Konuk takım Moldova, ilk maçta, son Dünya Şampiyonu Fransa’dan 4 gol yemiş, yediğinden çok uzatmalarda attığı golün havasıyla Eskişehir’e gelmişti. A Milli Takım geçici Teknik Direktörü Şenol Güneş, Arnavutluk’ta kazanan 11’den tek zorunlu, 2 taktiksel değişiklikle bir kez daha kazanmak istiyordu. Deneyimli hoca, maç öncesinde, “Rakip kapanacak, erken gol bulursak, oyun farklı gelişir. Olmazsa, son dakikaya kadar oyunu kovalarız” da demişti. Moldova, tam da Güneş’in öngördüğü gibi savunmada çok disiplinli, kaleci haricinde 10 oyuncuyla kendi sahasına çekilip, her yöne en az iki oyunculuk baskıyla oyuna başladı. Sahasını çok iyi kapattı. Pas bağlantısına izin vermedi. Topun kanatlara inmesini engelledi. Faul bile yapmadan oynadı. Bu süreçte, pozisyonumsu tek verkaçta Cenk Tosun ofsaytta kalınca, Güneş ve kurmaylarının üzüntülü tepkileri durumu anlatıyordu.

Fazla beklemedik. Ta ki, 24’ncü dakikaya kadar. Moldovalı futbolcular, o dakikada ceza alanına epey uzak, çapraz bir noktada faul yaptı. Hakan Çalhanoğlu, topu ceza alanına ‘kötü’ ortaladı. Rakip savunma topu kafayla uzaklaştırdı. O an yapılan baskı sonucunda, ceza alanı içindeki yığın doğru dağılıp pozisyon alamadı. Kesintisiz pozisyonda, top en son penaltı noktası üzerinde bekleyen sol bek Hasan Ali Kaldırım’ın sağ ayağından ağları buldu. Bu golün hemen ardından gelen Burak Yılmaz asisti, Cenk Tosun’un golü, maçı olması gereken forma soktu. Moldova, savunmaya bırakıp, biraz daha topla oynamaya çabalayınca, milliler topa daha çok sahip olmaya, birbiri ardına pozisyon bulmaya başladı. Orta alanda kaptığı her topla rakip alana giren, pozisyon üreten milliler, bir pozisyonda direği, üç-dört pozisyonda da kaleci Coşelev’i geçemedi. İkinci yarıda, önde olmanın rahatlığı, futbol adına güzel işler yapma isteğini içinde taşıyan milliler, bu kez daha etkin oynadı. Pozisyonlar üretti. Tempoyu istediği gibi yükseltti. Pas bağlantısını çok daha iyi, etkili ve güvenli kurdu.

Burak Yılmaz’ın penaltı kaçırması bile üzmedi millileri, golden, gol düşünmekten vazgeçmedi. Sonuçta, milliler iki başlangıç maçını 6 puanla geçti. 6 puandan daha iyi olanı, millilerin birbirlerini kollayarak yaptıkları savunma, ‘bencillikten’ tümüyle uzak, birbirini tamamlamaya çalışan, en uygun arkadaşını topla buluşturma hedefli, ‘kim atarsa atsın, yeter ki biz atalım’ anlayışlı ‘bütüncül’ oyunuydu. Dileriz bu anlayış ve bütünlük, Güneş’in ‘asli’ görevinin başlayacağı Fransa maçında da sürer… Ve sürerse, bu yol Avrupa Şampiyonası’na kadar gider…