciddiye aldık. Ne yazık ki, bu konuda da bir kargaşa yaşanmakta ve bir bilgi kirliliği oluşturulmaktadır. Özellikle uzun saatler yayın yapan televizyonlar vakit doldurmak ve biraz da farklı olmak adına ilgisiz, alakasız, çapsız insanlarla Türk milletini meşgul etmekle kalmıyor, aynı zamanda kafa karıştırıp, verilen emekleri boşa çıkarmak için özel bir gayret gösteriyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Sayın Devlet Bahçeli de açıklamasında bu duruma dikkat çekmiş ve her gün şehit verdiğimiz şu günlerde, devletimizin mücadele kararlılığını sorgulamanın, Türkiye düşmanlarını sevindireceğini söylemiştir. Bize düşen, maske-mesafe ve temizlik kurallarına harfiyen uymaktır. Her şartta, her durumda önceliğimiz bu olmalıdır, gerisi kendiliğinden gelecektir.