Siyasi partilerin varlık sebebi Anayasa ve kanunlar çerçevesinde milli iradenin onayını alarak, devleti yüceltmek, bayrağı yükseltmek, millete hizmet etmek ve ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmaktır. Şimdi siz genel olarak zilleti, özel olarak da HDP denilen kanlı terör yapısını bu tanımın içine nasıl sığdıracaksınız? Bu HDP’nin neresi Anayasa ve kanunlara uyuyor? Ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacının neresine oturuyor? Bir defa daha bütün Türk milleti gördü ve anladı ki, PKK hatta ASALA neyse, HDP odur. Hepsi kanlı terör örgütüdür, vatanın varlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne tehdittir. Peki, bu HDP ile iş birliği yapanları, ittifak kuranları, ihanetlerine, şerefsiz paylaşımlarına sessiz kalanları nereye koyacağız?

MİLLİ TAVIR ORTAYA KOYAMADILAR

ABD, Türkiye’nin hak ve hukukuna sahip çıkması, kendi işini kendi görmesi karşısında çılgına dönmüş durumdadır. Açık ve aleni şekilde düşmanlık ediyor. Sahadaki tehditleri yetmiyor, bir de terör örgütlerini üzerimize salıyor. Biden denilen zavallı, tarihin en büyük iftirası ile bütün Türk tarihini hedef aldı. Diğer taraftan dünyada olduğu gibi biz de tarihin en büyük salgını ile mücadele ediyoruz. Beklenir ve istenir ki, böyle bir dönemde bütün siyasi partiler hiç olmazsa milli meselelerde bir ortak tavır ortaya koyabilsinler. Ülkenin varlığı ve istiklali, Türk milletinin istikbali ve huzurunu tartışmaya açmasınlar. Ne yazık ki, bunu bile yapamadılar ve zilleti her şeyin önüne geçirdiler.

CAMİLERİ SORGULUYORLAR

“Zillet” deyimi, bunların vaziyetini tam olarak ortaya koyuyor. Hiçbir ölçüye, hiçbir kurala sığmıyorlar. Zıvanadan çıkmış durumdalar. Cumhur İttifakı düşmanlığını her şeyin önüne geçirdiler. O kadar ki, feda edemeyecekleri hiçbir şey yok. Cumhur İttifakı dine, maneviyata, milliyete sahip çıkıyor diye bu değerlere bile düşman oldular. Düşünebiliyor musunuz, bu mübarek ramazan ayında salgınla mücadele için bir kapatma kararı alındı. Düne kadar zilleti oluşturanların alayı birden neden kapatma olmadığını haykırıyorlardı, şimdi de aynı ezberi tekrarlayarak neden kapatıldığımızı sorguluyor, alınan tedbirleri ipe sapa gelmez şeylerle eleştiriyorlar. İçki yasağı varmış, bu yaşam tarzına müdahaleymiş ve kabul edilemezmiş. Camiler neden açıkmış. Bunları dinlerseniz, içkiyi yaygınlaştırıp, camileri kapatırsanız salgının biteceğini zannedersiniz. Bu nasıl bir akıl, bu nasıl bir ahlak, bu nasıl bir vicdan, bu nasıl siyasettir? Cumhur İttifakı ülkeye, Türk milletine, bayrağa, bekaya sahip çıkıyor diye bunlara dahi hücum ediyor, arkadan dolanarak bu değerlerin içini boşaltmaya uğraşıyorlar. Kimi bekamızla alay ediyor, kimi milliyetçiliği sorguluyor.

HDP’YE SESSİZ KALAN İHANETE ORTAKTIR

Hiç boşuna uğraşmayın, ne olduğunuz, kime ve niye hizmet ettiğiniz anlaşılmıştır. Çırpındıkça batıyor, battıkça çırpınıyorsunuz. HDP ile yol yürümenin makul, mantıklı, hukuka, demokrasiye, insan haklarına, vicdana, ahlaka, milli duruşa, vatan sevgisine, Allah korkusuna uygun bir izahını hiç kimse yapamaz. Hiç dolandırmadan ve net olarak söyleyelim: HDP denilen terör yapılanmasının ihanetlerine her kim bu sessiz kalıyor, görmezden geliyor, açık, net ve kesin şekilde karşı çıkıp, bu rezillikleri kınamak da yetmez gereğinin yapılmasını istemiyorsa bu ihanete ortaktır. Bunun artık adını koymak ve çizgiyi çekmek gerekiyor.

TARİHLE DEĞİL ZİLLETLE YÜZLEŞME ZAMANI GELDİ

HDP’yi tasnif dışı bırakarak, CHP, İP, Deva, Gelecek, SP ve bunların bilumum yancılarına sesleniyorum. Zillet olmak varlık sebebiniz, bunu gördük ve anladık. Ama bu ülkenin partilerisiniz. Bu Anayasa ve kanunlara göre varlıklarınızı sürdürüyorsunuz. Fazlasını istemiyoruz, azıcık ciddi olun, yalandan da olsa birazcık milli durun. Kininizi, öfkenizi, sonu gelmez yalanlarınızı, karanlık planlarınızı, teslim olduğunuz odakları birkaç gün erteleyin. Bakın tarihin en büyük iftirası ile karşı karşıyayız. Bu iftira sadece bugünümüzü de kapsamıyor, şanlı tarihimizi, ceddimizi, bütün varlığımızı hedef alıyorlar. Diğer taraftan yine tarihin en büyük ve en sarsıcı salgını ile karşı karşıyayız. Herkesin elinden geleni yapması, destek vermesi bir tercih değil vatan görevi. Böyle bir zamanda ortaya çıkıp Türk milletinin yanında durmayacaksanız, devletimize sahip çıkmayacaksanız, bayrağımıza, bekamıza sarılmayacaksanız siz daha ne işe yararsınız? Bu nasıl bir gaflettir, bu nasıl bir kindir, bu nasıl bir siyasettir? Sayın Bahçeli’nin dediği gibi, özellikle Kılıçdaroğlu’na soruyorum; sizi korkutan nedir? Sizi sindiren nedir? Sizi soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklardır? Hiç mi utanmıyorsunuz? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz? Bu CHP’yi ne hâllere düşürdünüz? Kendinizi nasıl pazarladınız? Kimden hangi sözleri aldınız? Tarihle değil ama zilletle yüzleşmenin vakti gelmiştir.