ABD’den Yunanistan’a, FETÖ’den PKK’ya kadar Türk milleti ile hesabı olanlar neden bu kadar telaşlıdır? ABD’den, AB ülkelerinden gelen tehdit dolu açıklamalar, müdahale gayretleri nedendir?

Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki farkı anlamak, ikisi arasında bir tercih yapmak için ilave bir bilgiye, açık oturumda kimin daha başarılı olduğu üzerinden bir değerlendirme yapmaya ihtiyaç yoktur. Binali Yıldırım eksiği ile fazlasıyla, doğrusuyla yanlışıyla bu ülkede 17 yıldır yüksek siyaset yapıyor. Göz önündedir ve siyasette uzaktan yakından ilgisi olan herkesin kendisi hakkında bir fikri vardır. Birkaç saatlik bir açık oturumun bu anlamda kendisine sağlayacağı hiçbir katkı yoktur ve zaten olmamıştır.

PİYANGODAN ÇIKTI

  Tanınmaya, kendini anlatmaya, seçmene mesaj vermeye ihtiyacı olan Ekrem İmamoğlu’dur. Kelimenin tam anlamıyla piyangodan çıkmıştır. Muharrem İnce’den Gürsel Tekin’e, Akif Hamza Çebi’den İlhan Kesici’ye kadar, her biri siyasette öyle ya da böyle emek vermiş, öne çıkmış, tanınan, bilinen, CHP teşkilatlarının istediği, beklediği isimler varken, nasıl oldu da son derece silik, Beylikdüzü ilçesinde Belediye Başkanlığı yapmış olmasına rağmen bilinmeyen, tanınmayan birisi zembille indirildi ve aday yapıldı? Kemal Kılıçdaroğlu bütün itirazlara rağmen, hatta Genel Başkanlığını ortaya koyarak bu isimde neden ısrar etti?

BÜTÜN SANDIKLAR SAYILMALIYDI

  Türkiye’de yerel seçimler yapılmıştır. El değiştiren belediyeler olmuştur. Ama sıra İstanbul’a gelince farklı bir tablo ile karşılaştık. Seçim sonucunu etkilemek için organize bir usulsüzlük yapılmış, şaibe, hile, oy çalma dahil, her yola başvurulduğu belgelenmiştir. Bu yanlışların düzeltilmesi, şaibenin ortadan kalkması için yapılacak tek şey, sandıkların tamamının yeniden sayılmasıydı. Ancak, bu yöndeki bütün girişimler, bütün talepler CHP ve yancılarının gayreti ile sonuçsuz bırakılmıştır.Doğal olarak,  YSK elindeki bilgi ve belgelere dayanarak seçimin yenilenmesi kararı verdi. Kararı sonuçta yine İstanbul seçmeni verecek.

HANGİ TEMİNATI ALDI?

  Şimdi asıl can alıcı soru şudur: ABD’den Yunanistan’a, FETÖ’den PKK’ya kadar Türk milleti ile hesabı olanlar neden bu kadar telaşlıdır? ABD’den, AB ülkelerinden gelen tehdit dolu açıklamalar, müdahale gayretleri nedendir? Ekrem İmamoğlu’ndan ne bekliyor, ne istiyor, neyi hedefliyorlar? Ekrem İmamoğlu neden bu kadar gergin, bu kadar kızgın ve hatta saldırgandır? Kendisine soru sorulmasına bile büyük tepki göstermekle kalmıyor, bir de “siz görürsünüztüründe tehditler savuruyor. Kimden hangi teminatı almıştır da, ileriye yönelik olarak kendinden bu kadar emin konuşuyor ve bunun üzerinden tehditlerde bulunuyor?

ÖNGÖRÜLERİMİZ DOĞRU ÇIKTI  

  Konuşulması, tartışılması, ortaya çıkarılması gerekenler bunlardır. İstanbul için yapılan programlar, düşünülen projeler elbette önemli ve hatta belirleyicidir.  Ancak kendisi bizzat proje olanları nereye koyup, nasıl anlatacağız? Eğer bir açık oturum yapılacaksa bu konular konuşulmalı, adaylara bu soru sorulmalıdır. Cumhur ittifakı konusunda son derece önyargılı olan, özellikle MHP hakkında gerçekle hiçbir ilgisi olmayan, tamamen karalamaya, yalana ve iftiraya dayalı yorumlar yapan bir moderatörden zaten böyle bir beklentimiz yoktu, nitekim bütün endişelerimiz haklı, öngörüleriniz doğru çıkmıştır.

İP’İN MİSYONU

  Bütün gizleme gayretlerine, Türk milletinin ve özellikle İstanbul seçmeninin işin aslını fark etmemesi için olağanüstü bir algı operasyonu yürütülmesin rağmen, bu gerçekler hergün daha net anlaşılmakta ve ortalığa saçılmaktadır. Durumdan vazife çıkaran CHP’nin yancıları, büyük bir panikle oyunun devam edebilmesi için devreye girmişlerdir. MHP’ye saldırarak gündemi değiştirmeye, dikkatleri dağıtmaya uğraşıyorlar. İP’in oynadığı milliyetçilik rolü üzerinden, bu konuda özel bir görev üstlendiğini ibretle izliyoruz. FETÖ’nün açıklamalarını duymazdan gelen, PKK’nın dağdaki katil sürüsünün hergün İmamoğlu için yeni bir beyanat vermesine sessiz kalarak onay veren İP’in, MHP’yi hedefe koyup, akla ziyan suçlamalarda bulunması gerçekten ibret vericidir. Bu zihniyetin neden tarla kurultayları ile MHP’yi ele geçirmeye çalıştığı, bunda başarılı olsalardı neler yaşanacağı, şimdi çok daha iyi anlaşılmaktadır. Hala görmeyen, anlamayan varsa, onlar için zaten söyleyecek söz kalmamıştır.

EHLİNE EMANET EDİLMELİ

  Yapılması gereken bellidir. Sayın Devlet Bahçeli’nin İstanbul programı sırasında söyledikleri akıldan çıkarılmamalıdır:  “İstanbul’u ehline emanet edip, İstanbul üzerinden Türkiye’ye oyun kuranların oyunlarını başlarına geçirmek boynumuzun borcudur. Bu oyunu bozmak için milli duruş şarttır. Ülke ve millet sevdalısı yüreklerin inanmışlığı şarttır. 23 Haziran’a sadece bir belediye başkanı seçimi gözüyle bakmamak lazımdır. 23 Haziran ülke içine birlik ve beraberlik mesajı, ülke dışına ise esaslı bir ders olmalıdır. Cumhur İttifakı 23 Haziran’da yeni bir fetih ruhuyla başarıya ulaşmalı, zilletin basitliğine prim verilmemelidir. İstanbul Türkiye’nin kalbidir, kaderidir, kaybedilemeyecek bir değeridir. İstanbul, gerek toplumsal dokusu gerekse ekonomik fırsatları bakımından ülkemizin bütününü temsil eden büyük bir buluşmanın eseridir. İstanbul, Türkiye’nin özetidir, özelidir, özgüvenidir. Burada aşacağımız her siyasi engel, ulaşacağımız her başarı, vatan sathında karşımıza çıkan bütün zorlukları aşmada bize heyecan ve ilham verecektir.”