SPORDA ATATÜRKÇÜLÜK!

Türkiye Futbol Federasyonu; Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki Süper Kupa maçının yabancı bir ülkede düzenlenmesi, elde edilecek gelirin kazanan-kaybeden takımlar arasında belirli bir orana göre bölüştürülmesi için iki kulübün onayını alarak çeşitli ülkelerden teklifler alıyor.

En büyük teklifi veren Suudi Arabistanlılar oluyor. TFF ve Suudi yetkililer arasında protokol metni imzalanıyor. Takımların ilk aşamadaki talepleri de protokol metnine alınıyor.

Buraya kadar bir sorun yok.

Takımlar maç günü yaklaşırken Atatürk resimli tişörtler ve “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünün yazılı olduğu pankartlarla ısınmaya çıkma yönünde bir talepte bulunuyorlar.

Başta belirtilmeyen bu taleplerin son dakika şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkarılması iki ülke yetkilileri arasında bir iletişim kopukluğu yaratıyor.

Maç saatine kadar bu belirsizlikle gidiliyor. Neticede Galatasaray ve Fenerbahçe takımları bunu Atatürk’e bir saygısızlık olarak addedip maça çıkmama kararı alıyorlar.

Öncelikle, iki takımın da sahaya çıkmaya hazırlandıkları 100’üncü yıl formalarında Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleri ve imzası var.

Sonra, maçı iptal ettirecek kadar önemli olan bu talep, başta kimsenin aklına gelmeyecek kadar önemsiz!

Öyleyse mesele ne?

Mesele “Mustafa Kemal Atatürk” etrafında dönen tartışmaların Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinden ziyade Türkiye’nin iç siyasi atmosferini ilgilendirmesi.

Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir bölümünden dört ayaklı Kürdistan projesine yol açmayı düşleyen PKK/HDP/DEM’lilerle yediği içtiği ayrı gitmeyenler “Yine bize Atatürk üzerinden ekmek çıktı” coşkusuyla hemen Atatürkçülük tüccarlığına başlıyor.

HDP’liler “100 yıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz” derken, “Mustafa Kemal’in askeri değil, generali olsanız ne yazar, it sürüleri” sözleriyle hem Atatürk’e hem onu sevenlere kin ve nefret kusarken bu Atatürkçülük tüccarları susuyorlardı.

Şimdi çenelerini zapt eyleyebilmek mümkün değil.

ABD menşeli Disney Plus’un Mustafa Kemal Atatürk’ün dizi-belgeselini iptal etmesine “çıkar yollarımız kapanır” korkusuyla suspus olan sözde sanatçılar da, herhangi bir iş sözleşmelerinin bulunmadığı Suudi Arabistan’ı konforlu bir eleştiri alanı görerek Atatürk güzellemeleri sıralamaya başlıyor.

Böylece bütün sahte Atatürkçüler adına bu maçın iptal edilmesi bir diriliş ve şahlanış dönemine dönüşüyor.

Bana göre Türkiye’nin 100’üncü yılına denk gelen Süper Kupa maçının yabancı bir memlekette düzenlenmesi baştan hatalıdır.

Türkiye’de bu maçın ağırlığını kaldırabilecek onlarca modern stadyum, 100’üncü yılın manevi anlamına dokunan birçok şehrimiz vardır.

Üstelik henüz 10 ay önce başımıza gelen deprem felaketinde yaşam alanlarından, sevdiklerinden olan, hala deprem çadırlarında yaşayan binlerce vatandaşımız varken, bir sosyal sorumluluk projesi ve milli bütünleşme düşüncesiyle depremzedelerin ücretsiz izleyebileceği bir organizasyon da düzenlenebilirdi.

Elbette bu çok daha güzel ve anlamlı olurdu.

Baştan düşünemedikleri hassasiyetleri gereksiz gerginliklere çeviren futbol kulüpleri maça çıkmayarak kime neye hizmet etmiş oldular?

Atatürkçülük mü yaptılar?

Türkiye’nin kurucu liderine herhangi bir devletin göstereceği hadsizlik siyasi bir konudur ve verilmesi gereken cevabın muhatabı da Türkiye Cumhuriyeti’nin Dış İşleri Bakanlığı’dır.

Ortada böyle bir hakaret ve hadsizliğin olup olmadığı bile şüpheli.

Muhalefet ciğeri beş para etmeyen HDP’ye karşı Mustafa Kemal Atatürk’ü savunamazken, NATO tatbikatında Atatürk’e yapılan saygısızlığın cevabını veren bu hükümet değil mi?

Sonra, futbol kulüpleri Atatürkçülüğü gerçekten sahipleneceklerse öncelikle Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim” düşüncesine uygun bir spor kültürü yaratmaya çalışmaları gerekmez mi?

Birbirlerine her fırsatta hakaret eden, hakemleri döven, taraftarları kışkırtan, kızıştıran kulüp başkanları Atatürk’ün bu tanımına ne kadar uyuyor?

Hakemi ve izleyenleri aldatmak için kendini yerlerden yere atan futbolcuların ucuz tiyatro gösterisine dönen Türk futbolu Atatürk’ün bu tanımına ne kadar uyuyor?

Sporda Atatürkçülük bu ahlaksızlıklara çare bulmaktır. Altyapılara yatırım yaparak Türk oyuncuların yetiştirilmesini sağlamaktır.

İki takım arasında bir hafta önce düzenlenen lig karşılaşmasının kadrolarına bakıyorsunuz, birisinde 3, diğerinde 4 Türk oyuncu sahaya çıkmış. Geriye kalan 15 oyuncu yabancı.

Bu ne demek?

Her yıl on milyonlarca doların futbolcu ithalatıyla yabancı ülkelerin kasasına gitmesi demek.

Yabancı futbolcularla Dolar/Euro üzerinden yapılan maaş anlaşmaları da cabası…

Bu mu sizin Atatürkçülüğünüz?

Kulüpler futbolu siyasete alet edecek malzemeler üretmek yerine asıl işlerine dönmeli.

Çünkü vatana hizmet, herkesin kendi işine odaklanmasıdır.

Atatürk Türk futbolunun bugünkü vahim manzarasını görse herhalde sporda da bir Kurtuluş Savaşı başlatırdı.