Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin savaştığı ülkelerden biri de Çarlık Rusya idi. Osmanlı Devleti’nin bir tebaası olan Ermeniler, Rusya ile iş birliği yaparak Osmanlı Devleti’ne karşı savaştı. Bu bir ihanetti. Osmanlı Devleti ise bu ihanete karşı vatandaşlarını ve topraklarını korumak maksadıyla gerekli önlemleri aldı. “Ermeni meselesi” denilen hadisenin ardındaki gerçek budur. Bu gerçek yerli ve yabancı arşivlerce de doğrulanmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin duyulduğu günlerde 1912 yılında Rusya ile Osmanlı Devleti arasında; Ermenilerin yaşadıkları vilayetlerde reformlar yapılması hakkında müzakereler başlatıldı. Rusya’nın bu girişimi reform olarak adlandırılsa da esas amaç Doğu Anadolu’da Ermenilere ait fakat Rusya kontrolü altında özerk ya da bağımsız bir Ermeni ülkesi kurmaktı. Bu plan çerçevesinde Rusya ile Ermeniler arasındaki iş birliği başladı ve Anadolu’da kanlı olaylar meydana geldi.

Ermenilerin tebası oldukları Osmanlı Devleti’ne karşı Rusya güdümünde hareket ettikleri, hem Çarlık Rusya Dışişleri Bakanlığı belgelerinde hem de Ermenistan Ulusal Arşivi’ne ait belgelerde açıkça görülmektedir. Örneğin; Rusya’nın İstanbul Büyükelçisi Girs, 26 Kasım 1912 tarihinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Sazonov’a gönderdiği raporunda, Ermenileri Rusya tarafına çekebilmek için çok uygun bir zaman olduğunu belirtiyor, Ermenilerin Rusya’ya içtenlik ve samimiyetle inandığını, Ermeni burjuva ve aydınlarının da Rus tarafını desteklediğini anlatıyordu. Bir diğer rapor da Rusya’nın Van’daki Konsolos Yardımcısı tarafından tutulmuştu. Konsolos Yardımcısının 21 Kasım'da Rusya'nın İstanbul Büyükelçiliği'ne yolladığı telgrafta, Ermenilerin Rusya’nın himayesini çok arzu ettiklerini, Van’daki Ermenilerin Rusya’nın işgaline tüm güçleriyle destek vereceklerini ve Rus ordusunun bölgeye girişinin ilerde gerçekleşebileceğini aktarıyordu. Beyazıt’taki Rus Konsolos Yardımcısının 21 Kasım’da çektiği telgrafta da Ermeni halkın desteğinin tam olduğu, Rusya’nın Ermenileri koruyucu tavrının devam etmesi gerektiği, Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde ciddi karışıklıklar olduğu ve her an isyanlar çıkabileceği bildiriliyordu. Büyükelçi Girs, Rusya Dışişleri Bakanlığı'na yazdığı raporun devamında ise Tüm Ermenilerin Katogigosunun Rusya'ya gönderdiği mesajı eklemekteydi. Katogigos bu mesajında "Doğudaki Hıristiyan halkların ezeli koruyucusu olan Rusya'ya, çok cefa çekmiş Türkiyeli Ermenileri himayesi altına alması için tanrının adıyla yalvarıyor" ifadelerini kullanmıştı.[1] İstanbul ve Anadolu’daki Rus diplomatları bu raporları kaleme aldığında yıl henüz 1912 idi ve Zorunlu Göç ve İskân Kanunu’nun yayımlanmasına üç yıl vardı.

Bununla birlikte Ermeni Ulusal Bürosu da Osmanlı Devleti’ne karşı tüm çalışmalarını devam ettiriyordu. Ermeni Ulusal Bürosu Başkan Yardımcısı İ. N. Hununts 20 Mayıs 1915 tarihinde Tüm Ermenilerin Katogigosu V. Kevork’a bir rapor gönderdi. Ermenistan Ulusal Arşivi’nde yer alan bu rapor Rusya tarafından 2020 yılında yayımlanmıştır. Söz konusu belge Ermenilerin, Osmanlı Devleti’nin savaş halinde olduğu Rusya ile gerçekleştirdiği iş birliğini gözler önüne sermektedir. Hununts, raporunda bazı hassas hususlara değinmekteydi. Ermeni gönül­lü birliklerinin teşkilatlandırılması, önem ve ihtiyaca göre sayılarının artırılması, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Ermeni gönüllü gruplarını des­teklemek için Ermenilerin yoğun bulunduğu şehir ve bölgelerde bağışlar toplanması bunların başlıcalarıydı. Raporda belirtildiğine göre Ermeni gönüllülerinin sayısı 5000’e ulaşmıştı. Beş müfrezeye ayrılan bu birliğin her müfrezesinin başına ayrı bir komutan tayin edildi. İler­leyen zamanlarda müfrezelerin yapısında değişikliğe gidildi. 2., 3., 4. ve 5. müfrezeler üç ayrı tabur haline getirildi. Bu üç tabur birleştirilerek Ermeni Ararat Alayı adını aldı. Bu alayın başına komutan olarak Vardan tayin edil­di. Ararat Alayı, Nisan ayının sonunda Rus ordusuyla birlikte sınıra giderek savaş böl­gesine ulaştı. Ararat Alayı daima Rus ordusunun ön saflarında yer aldı. Abagaevo sahasından muharebelerle geçerek 27 Nisan’da Van’a yönelmek için Berkri’ye (Muradiye) ulaştı. Bu yürüyüş esnasında çok sayıda Kürt eşkıya ile çarpışmalar gerçekleşti. 8 Ma­yıs’ta bir telgrafla her Ermeni’nin özlediği haber gelmişti; Van, Ermeni Ararat Alayı tarafından ele geçirilmişti. General Oganovskiy ve Nikolay’ın övgüsü Ermeni alayının savaş alanındaki mücadeleye kendisini adamış olduğunu ortaya koyuyordu. Ayrıca Andranik’in 1200 gönüllüden oluşan alayı, General Çernozubov ordusunda İran’da ayrı ayrı faaliyet göstermekteydi. Tebriz, Marand, Hoy, Düzdağ bölgeleri Ermeni gönüllülerinin Rus birliklerine destek verdiği bölgelerdi. 18 Nisan’da Andranik’in alayı Salmas’taki (Dilman) savaşa katıldı. Burada önemli bir galibiyet elde edildi. Bu savaştan sonra alay ilerledi ve Hanasor’dan geçtikten sonra tüm Ermeni gönüllülerin Van’da birleşmesi gereken yere doğru hareket etti. Ermeni Ulusal Bürosu, gönüllü sayısının 10.000’e çıkartılması ve bu sebeple silah temin edil­mesi konusunda Rus askeri yetkililere sürekli müracaat ediyordu. Bununla birlikte, Rus ordusu karargâhının verdiği desteğe rağmen, silah temininde engellerle karşılaşılıyordu. Ancak son zamanlarda, Rus ordusunun komutanından, yeni gönüllü müfrezeler oluşturmak için izin alınmıştı. Bu izinle birlikte ilave müf­rezeler için yeterli miktarda silah sağlanacak ve böylece Ermeni gönüllü­lerinden oluşacak güçlü bir ordu kurulması gerçekleşebilecekti.[2]

Bununla birlikte tüm Ermenilerin Katogigos’u V. Kevork, Osmanlı Devleti’ne karşı gerçekleştirmeyi planladıkları isyanlar hususunda Rusya’dan destek talep etmekteydi. Katogigos Kevork tarafından Rusya’nın Kafkasya Genel Valisi Vorontsov Daşkov’a 8 Kasım 1914 tarihinde bir mektup gönderildi. Mektup, Ermeni-Rus iş birliğinin Ermeniler ve Eçmiyazin Katogigosluğu için hangi nedenlerden dolayı vazgeçilmez olduğunu ortaya koymaktaydı. Ayrıca mektup, Anadolu’da yaşayan Ermenilerin özerkliği yolunda gerçekleştirilecek Ermeni-Rus iş birliğinin bir yol haritası niteliğindeydi. Bu mektup yine Ermenistan Ulusal Arşivi’nde yer almaktadır ve 2020 tarihinde Rusya tarafından yayımlanmıştır. Söz konusu mektupta Kevork, Ermenilerin artık eyleme geçtiğini ve Rusya’nın çıkarlarını savunmak ve Rus birliklerine yardım etmek için tek yumruk olduklarını bildirmekteydi. Kevork’a göre Ermeniler gerekirse canlarını ortaya koyup tüm imkânlarını seferber edeceklerdi. Ruslarla yapılan ittifaka dair varılan sonucu Kevork, mektubunun sonunda şu sözlerle özetlemekteydi:     

Ermenilerin, tüm Rusya ve muzaffer Rus ordusuyla birlikte ortak düş­manlara karşı mücadelede aşırı çaba sarf etmesi gerektiği şu günlerde, bunu, yaşadığımız tarihi anın önemi ile oldukça tutarlı buluyorum. Artık Türkiye’deki Ermenilerin gelecekteki konumu meselesinin nihai çözümünün zamanı gelmiştir. Türkiye Ermenistanının altı vilayetinin sınırları içindeki Ermeni halkı, bir bütün halinde (Van, Erzurum, Bitlis, Sivas, Diyarbakır ve Harput) birleşmiştir. Kilikya’nın özerkliği, Türki­ye’nin boyunduruğu altında yüzyıllardır yitip giden Hıristiyan milletle­ri özgürleştirme misyonunun sahibi olan Rusya tarafından verilecektir.[3]

Görüldüğü gibi, Ermeni meselesinde Türkiye’nin haklılığı yerli ve yabancı birçok arşiv belgesi ile ortaya konulmuşken bugün hala Türkiye’nin suçlanması art niyetli bir tutum, hain bir girişim, ekmeğini yediği devlete ve topraklara yeni bir ihanet olarak karşımıza çıkmaktadır. Garo Paylan’ın yaptığı garabet dolu açıklama Türk Devletini hedef almaya yöneliktir. Ermeniler Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı ortamı bir fırsat görerek yüzyıllarca huzur içinde yaşadıkları Osmanlı Devleti’ne, Rusya ile iş birliği yaparak ihanet etmiştir. Türk Devleti ise vatanı korumak için gerekli önlemleri almıştır. Bu husus birçok yabancı devlet arşivlerince de ispatlanmıştır. Yukarıda ele alınan arşiv belgeleri Rusya ve Ermenistan’a ait belgelerdir. Türkiye- Ermenistan ilişkilerinin gelişmesini de sabote etmek anlamı taşıyan bu girişim ile Garo Paylan, Ermeni diasporasının ve Taşnakların sesi olmaya çalışmıştır. Türkiye ülkesiyle, milletiyle, şan ve şerefle yoğrulmuş tarihiyle bir ve bütündür. Garo Paylan ve onun gibiler ne tür açıklama yaparlarsa yapsınlar tarihi gerçekler değişmeyecek, her daim galip gelecektir. Şimdiye kadar olduğu gibi.

[1] Sbornik Diplomatiçeskih Dokumentov Reformı v Armenii 26 Noyabrya 1912 goda-10 Maya 1914 goda, Ministerstvo İnostrannıh Del, Gosudarstvennaya Tipografiya, Petrograd, 1915, Belge No:1.

2 Eray Bayramol, “V. Kevork’tan Rusya’ya Mektuplar: Birinci Dünya Savaşı’nda Eçmiyazin Katogigosluğu ile Çarlık Rusya Arasındaki İlişkiler”, Tarih Araştırmaları V, Akademisyen Kitabevi, Ankara, 2022, s. 52-53

3 Eray Bayramol, “V. Kevork’tan Rusya’ya Mektuplar: Birinci Dünya Savaşı’nda Eçmiyazin Katogigosluğu ile Çarlık Rusya Arasındaki İlişkiler”, Tarih Araştırmaları V, Akademisyen Kitabevi, Ankara, 2022, s. 44-45.