Zilletin, Cumhur İttifakı karşısındaki çaresizliğinin çok ilginç ve ibret veren tezahürlerini görüyoruz. Ne yapsalar olmuyor, ne söyleseler tutmuyor. Ne akıl verenleri, ne ajansları, ne şakşakçıları, ne de kurdukları planlar hiçbir işe yaramıyor. Söyleyip de yerine getirdikleri, iddia edip de ispatladıkları, teminat verip de haklı çıktıkları bir tek şey ortaya koyamadılar. Yalanın zirvelerinde dolaşıyor, iftiranın her türlüsüne sığınıyor, karalamanın dibine iniyorlar ama yine fayda etmiyor, yine tutturamıyorlar, yine sukutuhayale uğrayıp yerlerine oturuyorlar.

AYNI KONUŞMA METNİ

Şu rezalete bakar mısınız? Kanal İstanbul’a karşılarmış ve buna finansman sağlayan, katkı veren, destekleyen her kurumu, her kuruluşu ve her devleti hedefe koyacaklarmış. Tehditler savuruyorlar. Yapımı üstlenenlere paralarını ödemeyeceklermiş, destek veren ülkelere de mesafe koyacaklarmış. Kılıçdaroğlu başlıyor, Akşener bitiriyor. Bir elmanın iki yarısı olduklarını, terör partisi HDP’ye sahip çıkarken zaten ispatlamışlardı. Şimdi neredeyse aynı konuşma metnini kullanıyorlar. Ancak ne muhteva, ne ciddiyet var. Bir kahvehane sohbeti seviyesi bile yakalayamıyorlar. Bunlar bir de devlet adamı geçiniyorlar. Bu perişan hâlleriyle de iktidar alternatifi olacaklar öyle mi? Siz devleti ne zannediyorsunuz? “Devlette devamlılık” diye bir şey hiç duymadınız mı? Hukuku nereye koyuyorsunuz? Hani kurum ve kurallara uyacak, demokrasiyi geliştirecek, hukuku işletecektiniz? Ne yapacaksınız, bu projeye destek veren, finansman sağlayan kurumlara, devletlere savaş mı açacaksınız?

MİLLİ İRADE VE HUKUK YOK SAYILIYOR

Kanal İstanbul’a itiraz etmek, muhalif olmak ayrı şeydir, haddini, hukukunu, yetkisini aşıp saçmalamak başka bir konudur. Bu kararı alan bir darbe hükümeti değil. Türk milletinin hür iradesi ile verdiği oyların sonucunda iktidar olmuş bir kurumdan bahsediyoruz. Kaldı ki, son seçimlerin öncesinde bu proje yine gündemdeydi ve Türk milleti oy verirken bu konuyu da muhakkak dikkate aldı. Siz sadece millet iradesini tanımamakla kalmıyor, hukuku da yok sayıyorsunuz. Sizi anlıyoruz, biliyoruz, tanıyoruz. Her yapılana itiraz etmek, her projeye karşı çıkmak, her esere muhalefette bulunmak, ne olduğuna, ne getireceğine bakmadan “istemezük” diye ortalığı ayağa kaldırmak, sizin varlık sebebiniz. Bu ülkenin hayrına olacak, faydası dokunacak, geleceğine hizmet edecek her şey sizi rahatsız eder. Yıkım, karalama, kriz, kaos, terör, ihanet en iyi bildiğiniz ve yaptığınız şeydir. Ancak meydan boş değil ve her yalanınız anında çürütülüyor. Karalamalarınıza kendi yandaşlarınız bile inanmıyor. Onun için bir santim ileri gidemiyor, Türk milletine ümit veremiyorsunuz.

MUHATAP OLMADIKLARI İÇİN ŞÜKREDİYORLAR

Ortada ne bir seçim var, ne de zerre kadar da iktidar olma ihtimaliniz bulunuyor. Buna rağmen, daha şimdiden ipe un sermeye, kendi güdük zihniyetinizden başkasına hayat hakkı tanımayacağınızı net şekilde göstermeye başladınız. Atıp tutmakta ne sınır tanıyorsunuz, ne fren yapıyorsunuz. Bu hâlinizle sizi ciddiye almalarını, dinlemelerini ve inanmalarını mı bekliyorsunuz? Eminim duyan, işiten herkes size gülmekle kalmıyor, birbirlerine de kötünün örneği olarak gösteriyorlardır. Sadece Türk milleti değil, dışarıdan bakanlar da sizinle muhatap olmadıkları, sizinle konuşmak zorunda kalmadıkları için çok şükrediyorlardır. Çırpındıkça batmak bu olmalı.

KENDİ GÜDÜK GÜNDEMİNİZE DÖNÜN

Siz bırakın böyle ciddi meselelerle uğraşmayı. Bunları konuşacak ne çapınız, ne de imkânınız var. En iyisi mi, kendi güdük gündeminize dönün. Sizi piyasaya sürenlere ne diyeceğinizi, isteklerini nasıl karşılayacağınızı düşünün. HDP denilen terör ortağınızı Türk milletine nasıl anlatacağınızın planlarını gözden geçirin. Kimi Cumhurbaşkanı adayı yaparsanız, sizin için bir tehlike teşkil etmeyeceğini, koltuklarınızı nasıl koruyacağınızı hesap edin. Salgının oluşturduğu olumsuzlukları ganimet saymıştınız. Bu fırsatı kaçırmamak için seçim diye tutturdunuz, kimse sizi dikkate almadı. Şimdi her şey normale dönüyor ve zaten yerlerde sürünen ittifakınız hızla dibe çakılıyor. Zıvanadan çıkmış şekilde oraya buraya saldırıyor, tehditler savuruyorsunuz. Buna rağmen bir arpa boyu mesafe alamıyorsunuz. Her açıklamanız daha da batmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Oturun bunları konuşun ve bulamayacağınızı bilsek de, siz yine de bir çıkış yolu arayın.

HİÇ OLMAZSA GÖLGE ETMEYİN

Ülkenin ciddi meseleleri, geleceği, birliği, bütünlüğü, büyümesi, yükselmesi, yücelmesi sizi zaten hiçbir zaman ilgilendirmediği gibi, bundan rahatsız oldunuz. Kanal İstanbul, doğal gaz keşifleri, İHA’lar, SİHA’lar, muharip uçak planları, uzay projeleri, yerli aşı çalışmaları sizin neyinize? Farkındayız, Suriye’de bulunmak, Akdeniz’de hak ve hukukumuzun gereğini yerine getirmek, Kıbrıs’a sahip çıkmak, Libya ile anlaşma yapıp bütün kirli planları boşa çıkarmak, Ege’deki Yunan kalleşliğine set çekmek muhataplarından çok sizi rahatsız ediyor. Sizin, “lider ülke” gibi bir meseleniz olmadığını biliyoruz, hiç olmazsa gölge etmeyin.