06 Aralık 2024
weather
6°
Twitter
Facebook
Instagram

Teslim olmak değil, teslim almak!

YAYINLAMA:
Teslim olmak değil, teslim almak!

Milliyetçi Hareket Partisi’ni bir inisiyatif hareketi olarak tanımlamak, tarihsel hakikatle örtüşen bir tespittir. Kuruluşundan bugüne MHP, yüklendiği tarihi sorumluluklarla, toplumun pas tutmuş meselelerine sonuç odaklı hamlelerle müdahale ederek siyasi hayatın akışını etkileyen kilit adımlar atmıştır.

Rahmetli Alparslan Türkeş Bey’in, Nazım Hikmet’in “Dörtnala gelip uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim” dizelerini seslendirmesi, Türk-Kürt ayrımını derinleştirmek ve ülkeyi etnik bir iç savaş atmosferine hapsetmek isteyenlere karşı Leyla Zana ve arkadaşlarıyla özel bir görüşme gerçekleştirmesi ve o görüşmede Zana’ya “kızım” diye hitap etmesi, dönemin tabulaşmış düşünce kalıplarını aşan bir basiretin göstergesiydi.

Devlet Bey’in MHP Genel Başkanı olduktan sonra Demokratik Sol Parti ile koalisyon kurarak sağ-sol ayrımının köklü ön yargılarını aşması, Türk milletinin farklı kesimleri arasında örülen duvarları yıkması, Alevilere ve dezavantajlı tüm toplum kesimlerine karşı hassas temayülü aynı basiretin berdevamıdır. 

MHP cari siyasi partiler içinde meselelerin çözümüne en hazırlıklı olanıdır, dersek yine yanılmış olmayız. Çünkü en önemli meselelerimizden birisini teşkil eden mülteci sorununa karşı “Sınırı Aşan Göç Komisyonu”nu kurarak rasyonel çözüm önerileri sunan; dünya uluslarının ve topluluklarının emperyalizmin kazanında eritildiği bir dönemde, milyonlarca mazlum insanın huzuru için “İnsanlığın Huzuru Projesi”ni geliştiren; Türk aile yapısının korunması amacıyla “Aile Çalıştayı” düzenleyen; artan şiddet vakalarının sosyolojik ve psikolojik röntgenini çekme gayesiyle projelerini sürdüren MHP’dir. 

Biliyorsunuz, MHP Lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından bugüne, Türkiye’de terör meselesinin artık tedavülden çıkarılması adına yeni bir merhalenin taşlarını döşemiş durumda. 

Devlet Bey, terör sorununun siyasi cephesini teşkil eden DEM’e terörle arasına kesin engeller koyması adına samimi şekilde elini uzatırken, paketlenip Türkiye’ye getirildiğinde “Devlete hizmet etmeye hazırım” diyen bölücübaşı Abdullah Öcalan’a da kurduğu ve on binlerce canın yitirilmesine neden olduğu terör örgütünü lağvettiğini açıklamasını istiyor.

Ne var ki, Sayın Bahçeli’nin Türkiye’nin iç cephesini tahkim etmeye yönelik bu tarihi ve hassas ifadeleri, meselelere günübirlik çıkarlar penceresinden bakan ve tribün siyaseti yapmaktan öte bir mahareti olmayan siyasi amigolar tarafından eğip bükme ve tahrif etme yöntemleriyle hedef alınıyor. 

Düne kadar DEM’in eski versiyonu HDP ile ortak Cumhurbaşkanı adayı belirleyenler, yerel seçimlerde AK Parti ve MHP’ye kaybettirmek için HDP ile ittifak kuranlar, şimdi “Buradan bize kaç oy düşer” hesabıyla kara propaganda tezgahını işletmeyi sürdürüyor.

Bu propagandanın arkasında, partisinin grup başkanvekiliyken “HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor ve hepimiz de onun yönetimine katılıyor muyuz? Bu meşru mu, gayrimeşru mu tartışmasına en iyi cevaptır” diyerek HDP’yi meşru ilan edenler var. Kandil’in açık desteğini alarak adı “PKK’nın Cumhurbaşkanı adayı”na çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’yla seçimlerin ikinci turunda bakanlık pazarlığı yapanlar var. “PKK Müslüman olsun, tövbe etsin, konuşalım” diyenler var. Bu liste uzayıp gidiyor.

Meselenin özü, tüm bu figürlerin, Devlet Bahçeli’nin sarih ifadelerinden, Türkiye’nin teröre teslim olduğu gibi bir sonuç çıkarma cüretini göstermeleri. Oysa Sayın Bahçeli, yaptığı tüm konuşmalarda, terörle mücadelenin kesintisiz süreceğini, PKK için yolun sonuna gelindiğini defaatle vurgulamayı sürdürüyor. 

Öyleyse bu durumda ne yapılmalı?  “Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır. Hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır” ifadelerinden teröre teslim olma anlamı çıkaranlar, evvela kendi ağızlarını çalkalamalı, sonra durdukları çukuru sorgulamalı. Zira aklı başında olan herkes Devlet Bey’in ifadelerinin “teslim olma” değil, terörle mücadelenin nihai aşamasına yönelik bir “teslim alma” çağrısı içerdiğini anlıyor ve takdir ediyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *