Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Kasımpaşa karşısına eksiklerinin büyük sıkıntısı içinde çıktı. Atanı da yoktu, atanlara attıranı da. Yedeği de yoktu. Ve yine de bu maçı kazanmalıydı. Alınacak üç puan o kadar iyi gelecekti ki, maç eksiği ile geriden gelenlerle farkı 5-6 puana çıkartacaktı.

Takımın hücum kurgusu bozulmuştu. Sergen Hoca, derbi sonrasında istemediğini açıkça söylediği Halil Umut Meler’in inadına maça atanmasına kafayı takmış olacak ki, savunma kurgusunu da kendi bozdu. Rosier’in hızından yararlanmak için olsa gerek, Necip’i geriye, Fransızı öne sürdü. Necip bekliğini, Rosier de açıklığını yapamadan takım o kanattan golü yedi.

Milli arada takımı Karagümrük’ten ayrılan Şenol Can’a emanet eden Kasımpaşa’nın durumu da çok kritikti. Öyle ki gündüz oynanan maçlarda rakipler kazanmış, Lacivert Beyazlılar tehlike hattına inmişti. Olası bir yenilgi başa bela olabilirdi. Genç çalıştırıcı ile ilk maçına çıkan ev sahibi, sahaya rakibinden çok daha iyi yayıldı, gol bölgesinde daha çabuk davrandı. Golden sonra biraz kendi geri çekildi, biraz Beşiktaş üstüne geldi, o da oyunu kendi sahasında kabul etti.

İkinci yarıya baskılı başladı Siyah Beyazlılar. Ev sahibinin ani atak sonrasında kazandığı penaltıda golü önleyen Ersin, takımına bir şans verdi.

Ancak, Larin’in, Aboubakar ve Cenk’in net santrfor yeteneklerinden yoksun olduğu için savunmanın arasında kaybolması, ortadan gelen oyuncuların şutlarını kaleye değil, dağlara taşlara vurması Beşiktaş’ı çözümsüz bıraktı.

Sergen hocanın Gökhan, Oğuzhan takviyesi takımı biraz derledi, topladı. Ama kazanmak için biraz daha fazlası gerekti. O da bu maçta yoktu…