GERÇEK şu; Sakatlar düzeldikçe, kadro derinliği sağlandıkça, yıldız ayaklar hünerlerini sergiledikçe, hem futbolcular oyundan keyif alıyor, hem bizler, hem de tribünleri dolduranlar.

Artık Trabzonspor şampiyonluğa yürüdüğünü gizlemiyor, adımlayarak değil, koşarak hedefe doğru ilerliyor. Yönetimi, kadrosu, oynadığı futbolu ve tribünleri artık “Biz hazırız” mesajı veriyor. Buna bir de zaten takımı iyi tanıyan Hüseyin hocanın doğru seçimleri ve futbol oynatma hevesini eklersek, hem skor, hem de hedef uzak görünmüyor.

Görevini yapmayan, takıma katkı sağlamayan futbolcu yoktu, dün Trabzonspor’da. Belki sakatlıktan çıkan Ekuban’ın fiziksel eksikliğinden söz edebiliriz, o kadar. Yeni transfer Ndiaye arkadaşlarına hemen uyum sağlamış göründü. Hakkında ilk yarıda çeşitli dedikodular üretilen Obi Mikel artık bu takımın vazgeçilmez bir parçası olmuş. Her fırsatı değerlendiren ve gollerini atan Sörloth, takımı çok iyi yöneten Sosa ve diğerleri bildiğiniz gibi, mücadeleci, etkili..

Ama biri var ki, onu ayrı tutmak lazım. İlk yarı boyunca zaman zaman eleştirdiğimiz Nwakaeme. İşte bizim bildiğimiz Nwakaeme bu. Arkadaşlarıyla pas alışverişi, çalımları attığı ve attırdığı gollerle bildiğimiz hüviyetine yeniden bürünmüş Nwakaeme. Attığı 2. gol jeneriklik. Türkiye’nin en iyi yabancılarından biri olduğu tartışılmaz.

Belli ki, ilk yarıda zaman zaman takılsa da, bu Trabzonspor ikinci yarıda güçlü ve derin kadrosuyla futbol oynayan, sonuç alan bir takım olacak. Bu da özlenen şampiyonluğu getirecek gibi.

Yeter ki, içeriden ve dışarıdan müdahale olmasın. Hüseyin Cimşir’in de önü açılsın, sözü dinlensin, hep destek, tam destek olunsun. Cimşir’e Karaman muamelesi yapılmasın!..