Türkiye’de ağaç ve doğa bahanesiyle başlatılan Gezi olaylarında gelinen noktayı o günlerde "Eğer bir gösteri de, eylemde halkın malı yağmalanıyor, halkın vergileriyle oluşan devlet malı yakılıyor- yıkılıyorsa, halk yalan haber ve propagandalarla yönlendirilmeye çalışılıyorsa, devlet-millet çatışmasının temeli hazırlanıyorsa, eli kanlı terörist elçileri o eylemlerde boy gösteriyorsa, bölücü örgüt paçavraları sallanıyorsa orada herkesin dikkatli ve şuurlu hareket etmesi gerekiyor. Hz. Ali ne güzel söylemiş "Yola düşmeden arkadaşı, eve girmeden de komşuyu sor." diye…” şeklinde değerlendirmiştim.

Fransa’da başlayan “Sarı Yelekliler” eylemlerinden sonra Türkiye’de sık sık Gezi olaylarına atıf yapılmaktadır. Benzer yönleri çoktur.  Türkiye’de Gezi olayları Taksim'deki Gezi Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarın 3 metrelik kısmı Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yıkılmış, 4-5 ağaç da taşınmak üzere yerinden sökülmüştü. 40-50 kişilik grup çadır kurup parkta sabahlamış, iki gün sonra polis müdahalesiyle beraber olaylar tüm Türkiye’ye yayılmıştı. Sonra meydanlar yavaş yavaş bölücü-sol terör örgütlerinin eylemlerine tanıklık etmeye başlamıştı.

Fransa’da zamları protestoyla başlayan olaylarda da manzara aynı bu şekildeydi. Fransa dünya gündeminde tartışılırken, Türkiye’de de bir sarı yelekliler hareketliliği olacağına dair zemin yoklamaları yapılmaya başlandı.

Sosyal medyada bu yönde yorumlar, yönlendirmeler yapılırken, bazı internet alışveriş sayfalarında sarı yeleklerde aniden yapılan indirimler bile dikkat çeken haber oldu.

FOX haber sunucusu Fatih Portakal’ın Fransa örneğini “Hadi bakalım barışçıl bir eylemle zamları, doğalgaz zamlarını protesto edelim. Hadi bakalım, yapalım. Yapabilecek miyiz? Kaç kişi çıkacak korkudan endişeden sokağa? Kaç kişi çıkar sokağa Allah aşkına söyler misiniz? Bireysel ve toplumsal muhalefeti baskı altına almaya ve yıldırmaya çalışıyorlar. En doğal hak ama uygulanamıyor. Fransa olmuş, Türkiye olmuş çok da farketmiyor açıkçası." sözleriyle vermesi ve bu şekilde sokak çağrısı yapması gündemde tartışılırken, Kemal Kılıçdaroğlu da adeta düğmeye basılmış gibi benzer ifadelerde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu da “İnsaf ya, bütün meydanların dolması lazım. Şimdi diyecekler ki, 'Kılıçdaroğlu işçileri isyana teşvik ediyor'...  Eğer siz kendi haklarınıza sahip çıkmıyorsanız kimse vermez. İnsanlık tarihi hak arama mücadelesi tarihidir. Siz anayasanın sizlere tanıdığı hakka dahi sahip çıkmıyorsanız bir sorun var demektir. Bütün meydanların dolması gerekiyor. Kimse kusura bakmasın bütün bunlar karşısında işçiler sokağa çıkmıyorsa o işçiler, işçi değildir.” sözleriyle resmen sokaklarda isyan davetine çağırıyor.

HDP’ye çok yakın olan Fatih Portakal ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun sokak davetine elbette HDP’nin gönül bağı olan terör unsurları hazır bulunacaktır.

Fatih Portakal’ın da, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bu cümleleri çok bilinçli ve bir mesaj içerikli kullandığından hiç şüphemiz yoktur.

Gezi olaylarında meydanların kimlere kaldığını hatırladığımızda, şimdi bu davetlere uyulup sokağa çıkılırsa yine sokakların kimlere kalacağını rahatlıkla anlayabiliriz. Gezi olaylarının sembolü haline getirilen “kırmızı fularlı kızın” Kandil’e çıkıp, daha sonra çatışmada öldürülmesi bile en iyi örnektir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Gezi olaylarında hadiselerin mecrasının değiştiğini anlar anlamaz  “Milliyetçi Hareket’in hiçbir mensubu olayların içinde yer almayacaktır. Hiçbir mensubumuz tartışma, keşmekeş ve anlaşmazlıkların görüş açısında bulunmayacaktır. Bunun aksine hareket eden kim olursa olsun aramızda ve yanımızda bulunamayacaktır” tavrını göstermişti.

Bugün yine Türkiye’de oynanmak istenen oyunun farkında olduğu için Fransa’yı baştan ayağa saran ve diğer Avrupa ülkelerine sıçrayan sarı yelek terörüne özenen varsa, bunun bedelini çok ağır ödeyeceklerini de şimdiden ifade etmek isterim.

Sarı yelek giyen çıplak yatmayı göze almalıdır.

Bu işin şakası yoktur.

Mesele beka meselesidir.

Mesele Türkiye meselesidir.” uyarısında bulunmuştur.

Nefesi daralan bölücü terör örgütleri kendine alan yaratarak nefes almak istemektedir. Türkiye’de toplumsal bir olay onlar için büyük fırsat olacaktır.

Elbette bir adaletsizliğe karşı demokratik tepkisini her vatandaş kanunların çizdiği sınır çerçevesinde gösterebilir. Ama bölücü bir yaratığın ağaçla, sosyal adaletle ne işi olur, bunu da iyi kavramak lazımdır.

Terör örgütü pkk ve taşeronu HDP ile sarmaş dolaş olan Kemal Kılıçdaroğlu ve “pkk’ya da teşekkür etmeliyiz” diyebilen müptezel Fatih Portakal’ın sokak çağrısı da bu yüzden ne işçiyi, ne yoksulu düşündüğünden değildir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli yine bir oyunlarını daha bozdu. CHP’lisi, HDP’lisi, İP’lisi, FETÖ’cüsü yine kudurmaya başladı. Hepsi tek vücut oldu ve tekrardan MHP Liderine saldırmaya başladı. Ne yapsınlar sarı yelek hayali kurarken, Sayın Devlet Bahçeli bunlara yine kâbusu yaşattı.

Mail: [email protected]

Twitter: Yildiraycicek9

Instagram: yildiraycicek1944