Filistin’de katledilen siviller yeterince “insan” değil mi?
Temsilcimiz Beşiktaş ile İsrail’li futbol kulübü Maccabi Tel Aviv arasında İstanbul’da oynanması planlanan futbol müsabakasının, UEFA tarafından “tarafsız” bir ülkeye alınması, aslında UEFA’nın İsrail lobisinden taraf olduğunu apaçık ortaya koydu.
Rusya-Ukrayna savaşının ilk anlarında, sivilleri öldürmesini gerekçe göstererek Rusya’yı tüm turnuvalardan men eden UEFA ve FIFA, 40 bini aşkın Filistinliyi –çoluk çocuk, kadın, hasta, engelli demeden– katledip Gazze’yi haritadan silme noktasına getiren İsrail’e en ufak bir yaptırım uygulamadığı gibi; İsrail lobisinin sözde güvenlik endişelerini esas alarak, Türkiye’de gerçekleşmesi gereken müsabakayı başka bir ülkeye taşıdı.
Vladimir Putin’in Ukrayna’ya askeri operasyon başlattığını açıklamasının hemen ardından, UEFA’nın şu açıklamayı yaptığını hatırlıyoruz: “Uluslararası toplumda, Avrupa’nın güvenliği konusunda endişeler bulunmaktadır. Ukrayna’daki devam eden Rus askeri saldırısını şiddetle kınıyoruz. UEFA, olimpik ruha uygun, barış ve insan haklarına saygı gibi Avrupa’nın ortak değerleri çerçevesinde futbolu geliştirmek için çalışmaktadır.”
Peki, Filistin’de katledilen binlerce bebek, çocuk, sivil insan yeterince “insan” değil mi? Yoksa UEFA yetkilileri İsrail Savunma Bakanı gibi Filistinlileri “insansı hayvanlar” olarak mı görüyor? Bu yüzden mi Gazze’yi dünyanın en büyük kadın ve çocuk mezarlığına dönüştüren İsrail’e bırakın yaptırımı, en ufak bir tepki dahi gösterilmiyor?
Rus milli takımı ve Rus spor kulüpleri, Ukrayna’daki savaş nedeniyle uluslararası turnuvalardan dışlanırken; zulmeden taraf İsrail olunca neden çifte standarda gidiliyor? Bunun sebebi ne? Para mı? Siyonist lobilerin gücü mü?
Avrupa’nın tarihini iyi hatırlayalım. Bugün güya güvenlik çemberi oluşturdukları Yahudilere yüzyıllar boyu Avrupa’yı dar eden kimdi? Yahudiler İngiltere’den, İspanya’dan, Portekiz’den kovulurken, onlara kucak açan Osmanlı Devleti ve II. Bayezid değil miydi?
Türkiye, adaletli ve hoşgörülü yönetimiyle Yahudi toplumunu ve Musevi cemaatlerini yüzyıllar boyu koruyup muhafaza ederken, bir spor müsabakasını gerçekleştiremeyecek kadar güvenlik zafiyeti içinde bir ülke olarak gösterilmesi, Avrupa’nın ikiyüzlü insaniyet masallarından başka bir şey değildir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da Yahudileri ev ev, sokak sokak tespit edip Nazilerin önüne atan siz değil miydiniz? O dönemde kurtarabildiği kadar Yahudi’yi Türk vatandaşı olarak gösterip canlarını kurtaran yine Türkiye değil miydi? Bu kadar tarihi ve insani gerçek ortadayken, bizi “güvenilmez” bir ülke gibi lanse etmek hangi vicdanla, hangi adaletle açıklanabilir?
Çifte standartlı bu karar, UEFA’nın maskesini düşürmüş, futbolun sadece futbol olmadığını, sahaların da kirli siyasetin arenasına dönüştüğünü bir kez daha göstermiştir. Avrupa, kendi pisliğini bize atmaya çalışadursun; biz hem Yahudi’ye önyargılı bir düşmanlık besleyen Nazi zihniyetini, hem de mazluma sırt çeviren sözde insanlık havarilerini reddeden bir medeniyete sahibiz. Bununla da övünmekte haklıyız. Çünkü fazla tevazunun sonu, vasat adamdan nasihat dinlemektir.