Hamas-İsrail arasında 7 Ekim 2023 tarihinden beri süregelen çatışmalar her geçen gün farklı boyutlara ulaşırken, İsrail terörü kaynaklı olarak Filistin’de yaşanan ve vicdan sahibi herkesi derinden yaralayan insanlık dramı da tahammül edilemez boyutlara çoktan ulaşmıştır.

İsrail’in okul, ibadethane, çocuk parkı, hastane gibi sivil kurumlara karşı saldırıları kuralsız, insafsız bir şekilde devam ederken, Filistinli mazlumların feryadı tüm dünyayı sarmıştır. Son olarak El şifa hastanesine füzelerle düzenlenen saldırı İsrail’in işlediği savaş suçlarına bir yenisini eklerken düştüğü aciz ve ahlaksız durumu bir kez daha göstermiştir. Hastaneye düzenlenen saldırıda kullanılan füzenin sadece ABD envanterinde bulunuyor olması ise dikkatlerden kaçmamıştır. Diğer yandan hastaneye düzenlenen saldırıların, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby’nin “Hamas'ın Gazze'de bazı hastanelerin altındaki tünelleri kullanarak söz konusu hastaneleri saklanmak, askeri operasyonlarını yürütmek ve rehineleri tutmak için” kullandıklarına dair istihbarat aldıklarını öne sürmesinin hemen akabinde gerçekleşmesi, ABD’nin ikiyüzlü bir tavırla saldırıları kışkırttığını da açıkça ifade etmektedir. Bir yandan İsrail’i kışkırtıcı eylem ve söylemlerine sürdüren ABD diğer yandan kendini aklama çabasıyla herhangi bir somut karşılığı bulunmayan açıklamalar yapmaya devam etmektedir. ABD ortaya koyduğu tavır ile İsrail zulmüne ortak olduğunu göstermektedir.

İsrail zulmü karşısında uzunca bir süre sessiz kalan Batılı ülkeler itirazlarını yavaş yavaş dillendirmeye başlamış olsa bile kararlı bir duruşu henüz ortaya koyamamışlardır. Batılı ülkelerin yönetimlerine nazaran vicdan sahibi olan onbinlerce insan farklı başkentlerin meydanlarını doldurmuş İsrail zulmüne olan öfkelerini dile getirmiştir. Bugüne kadar küresel mekanizmaların Gazze’de yaşanan insanlık dramının son bulması adına ortaya koyabildiği somut bir öneri olmaması, söz konusu kuruluşların artık tümüyle etkisizleştiğini açık etmiştir. Bölgede kalıcı barış ve istikrarın sağlanması gerekliliği gün gibi ortadayken Avrupa Birliği’nin Gazze’deki çatışmalara ara verilmesi yönündeki açıklaması caydırıcılığı ve inandırıcılığı olmayan bir duruşun yansıması olmuştur.

İsrail’in saldırganlığı sadece bölgenin bir problemi olarak kısıtlı değildir.  Gelinen aşamada Ortadoğu’da nükleer güce sahip tek ülke olduğu bilinen İsrail tüm dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Geçtiğimiz günlerde İsrail’in Miras Bakanı Amihai Eliyahu “Gazze’ye nükleer bomba atabileceklerini” ifade etmiştir. Böylesi bir durumda dünyanın nükleer bir savaş felaketiyle karşı karşıya kalacağı açıkça görülmektedir. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’nin ortaya koyduğu samimi ve ilkeli gayretlerin desteklenmesi Ortadoğu’da yaşanan hadiselerin küresel bir felakete dönüşmeden makul bir zeminde çözüme kavuşturulması açısından oldukça önemlidir. Geçtiğimiz dönemde Amerika Birleşik Devletleri'nin Kudüs'ü İsrail'in sözde başkenti olarak tanıma kararına karşın, Türkiye’nin öncülüğünde BM’de yapılan oylama ile ters yüz edilmesi samimi gayretlerimizin olumlu sonuçlarına önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Gelinen aşamada insanı önceleyen, barış ve istikrar temelli politikaların oluşturulması zorunluluk haline gelmiştir. Türkiye’nin ortaya koyduğu irade ve gayret de bu yöndedir. Bu kapsamda Milliyetçi hareket Partisi Genel Başkanı Sayın devlet Bahçeli’nin 14 Kasım 2023 tarihli TBMM Grup Toplantısında ifade buyurdukları çözüm önerileri dikkatle ve iyi anlaşılmalıdır.

Türk milleti, tarih boyunca her zaman zulmün karşısında durmuş, mazlumun umudu olmuştur. Bu anlayışı kendine şiar edinmiş Türk milletinin İsrail zulmü karşısında sessiz kalması düşünülemez.

Zira zulme sessiz kalmak ortak demektir.

İnsani, imani ve tarihi gerekçelerimizle İsrail zulmü karşısında sesimizin her daim gür çıkacağı, gerekli tedbirleri de yeri ve zaman geldiğinde tereddütsüz uygulayabilecek kudrete sahip olduğumuz akıllardan çıkarılmamalıdır.