Sözlerin anlatmakta yetersiz kaldığı öfkeyi, hüznü beynimize çivi gibi çakan fotoğraflar vardır.

24 Aralık 1963 günü Kıbrıs’ta yaşanan katliamın fotoğrafı da böyleydi.

Kıbrıslı Türklerin Rum çetelerinin vahşetine maruz kaldığı yüzlerce hadisenin özeti, Lefkoşa’nın Kumsal Semti’nde vuku buldu.

İrfan Bey Sokak’ta, 2 numaralı evin banyosundaki küvetin içinde, üç küçük çocuğun ve annelerinin cansız bedeni boylu boyunca uzanıyordu.

Yunan subayının komutasındaki Rumlar, bölgedeki bazı Ermenilerden “Kumsal semtinin savunmasız olduğuna” yönelik istihbarat alarak harekete geçmişlerdi.

Gözlerine kestirdikleri evlerin birinde, Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet Hanım ve üç küçük oğlu vardı. Üç masum yavru gözlerinin içerisine bakarken tetik ezen o eller, kurşunlarını insanlığın, şerefin, masumiyetin üzerine boşalttılar.

Eşini ve üç çocuğunu kaybeden Tabip Binbaşı Nihat İlhan, şimdiki Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’ın da babasıydı. Necmi İlhan, babasının son anlarında “Ben artık kavuşuyorum” dediğini gözyaşları içerisinde anlatır.

Geçtiğimiz gün Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan’ın “illegal, suikastçı örgüt” dediği Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), böyle olaylar yaşanmasın diye kurulmuştu. Adı üzerinde mukavemetti, direniş hareketeydi. TMT’nin Andı “Kıbrıs Türkü’nün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun, vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadım” cümleleriyle başlıyordu.

TMT, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak isteyen EOKA nazarında ve “Kuvayı Milliyeciyim” diye ortalıkta gezen Kemal Kılıçdaroğlu’nun Halk TV’sinde “illegal” olabilirdi, ancak rahmetli Rauf Denktaş’ın ifadesiyle, EOKA’ya karşı Türk Hükümetine ve Genelkurmayına bağlıydı.

74’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Kolordu Komutanı olan Ersin Paşa “TMT’nin kontrol altına aldığı yerler olmamış olsaydı biz çok daha fazla zayiatla adaya çıkardık” demişti.

Rumların adadaki amacı “Türklerin Kıbrıs’a geldiklerinde kurtaracak tek bir Türk bile bulamaması” planına işlev kazandırmaktı. Bu sözün sahibi, Beylikdüzü Belediye Başkanı’yken Ekrem İmamoğlu’nun heykelini yaptırdığı Başpiskopos Makarios’tu. Kıbrıs meselesi, o dönemin sağcısıyla solcusunu ideolojik kutuplaşmalardan sıyırarak milli bir ülküde birleştirmişti. İsmet Paşa, meşhur, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır” cümlelerini 1964’teki Kıbrıs Krizi esnasında sarf etmişti. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı 1974’te başlatma emrini veren rahmetli Bülent Ecevit, Başbakandı ve CHP Genel Başkanı’ydı.

Günümüzün CHP’si genel başkanından belediye başkanına, milletvekilinden ekran yüzlerine kadar, aynı tornadan çıkmışçasına memleket hilafına çalışan ve söz söyleyen tiplemelerin bir toplaması.

YPG’ye “Vatanını savunan oluşum”, Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtulmasına “maalesef” diyenler, “Sınırımızda İŞİD olacağına PKK olsun”, sözlerini sarf edenler, “Tarihte bugün: Ermeni Soykırımı başladı” paylaşımları yapanlar, Yunanistan’da “Ata yurdunu ziyarete gelen Yunanlı” diye karşılananlar, CHP’nin en muteber yüzleri.

Her konuda büyük öngörü sahibi olan Atatürk, CHP’nin istikbaldeki bu savrulmasını da kestirmiş olacak ki, zamanın CHP Genel Sekreteri Recep Peker tarafından önüne getirilen bir vesikaya imza atarken CHP yerine “partim” yazmış; Peker’in “Neden öyle yazdınız” sorusuna yönelik olarak da “Ne bileyim sonuna kadar CHP’nin benim partim olarak kalacağını?” diye yanıt vermişti.