Liderlik için çıktığımız İspanya maçında galibiyeti yine kendi ellerimizle verdik. Maç içinde özellikle de ilk yarıda, rakibe verdiğimiz hücum ribaundları canımızı çok yaktı. Ne zaman bir hamle yapıp öne geçsek İspanya ikinci şans sayılarıyla cezayı fena kesti. İki takımın da maç içinde yakaladığı mini seriler vardı. Bir onlar, bir biz öne geçtik. İspanya savunması bizi çemberden uzaklaştırdığı anlarda hücumda krizler yaşadık. Boş atışlarda yakalayama- dığımız isabetleri sıkıştığı- mız bu anlarda bulduk. Cedi ve Furkan büyük cesaret ve sorumlulukla üçlükleri yolladı. Kaptan Melih de onlara destek verdi. Yine de üçlüklerde gerimizde kalan İspanya oyunu istediği kıvamda götürdü. Turnuvanın hızlı oynayan takımla- rından olan rakibimizi bu anlamda durdurduk. Dışardan da iyi atamadılar ama Brown’ın hem skorer yönü hem de liderliğinde ikili oyun başarıları ve boyalı alan üretkenliği onların artılarıydı. Tam 19 hücum ribaundu verdik ve bunların çoğunda top ikinci şans olarak potamıza girdi. Bu istatistikle maç kazanmak elbette kolay değildi. Cedi ve Furkan’la potaya yaptığımız ataklar bizi maçın içinde tuttu. Ama Alperen’in beş faul alması, dar rotasyonla oynamanın sonucu takımın kritik anlara yorgun düşmesi, hücumda özellikle de dış atışlarda belimizi büktü. Rakibimizden 10 top eksik top kullandığımız maçta tüm olumsuzluklara rağmen Furkan’ın en kritik anda basit bir teknik faul almasına rağmen son 22.6 saniyeye galibiyet, yani liderlik için hücum şansını yakaladık. Sakat sakat oynamasına rağmen ekstra katkı beklediğimiz Larkin’in, bunun yerine çok basit bir top kaybıyla hücumu ve maçı rakibe ikram ettik. Milli takımımız İspanya karşısında küçük nüanslar ve basit hatalarla kaybetti. Ama iyi mücadele etti. Sonuçta kaybedilmiş bir şey yok. Berlin grubunda işimiz şüphesiz daha zor. Bütün oyuncularımızın devreye girmesi ve de seyirci desteğiyle bu takım yüzümüzü güldürecek potansiyele sahip.